Başlıkta destansı ibaresini kullandık, zira bu şarkılara öyle alelade “müzik” tabirini yakıştırmak, neresinden baksanız eksiklik gibi geliyor bize. Aşağıda listelediğimiz şeyler, birer “destan”, her biri kendi içinde tempo, melodi ve sound değiştiren albümler gibiler. Şu aşağıdaki 10 dakika ve üzeri uzunluktaki 14 şarkının yakalayabildiği haşmeti, bazı gruplar tüm kariyerlerinde yakalayamıyorlar. Eline iki enstürman alan herkes on dakika üstü şarkılar yapabilir. Ama bunları dinlerken karşıdaki insana vaktin nasıl geçtiğini anlayamayacak denli nüfuz etmek her babayiğidin harcı değildir.

Buyurun efendim, uzundan kısaya, on dakika ve üzeri uzunluktaki 14 -kelimenin tam anlamıyla- destansı şarkı!

 

1. Pink Floyd – Echoes (23:28)

http://www.youtube.com/watch?v=uJtw7SP0oN4

Listemizdeki en uzun şarkı, belki de (sübjektiviteyi maruz görün) listenin en güzel şarkısı. Pink Floyd’un Meddle’ın B tarafına komple hükmeden Echoes, içinde bulunduğu albümün ana yemeğidir. Fearless, One of These Days, Seamus da güzel şarkılardır ama bütün albümün gittiği yol bellidir. 23 dakika falan diye daha önce dinlememiş olanların gözü ürkmesin. Başından bileti girin, şarkı sizi sonuna götürecektir zaten…

 

2. Mogwai – Mogwai Fear Satan (16:19)

Buraya Like Herod da girebilirdi. Hatta Mogwai’nin bu listeye sokabileceği onlarca 10 dakika ve üzeri şarkısı var. Her biri de kendi içlerinde muhteşem eserler. Ama Mogwai Fear Satan’ın ritmi bir bambaşkadır. Yavaşça temeli kurar, inşaatı çıkar, sonrada tepeden aşağıya atar sizi. Mogwai’yi dinleyenler zaten grubun inanılması zor kalitesine aşinadırlar. Eğer bugüne kadar hiç dinlemediyseniz de buyurun, sizi buraya alalım. Bir dinleyin, milletin neden bu kadar tatava yaptığını zaten anlayacaksınız.

 

3. Nick Cave & The Bad Seeds – O’Malley’s Bar (14:28)

Kime sorduğunuza göre değişir, ama bizce Nick Cave & The Bad Seeds’in en güzel albümü Murder Ballads’dır. Tüm albüm boyunca ölüm hikayeleri anlatır anlatır, sonunda da “Death is Not The End” diye girer Cave reyiz. İşte o finalden bir önceki adım da O’Malley’s Bar’dır. Albümün her şarkısı gibi bu da bir hikaye anlatır ve dinlemeye değer bir hikayedir bu. Dinleyecekseniz sözlerini okuya okuya dinleyin. İnanın, hikayenin değerini siz de bileceksiniz.

 

4. King Crimson – Moonchild (12:11)

Ne albümdür bu da be! King Crimson’ın 1969 tarihli albümü In the Court of Crimson King’i anlatacak söz bulmak hakikaten zor. Neredeyse her adımında tür değiştiren, her melodisi kasti ve bilerek, bir anlam teşkil ettiği için yerleştirilmiş albümün, ikinci tarafı bu şarkıyla başlar. Moonchild. 12 dakikalık süresinin, bu listedeki her şarkı gibi hakkını sonuna kadar verir. Ne büyük grupsun sen King Crimson be…

 

5. Pure Reason Revolution – The Bright Ambassadors of Morning (11:56)

Pure Reason Revolution’ı garip bir şekilde “2 dakikanın altındaki şarkılar” listemize de sıkıştırabilmiştik. Kısmet 10 dakika üzeri şarkıların arasına da koyuvermekmiş. Grubun finanssal olarak en başarılı şarkısı The Bright Ambassadors of Morning, uzunluğunu falan dinlemeden Birleşik Krallık listelerinde 68. sıraya kadar tırmanabilmişti. Sebebini anlamak pek zor değil. Gruba “astral folk” demişti vaktiyle birileri, hah, işte o ismin neden konulduğunun birebir delili bu şarkı.

 

6. The Doors – The End (11:43)

http://www.youtube.com/watch?v=JSUIQgEVDM4

The Doors’un ilk albümünde garip bir simetri vardır. İlk tarafında üst üste 2’şer dakikalık şarkılar dinlersiniz; Break On Through, Crystal Ship… Sonra birden Light My Fire gelip çarpar 7 dakikalık uzunluğuyla kendisini suratınıza. İkinci tarafını açarsınız, yine üst üste 2’şer dakikalık şarkılar vardır. Back Door Man, End of the Night. Derken, bir anda 12 dakikalık uzunluğuyla The End gelir. Doors’un nevi şahsına münhasır sound’ının her kesitini alabilirsiniz bu şarkıdan.

 

7. Bob Dylan – Desolation Row (11:20)

Highway 61 Revisited’ın Amerikan müziği üzerindeki etkilerini anlat anlat bitmez. Bob Dylan’nı açık ara en etkili ve en ünlü albümünün içerisinde Dylan’ın alışılmış tarzından çok farklılaşan pek çok şarkı vardır. Sürreal sözleriyle Tombstone Blues, direkt melodisiyle Like A Rolling Stone; bir de uzun, epik yapısıyla Desolation Row. Şarkıdan sıkılmanızı engelleyen şey Bob Dylan’ın sesindeki samimiyettir. Sanki karşısına almış bizi, ateş başında oturuyoruz, dertleşiyoruz Dylan’la. Öylesine bir içten vokal bu…

1 2
Author

Yalnız olduğunu düşünen, ama bunun uzun sürmeyeceğini bilen bir adam. Bir gün Kaliforniya'nın yeşillikleri uğruna Arizona'daki evini terk edip gitti, geri dön çağrılarına da kulak vermiyor.

1 Comment

  1. alp demirkabız Reply

    sözü geçmişken moonchild vincent gallo hayvanından beklenmeyecek naiflikte çekilmiş bir filmde çok şirin bi sahnede kullanılıyo: buffalo 66 tavsiye

Bir Yorum Yazmak İster Misin?

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.