Batman konusunda tek üzüntüm, ilk tanışmamızın Tim Burton’ın (o yıllarda Burton’dan falan haberimiz yok tabii) 1989 yapımı filmiyle olmasıdır. 30 yaş civarı herkes Inter Star yıllarını ve pazar gecesi sinemasını hatırlayacaktır, işte 90’ların ortasına doğru o pazar gecelerinden birinde tanıştık, film tabii ki kötü değildi ama keşke Batman’le çizgi roman sayfalarında tanışsaydık…

O günden itibaren, yani 20 küsür senedir Batman hep aklımın bir köşesinde kaldı. Çizgi romanları, oyunları, eski dizileri, animasyonları, yeni filmleri… Peki, 75 yaşına gelmiş bu zengin ve süper gücü bile olmayan adamı neden seviyorum?

Çünkü;

Batman daha süperdir! Superman gibi güçleri yoktur, uçmaz kaçmaz ama gizli kimliğini gizlerken kullandığı karakter Clark Kent gibi düşük profilli de değildir. Zengindir, herkesin gözü üzerindedir ve bu yüzden de sosyal toplumun ona dayattığı gibi yaşamalıdır. Herkes ona baktığında kıskanmalı, züğürdün çenesini yormalı, züppe zenginlerin yuvasına çomak sokmalıdır; yoksa birileri kıllanır ve mutlaka Bruce Wayne bir açık verir. Bu yüksek profili gizlemek, sadece maske takarak bütün gün oynadığın karakteri değiştirmek çok zordur.

– ”Bana mazlumu getirin!’’ diyene mazlumu vermez! Türk kafası dense de, bence insanın doğasıdır. İnsanın tapacak bir gücü yoksa mazlumun yanındadır. Batman’i seven kitle de, bence, en büyük bağı buradan kurar ve bu bağ ona olan sevgiyi arttırır.

Gerçekliği ve mantığı temsil eder! Birçoğumuz gerçeklikten, mantıktan, rutinden baydığımız için süper kahramanlardan ve onların hikayelerinden etkileniriz, ama günün sonunda bizi karaktere bağlayan gerçeklik duygusudur (karakterin geçmişi, ailesi, yaşadıkları, eziklikleri, intikam duygusu, zaafları…).

Batman sınırlarını zorlar, fiziksel gücünü teknolojiyle ve yaratıcılığıyla birleştirir, aslında sizin de gerekli şartlar altında süper olabileceğinizi, sadece korkularınızın üstüne gidip sınırlarınızı zorlamınız gerektiğini bilinçaltınıza devamlı iteler. Batman, sizinle hep bağ kurmaya çalışır…

Gerekirse geyiğini yapar ama ciddiyeti bozmaz! Düşmanına da, okuyucusuna da, çevresindekilere de saygılıdır. Yüksek profil ve şımarık Bruce Wayne’i asla Batman’e yansıtmaz. İnsani sınırları çerçevesinde kaybeder, düşer; yeniden kalkmak ve kazanmak için zekasını kullanır ve asla gülmez!

Kafasına göre takılmaz, çevresindekilere değer verir ve o bir kahramandır! Kaybedecek hiçbir şeyi; dostu, ailesi vs. olmayanlar, hayata daha çok önem verir, bencilleşir, her şeyde önce kendi vardır. Eh, kötü adamlar da genelde bu çerçevede oluşur ve süper kahramanlara göre en güçlü yanları, belki de, budur. Batman de her şeyi göze alır, sevdiklerini dinler, onlara öncelik verir. İki sevdiği aynı anda tehlikedeyse, ne yapar ne eder, gider ikisini de kurtarır. Hem okuyucusunun hem de sevdiklerinin kahramanıdır. Belki erkeğe yüklenen rolden, belki de ataerkil yapıdan, bilemem ama babası da, Alfred de bu yüzden onun için en iyi rol modelleridir.

Nice yıllara…

batman-and-batgirl-remember

Author

Bir Yorum Yazmak İster Misin?

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.