Derdim ateş açmak değil.

Önce onu bir not edeyim kenara. Şu an bir tepenin üstüne konuşlanıp namlunun ucundan geçenlere alev atacak bir yazıya başlamıyorum. Başlık biraz tahrik edici, evet, ama içinde bulunduğumuz iş bu. Sizi buraya çekecek kadar provokasyon içeren bir metin yazmak durumundayım başa. Yanıltıcı değil, zira ortada gerçekten böyle bir sorun var, ama sopasının ucu biraz ince, evet. Eğer o sinirle geldiyseniz yazıya, bu paragrafı hep beraber sakinleşelim diye yazdım. Meramım ateş açmak değil. Bir maruzat anlatma derdindeyim.

Çizgi roman kültürü, uzun yıllar boyunca ana akımın çeperinde debelenmiş bir yapı. 80’lerin sonunda, özellikle de Tim Burton’ın Batman‘i vasıtasıyla üzerine hafiften yağmaya başlayan ilgi, 2000’lerin başında Bryan Singer’ın X-Men filmiyle birlikte sağanağa, 2000’lerin sonunda da Christopher Nolan‘ın katkılarıyla bir fırtınaya dönüştü. Bu naratifi böyle biliyoruz, böyle anlatıyoruz yıllardır. Biz derken, sadece Türkiye geek’leri olarak değil. Yabancı bir siteye girdiğinizde de az çok hikaye bu yönde.

Ama aslında burada atlanan çok kilit bir nokta var, ve aslında ortada mevcut bulunan sorunsalı çözmenin anahtarı da onda duruyor: 90’larda yayınlanan çizgi filmler.

Spider-Man Fox Kids

Bunun içerisine Paul Dini’nin tadına varılamaz Batman: The Animated Series‘i de giriyor, FOX Kids’in bir dönemki atılımıyla ortaya çıkan Spider-Man, X-Men ve Fantastic Four çizgi filmleri de. Şu an o çizgi filmlerin hastası olan nesil hükmediyor internete. Y nesli diyorlar adına. Hedef demografik olarak her film stüdyosunun namlunun ucuna koyduğu kitle de onlar. Spider-Man’i 2002’de gelmiş geçmiş en yüksek açılış hasılatına taşıyan da onlardı, Avengers’a rekor üstüne rekor kırdırtan da onlar oldu.

Az çok bizim kitlemiz, yani sizler de onlardan oluşuyorsunuz ve haliyle, biz de.

Dolayısıyla, bugün bir çizgi roman filmi geldiği zaman, gişesini ekseriyetle o çizgi filmlerin yarattığı iyi niyet ve marka bilinirliği temeli üzerine koyuyor. Buraya kadar bir problem yok. Sevilen bir çizgi filmin, dev bir sinema markasına dönüşmesi yeni bir şey değil. Sorun, bu filmlerin yakaladığı havayla başlıyor. Avengers ve The Dark Knight sağ olsun, artık süper kahraman hikayelerini biliyor olmak, konuya hâkim olmak havalı bir şey hâline gelmiş vaziyette. Bu çok doğal, çünkü biz zaten bunun farkında olduğumuz için yıllardır bu işleri takip ediyoruz.

Genel kitle, bir sonraki Guardians of the Galaxy’nin nereden geleceğini bilmek istiyor. Çünkü Buz ve Ateşin Şarkısı‘nı okumuşların Game of Thrones severler üzerinde kurduğu tahakküm, “Batman aslında öyle bir şey değil” diyebilen adamların yarattığı hava, “Siz asıl Adam Warlock’u görün Adam Warlock’u” cümlelerinin yarattığı fors öyle bir kıvama geldi ki, bilmemek baya ayıp artık geek aleminde. Dolayısıyla insanlar çizgi romanlara yönelmeye başladılar.

Adam Warlock

 

Bunun da bu arada en sağlam verisine biz sahibiz muhtemelen. Bir buçuk sene evvel ekmeğimizi ancak How I Met Your Mother teorilerinden çıkartabiliyor, bir yandan da hiç ilgi görmeyen çizgi roman incelemelerimizi ittirmeye çalışıyorduk. Şimdi? Baya çizgi romanlarla ilgili sektörel haber yapıyoruz. Artık bir çizerin bir seriden ayrılması bile sizin rağbet ettiğiniz bir habere dönüştü. Çizgi romanların üzerinde bir spot ışığı var yani artık. Ve bu yolculuk çizgi film -> sinema -> çizgi roman şeklinde geliştiği için de, ortada çok garip bir uyuşmazlık var.

Çizgi romanlar radikal bir değişiklik kararı aldıkları zaman ortada çok sert tepki vermeye hazır bir kitle var artık. Bunu ilk defa, Thor’un kadın olacağı açıklandığında fark ettim. Bunun altındaki politik doğruculuk / cinsiyetçilik / muhafazakarlık meselelerine bugün girmeyeceğim (çok girdik zaten onlara), ama insanlar bundan bağımsız olarak da Marvel tişörtleri yaktılar resmen sokaklarda. Bunu takiben Sam Wilson‘ın Captain America olacağı açıklandı, benzer bir tepki de oradan harlandı. Fantastic Four filminde Human Torch’un siyahi olacağının açıklanması hakeza… Yeni filmde Spider-Man Miles Morales olsun dedik, kıyametler yığılıyordu üzerimize…

Ben bunları baya şaşırarak takip ettim kenardan. Bunun sebebinin de kendi dünya görüşlerim olduğunu zannettim uzunca bir süre. Bir vakit sonra, kendi aramızda konuşurken sebebini idrak edebildim. Jeton baya geç düşmüştü, ama düşmüştü işte: Bu muhafaza etme, var olana dokunmama arzusu çizgi romanlardan değil, o çizgi filmlerden geliyordu. Az önce yukarıda anlattığımız süreç, çizgi filmlerden sinemaya kadar iki çok değişiklik karşıtı medyayı takip ederek nihai noktasına varıyordu. Çizgi romanlara. Değişimin denizde kum kadar sık bulunduğu bir medyaya yani.

betaray03_by_grinderkiller1-d8ntm9q

Captain America hep Steve Rogers mıydı? Hayır. Daha önce pek çok kişi o kalkanı kaldırmıştı, üstelik de aralarında bir siyahi karakter de vardı. Spider-Man hep Peter Parker mıydı? Hayır. Alternatif versiyonları da zırla oldu Spider-Man’in, kendisi emekli olduğunda ya da bir şekilde görevi devam ettiremeyecek gibi olduğunda yerine geçen Mattie Franklin, Ben Reilly gibi karakterler de. Thor hep sarışın, uzun saçlı bir erkek miydi? Hayır. At oldu kendisi bir ara at! Superman bile her zaman Clark Kent kalmadı, Bruce Wayne dışında Batman kostümüyle çıkıp dolaşanlar vardı. Hatta öyle ki, bazı efsane kahramanlar iki dominant versiyonlarıyla anılır, bu versiyonlar kapıştırılır oldu. Wally West ile Barry Allen gibi, John Stewart ile Hal Jordan gibi, Dick Grayson ve Jason Todd gibi…

Yani şunu demek istiyorum, çizgi romanlar için değişim öyle büyük bir olay değil. Ne kadar radikal olursa olsun. Üstelik bunun sadece karakterin kim olduğuyla da ilgisi yok. Karakterlerin adı değişmese bile, kapaktaki yazar değiştiği an farklı bir iterasyon peydah oluyor zaten. Grant Morrison‘ın Batman’i ile, Frank Miller‘ın Batman’i aynı kişi mi? Rob Liefeld‘in Deadpool’unun, Joe Kelly‘nin Deadpool’uyla hiç alakası var mı? Biri ciddi ciddi doğramaya gelmiş bir paralı asker, diğeri arada dördüncü duvarı deliyor. Bu karakterin cinsiyetini değiştirmekten daha da devasa bir değişim değil mi?

new-mutants-98-1st-deadpool-850x560

İşte sorun şu, çizgi roman okurları bu tip değişimlere zaten alışıklar. Ama çizgi filmlerden sinemaya, sinemadan çizgi romana doğru çok makul bir yol izleyenler değil. Spider-Man ile, Batman ile, Flash ile ilk münasebeti çizgi roman üzerinden olan ve bunu sürdüren biri, zaten bir sonraki sayıda karşısında farklı bir karakter görebilme ihtimalini aklında tutarak ilerliyor her şekilde. Onun gönlünde yeri olan şey, konseptin sınırlarını çizen birkaç nokta sadece. Ama çizgi filmlere sevdalanıp karakteri sevenlerin gönlünde çok da yerinden kıpırdamayan tekil bir karakter oturuyor. Oradan dolanıp da, çizgi romanlara geri gelince, akışkan medya fazla radikal gözüküyor gözüne.

En azından benim teorim bu yönde. Siz ne diyorsunuz?

Author

Yalnız olduğunu düşünen, ama bunun uzun sürmeyeceğini bilen bir adam. Bir gün Kaliforniya'nın yeşillikleri uğruna Arizona'daki evini terk edip gitti, geri dön çağrılarına da kulak vermiyor.

35 Comments

  1. Yazını şöyle bitirmişsin:”En azından benim teorim bu yönde. Siz ne diyorsunuz?”
    Cevabımda şöyle,külliyen yanlış bir teori.Sen kendinden anlatmışsın bende kendimden örnek vereyim,35 yaşımdayım Türkiyede çr bulmak neredeyse imkansız oldugu dönemlerde fellik fellik çr aramış birisiyim,yazdıgın teori benim üzerimde geçerli değil,ben tam aksine her kim çrlerde olsun çizgifilmlerde olsun önce ne ile karşılaşmışsa öyle kabul ediyor,burda elitist davranıpta çr okurlarını-bunlara bende dahilim-üst seviye elit bir tabakaymış gibi göstermeye gerek yok,senin o aşağı gördüğün veya en azından öyle oluşmuş düşüncelerinde çizgifilm ve sinemadan öğrenmek kötü bir durumda değil,hatta ve hatta sinema filmleri şu anda benim için çrlerdeki saçmalıkları adam etmiş bir haldeler,örnek Age of Ultron,Demiradam vb.
    Kısacası Blade filmindeki, deacon frost muamelesi yapma çr okumayanlara veya az okuyanlara,bu geek göndermeyi anlayabilecek misin bakalım!

    Not: Burda yer alan insanların çoğu karakteri değiştirmelerinden değil orjinalini tamemen ortadan kaldırmalarına karşılar benim edindiğim izlenim bu.Örnek ;Peter parkerıma ellemeyin ama yanında ne koyarsanız koyun miles mi gwen mi farketmez!

    • Tam olarak böyle… Dahası, binlerce karakter içinden sivrilen Logan (Wolverine), Peter Parker, Thor Odinson gibi karakterleri insanlar süper kahraman kimliğininin değil, kendi kimliğinin karizmasından, tercihlerinden, ahlaki yaklaşımlarından ve geçmişinden ötürü seviyorlar.

      Uncle Ben, Stacy sonrası Peter’ın karakter gelişimi o esnada aldığı kararları Mary Jane ile ilişkileri 100 kez de olsa klasik gibi izlenebiliyor. Örneğin Batman’i düşünelim, Thomas ve Martha Wayne’in öldüğü gece kaç kez karakter gelişiminin argümanı olarak sunulmuştur hatırlayalım.

      Batman yalnızca Batman değil Bruce Wayne de. Iron Man’in özelliği Tony Stark olması, armor’u değil (3. film bunu işliyor).

      Dolayısıyla biz o karakterleri henüz öldürmek veya kimliğinin yarısını başkasına verip emekliliğini izlemektense o yaşamın, o birikimin üzerindeki geliştirmeleri görmeyi istiyoruz. Bir kere kanıksanmış zaten süper kahraman maskesi altındaki kimlik.

      İronik olan zaten Spider-man gibi bir karakter üzerine konuşuyor olmamız. Çizgi roman takipçilerine süper kahramanlığın maskeden daha fazla bir sorumluluk olduğunu Peter Parker öğretmedi mi bize? Televizyonda bu düzgün aktarılamadı bile!

      Bir karakter değiştirildiğinde dayı’mı alıp “bak bu da biyolojik olarak ailenin bireyi” diyerek yıllarca aramda ilişki geliştirdiğim adam yerine ikame edebilecek birini koyuyorlar gibi hissediyorum. Tamam yeni gelen daha iyi olabilir, ama bizim bi geçmişimiz bir kanıksamışlığımız vardı?

      • Bu yazdıgın iki paragrafı çerçeveletip duvarına asması lazım yazar arkadaşın,nokta atışı çok güzel iki paragraf!

        “Dolayısıyla biz o karakterleri henüz öldürmek veya kimliğinin yarısını başkasına verip emekliliğini izlemektense o yaşamın, o birikimin üzerindeki geliştirmeleri görmeyi istiyoruz. Bir kere kanıksanmış zaten süper kahraman maskesi altındaki kimlik.

        İronik olan zaten Spider-man gibi bir karakter üzerine konuşuyor olmamız. Çizgi roman takipçilerine süper kahramanlığın maskeden daha fazla bir sorumluluk olduğunu Peter Parker öğretmedi mi bize? Televizyonda bu düzgün aktarılamadı bile!”

        • Bizim yazarın egosu bu kadar yüksek olmasa anlayacak durumu aslında da işte….

          Burda kimse Spider-man zenci oldu diye kızmıyor. Peter Parker orada kalıp gibi dururken, bambaşka bir karaktere (nası oluyosa) aynı güçleri verip Parker’ın yerine zorla geçirilmesine itiraz ediyor.

          Yazar yine egosundan farketmemiş olacak ki Cap’in durumu için yapılan itirazlar cılızdan da öte. Çünkü belli bir mantığa oturtulmuş olarak bir devir teslim var orda.

          Thor bölümü ise başlı başına facia. Adamın adı Thor yav. “Kadın Thor yapalım” cümlesi ile yola çıkılmış bir hikayeden öte bir şey değil. Thor worthy değil, onun dünyalı sevgilisi worthy öyle mi? He canım he… Tabi burada yazarımız, benim şahsi düşüncem olarak kadınlardan daha feminist bir karaktere sahip olduğundan “KADIIIIIIIIIIIIIIINN!!!!” moduna giriyor hemen.

          “Çizgi roman okurları bilir. Siz çizgi filmleri, sinemaları izleyenler anlamazsınız.” elitistliğine hiç girmiyorum.

      • İzninizle buradan ek yapacağım.

        Çizgi film’in etkisi karakteri daha animasyonuyla, doğru tonlamayla görüp kendi hayal gücünüzün doldurduğu boşluklarla değil de herkesin algıladığına yakın özümsemenizi sağlar. Bu nedenle insanların aklındaki Spider-man, Wolverine imajları oturmuştur.

        Spider-man özelinden çıkarak X-men çizgi filmleri, filmleri ve çizgi romanları üzerinden örnekler vereyim.

        “Muhafazakar” olarak tanımlanan kişilerin motivasyonu “benim bildiğim düzen” olsaydı şayet, çizgi romanlarda “terorist” kimliğine sahip Cyclops’a da karşı çıkılırdı. Professor X, X-men’in tek lideridir derdik. Ama altı o kadar dolduruldu ki mevzunun kimsenin Cyclops’un ve beraberinde X-men’in yaşadığı gelişimi inkar ettiğini düşünmüyorum.

        Hatta All New X-men okuyan varsa X-men’in ilk ekibi ile mevcut mutantların etik anlamlarda ne kadar farklılaştıkları gözler önüne seriliyor. “Takım için doğru kararı aldım” diyen ve bu hareketleriyle 80’lerde ayakta alkışlanıp “mükemmel insan” diye bakılan Jean Grey’e bol bol ters bakışlar var o seride.

        Ama Kitty Pryde birden saçlarını kazıtıp psişik güçler elde etse ve artık ismi Professor X olarak anılmaya başlansa herkesin lanet etmeye başlayacağının garantisini verebilirim. X-23’den Wolverine yaratmak buna benzer bir hamledir örneğin. Laura neden X-23 olarak devam edemiyor ki hayatına?

        Dolayısıyla değişime ters bakıldığını düşünmemekle birlikte, nedenselliği zayıf “tepeden inme” değişimlerin çok benimsenmediğini söyleyebiliriz belki de.

    • Ya o değilde, çizgi roman bulmak zordu deyince aklıma geldi, Büyük Mavi Yayıncılık’ın (Sonradan 1 Numara, Arkabahçe ve Gerekli Şeyler olmuştu heey heeey) renkli büyük boy Batman Knightfall’ı çıkardığı günü unutamam. Siyah beyaz örümcek adamlardan sonra neye uğradığımızı şaşırmıştık. Alakasız oldu biraz ama..

      Alakalı hale getirmeye çalışıyım, mesela o hikayede Jean Paul Batman olmuştu, onu da sevmemiştim ben. Olmadı di mi? 🙂

  2. Enki Bircan Reply

    Ben bi 11-12 yaşıma kadar filan çok çizgifilm izledim, hatta abartıp daha türkçesi çıkmamış çizgifilmleri ingilizce izlemeye çalışmışlığım vardır, ingilizcem de öyle gelişti zaten. Ve taa küçücük bir çocuk olduğum zamanlarda izlediğim çizgifilmlerden birkaç tanesi çok aklıma kazınmış durumda, bunların arasında 3 farklı sonic çizgifilmi var, transformers çizgifilmi var, x-men çizgifilmi var. Ama en iyi hatırladığım ve en sevdiğim spider-man çizgifilmi. En son izlediğim bölümü hâla aklımda, farklı evrenlerden bir sürü peter toplanıyorlardı filan, müthişti. Ayrıca küçüklüğümde çok da kitap okuyordum, kitaplarımı İstiklal Caddesinde Aslıhan Pasajındaki sahaflardan alıyordum ve o sahaflarda çizgiromanlar da vardı. İlk okuduğu çizgiromanlar, Asterix ve Obelix, Varyemez Amca/Donald Duck, Lorell ve Hardy filandı, sonra bir gün bir Spider-Man çizgiromanı gördüm eski, renksiz filandı. Çok sevmiştim. 1995 basımı bir çizgiromandı bu, ben 2000 doğumluyum ve bu çizgiromanı aldığımda 7 yaşındaydım. Daha sadece Spider-Man, ilk hulk filmi ve x-men çıkmıştı, x-menleri izememiştim, hulk ve spider-man’i ise çok sevmiştim. Iron Man, İkinci Hulk filmi ve diğer MCU işlerini ise Avengers çıkmadan sadece birkaç ay önce izledim. Ve bu süre içinde, New Avengers, Spider-man öteki, astonishing x-men gibi daha yeni türkçe çizgiromanlar da okudum. Yani Çizgifilm -> Çizgiroman -> Sinema şeklinde ilerledim. 2012 yılında, avengers’ın çıkışından bir süre sonra, içimdeki geeklik dışarı çıkmaya başladı. Birsürü film, dizi, çizgifilm, youtube kanalı, kitap, çizgiroman, müzik, podcast, oyun, önüme ne gelirse izliyor/okuyor/dinliyor/oynuyordum. Ve şu üç sene içinde çok fena bir gelişme gösterdim, şimdi Marvel Unlimited’dan çizgiroman okuyorum, Netflix’den dizi/film/çizgifilm izliyorum, (ve yaklaşık 50 dizi izlemiş/izliyor durumdayım), kitaplık rafımda yüzlerce kitap var, steam’imde 100’den fazla oyun var, Her tür müziği sevsem de çok sevdiğim belirli müzik grupları var, devamlı dinlediğim podcast/Radyo şovları var, hergün heyecanla video beklediğim youtuberlar var. Ve o 2 liralık dandik Spider-man çizgiromanı olmadan bu durumda olamazdım, büyük ihtimalle hâla cartoon network’den çizgifilm izleyen arada iki üç dandik kitap okuyan birisi olurdum. Ve çizgiromanlar hayatımda bu kadar değişikliğe sebep olmuşken, çizgiromanların kendilerinden esinlenen filmlerde değişiklik yapmaları bana gayet normal ve de olması gerekli birşey gibi geliyor, Miles olsun dediğinizde “Olsun tabi ya” diyen 15-20 kişiden filan biriyim büyük ihtimalle. Ve ne zaman “şu artık şöyle olacakmış” gibi bir haber görsem, mutlu oluyorum, Kadın Thor’u da Siyahi Cap’i de Müslüman Miss. Marvel’ı da sevdim. Şimdi Sony/Marvel açıklama yapıp ilk Spidey filminden sonra Miles gelecek dese, mutlu olurdum. Ve düşününce, eğer o çizgiromanı okumadan önce filmleri izlemiş olsam, ben de filmler değişsin istemezdim, çünkü çizgiromanın insana verdiği o mutluluğu yaşamadan milyondolarlık blockbusterlara hayran olunca, insan çizgiromanlara o kadar hayranlık ve sevgi gösteremezdim.

  3. Ben çocukken hiç çizgi film -bahsettiğimiz tarzda- izlemedim bu şekilde ama gel görki şu anda senin dediğin değişimlere sıcak bakmıyorum, hee olmasın demiyorum ama canım eskisi kalsın istiyo 🙂 Buda basbaya senin teorini çürütür.. Geekyapar’da ki yazarların(yazarların derken kimi kastettiğimi biliyosunuz :D) doğrularına o kadar büyük bi inancı var ki yazıyı okurken insan bunu sezebiliyo artık bu enaniyetten mi geliyo yoksa cidden bu kadar doğrulara hakim misiniz kestiremiyorum, bazen okurken bizde böyle düşünmelisiniz diye bağırıyosunuz gibi geliyo 😀

    • Yiğitcan Erdoğan Reply

      estağfurullah, ne bağırması? bunun üzerine bir düşüneceğim ben, nerede yanlış yapıyorum diye. ama biraz daha açabilir misin mehmet ali? yani doğrularıma inancımın olması bana kağıt üzerinde çok olağan geliyor. başka bir sorun var diye sanıyorum iletişimde. bunları çok mu empoze ediyor gözüküyorum? ya da aksi fikri aşağılar bir mesaj mı akıyor öteki tarafa? ya da mesela sitedeki yazıların ağırlığı benden çıktığı için benim görüşüm daha geniş bir yer mi kaplıyor terazide?

      harbi şunun altında samimi bir feedback ortamı oluşturabilirsek çok güzel olur benim için de.

      ps: bu arada benim yaptığım batman wallpaper’ı mı o? ay acayip onore oldum 🙂

      • Abi mevzu şundan ibaret ben yazılarının çoğuna katılıyorum bunları da belirtmekten sakınca duymuyorum ama bazen girift fikirler, ya da yorumlar (ki olması gayet normal) hoş karşılanmıyo son zamanlar da M.Moralees sevgin ve bunda haklı olduğunu iddia ederek diretmen buna açık bi örnek.. Bu arada yanlış yapmak değil bahis, sonuçta burada ki insanlar az çok bu meseleler de bilgili insanlar herkesin bi bilgi dağarcığı var bunu bi sorun olarak görmekten ziyade fikir ayrılığı olarak görmek daha yapıcı, uzlaşmacı olur diye düşünüyorum..

        valla Wallpaper’ı kim yaptı bilemiyorum ama eğer seninise ellerine sağlık gayet güzeldi ben de zamanında koymuştum oraya 🙂

  4. Erdinç Polat Reply

    Bence bu kadar kompleks düşünmeye gerek yok. Söylediğin şeylerin geçerliliği mevcut ancak birincil sebep şudur: insanların canı sıkıldıkça internet üzerinde tartışması. İnsanlar bilgiye sahip olup olmadığını düşünmeden tartışmaya başlarlar. Çünkü amaç karşı tarafa bir şey anlatmak, bir fikri geliştirmek değildir. Amaç tartışmaktır. Bunun yanında ergenlik çağında yaşanan değişimden ötürü devam eden veya bir sonraki dönemde alışkanlık olan “farklı olma” çabasıdır. Örneğin; Kaptan Amerika siyahi olmuş burada farklı olmaya çalışacak 2 tip var: birisi “dostum zaten zamanı gelmişti, eşitlikçilik bıdı bıdı…” diğeri ise “kaptan amerika siyahi mi olurmuş, obamaya yaranıcaz diye vıdı vıdı…” Yorumlara bakın aslında hep aynı başlıklar etrafında dönerler ancak herkes farklı olduğunu sanmaktadır.

    Bu sadece Çizgi Roman dünyası veya geek dünyası için bile geçerli değildir. Mesela hipsterlık, böyle bir şey yoktu bir anda moda oldu farklı olmak için insanlar kafasının yan taraflarını kısa kestirdi üst tarafları uzun bıraktırdı, dar, kısa paçalı renkli pantolon giydi, V yaka salaş tişörte şal ile eşlik edip iPhone’uyla Instagram’a Helvetica fontlu lüzumsuz resimler koydu. Peki bu farklılık mı? Böyle bir stereotype oluşmuşken, bunlardan sokakta milyonlarca varken bunu farklılık olarak sayabilir miyiz? Hayır. Ancak bu insanlar farklı odluğunu düşünüyorlar.

    E şimdi gerçekten yeterli bilgi sahibi olmadan çizgi romanlar, animasyon/film uyarlamaları için atıp tutanlar da farklı olduğunu düşünüp yapıyor bu işi veya canı sıkıldığı için internet üzerinde tartışmaya girmeye çalışıyorlar. Bunlar içinde bulunduğumuz dönemin en tipik hareketleri.

    Ha ben bu kadar yazdım benim ÇR masterım var mı? Yok. Zaten o konuda yorum da yapmadım. Arada okurum, arada izlerim “aaa güzelmiş şu sahne de şuna benziyodu aferin len eğlendirdiniz beni” der geçerim yapımcılara/çizerlere.

    Peki soru şu, ağzı olanın konuşması suç mu? Değil. İyi ki de konuşuyorlar hatta. Neden mi? Lüzumsuz da olsa bir şeyleri tartışmadan hiç bir fikri geliştiremeyiz. Ayrıca insanların konuşma özgürlüğü var, düşünce özgürlüğü var. Geeklerin kanayan yarasından biri de budur aslında. Kendileri kadar geek olmayanları bastırma susturma çabası olabiliyor. Ben de yaptım zamanında, sonradan farkettim bu hatayı. Halbuki tamamen özgürlükçü olmak lazım. O adam muhafazakarlık mı yapıyor, yapsın. Hiç çizgi roman okumamış mı? Okumasın gerek yok muhafazakarlık yapması için.

    Ha sadece Avengers’ın iki filmini izleyip bu film de çok kötü hiçbişi anlamadım diyen adam da sinirlerimi zıplatmıyor değil ama işte sakin olmak lazım, beğenmiyorsak kafamızı çevirmeli ya da dinlemeye hevesli bir arkadaşsa muhabbete başlamalıyız. Fikrini değiştirmemize gerek yok, bilgi eksiği varsa onu gidermiş oluruz en azından. Böylece kendi ilgilendiğimiz ve uzmanı sayılabileceğimiz bir konuda başkasını da kendi seviyemize çıkarmak için bir adım atmış oluruz.

    Çok mu uzlaşmacı oldu?

  5. Engin Karakullukçu Reply

    Yazar bence olayı yanlış anlamış. Biz de biliyoruz karakterlerin sürekli olarak çizgi roman bazında değiştiğini. Ancak Spider Man diye 100 kişiye sorsan, 100 kişide Parker der. Yazının başında iyi niyetini belli etmişsin ancak yazından “ulan çr okumayan adam filmleri izleyip çr’deki değişimlere atar yapıyor” tarzı bir sonuç çıkıyor.
    Siz mesela site olarak Thor’un kadın olmasına bi kına yakmadığınız kaldı. Ama olmaz abi. Bunun cinsiyetcilikle falan da alakası yok. Olmaz. Thor Thor’dur. Milletin çekindiği, potansiyeli muazzam olan Odinson! Ama sen onu alıp kadın yapsan karakterin saygınlığı kalmaz. Ama bi Spider Woman ne bileyim bi She Hulk gerekli saygıyı görür çünkü orjinaline sadıktır.
    23 yaşındayım, Batman, Spider Man, X-Men çizgifilmleriyle büyüdüm. 15-16 yaşımda da çizgi romana merak sardım. Tvdekinden çr’ye geçmek muazzamdı. O karakterlerin özlerini görmek gibi birşey. Öyle keyifle okurdum ki. Ama şu son 2-3 senede çr’lerde olan şey saçmalığın daniskası. Neyse ki filmler iyi gidiyor. Ama siz yine çıkıp bir kulp buluyorsunuz. Kendinizi “çizgi romancıyız” diye adlandırıyor ama bi Age of Ultron’u yerden yere vurmaktan resmen keyif alıyorsunuz.

    Sonuç olarak 3 tane çizgi roman okuyarak 40 yıllık eleştirmen gibi yazı yazanlara ya da Marvel/Dc CEO’su gibi davrananlara uyuzum. Düzenli çizgi roman okuyorsan filmlerden aldığın keyfin üst düzey olması lazım. Hem olayın aslı çizgi roman, filmler bilmem neler paçavra tutumu takınıyorsunuz, hem de filmlerin neresinden tutsak da eleştirsek diye çırpınıyorsunuz. Kalın abicim o zaman çr dünyanızda. Karışmayın filmlere bilmem nelere. Yazar arkadaş bunları da sana odaklı yazmadım genel görüşüm böyle.

  6. Denizcan Akyol Reply

    Konuyla alâkalı değil ama True Detective’in 2. Sezon ilk bölümü çıktı incelerseniz çok makbule geçer. Teşekkürler.

  7. Ömer sever Reply

    Açıkçası çizgifilm faktörünü hiç düşünmemiştim. Bana kalırsa büyük bir haklılık payı var. Bence konunun aslı çizgifilm değil nostalji; yani çizgifilm-film veya çizgiroman farketmez kişi, çocukluk döneminde hangi versiyona denk geliyorsa onu benimsemektedir. Ben sinemadan sonra çizgiromana geçen kesimden olmasam bile 12 yaşlarında o 90 larda patlayan müthiş ve derin çizgiroman dizilerini takip etmekle beraber istanbula her geldiğimde orda burda bulduğum,belki ilk veya son sayılarını asla edinemediğim çizgiromanları almaya çalışırdım. Yani çizgifilm ve çizgiromana adapte olma dönemim birbirine paralel idi. Dolayısıyla evet peter parker’ı, o eski çizgifilmdeki x-men’in ana kadrosunu benimsemiş biriyim. Belki bu sitedeki çoğu yazarın olduğu gibi ben de geniş çr külliyatına sahip olabilseydim,kovalayabilseydim veya belli bir yaştan sonra yabancı çr okuyabilecek kadar ingilizceyi sökebilseydim o zaman ilgili yazıyı yazan yazar gibi karakter veya orijin değişikliklerinden çok etkilenmeyebilirdim ve bunu olağan kabul edebilirdim.

    Hatırlamaya çalışın, 9-10 yaşınızdayken evinizde olan bir vazoyu bile şimdi görseniz gözleriniz dolmaya başlar. Geçmişe özlem duyma ve kanıksadığımız şeylerin değişime uğraması veya tamamen farklı yorumlanması bizi üzmekte.
    Yani yazarın haksız olduğunu düşünmüyorum.

  8. Katılmıyorum, burada itiraz edilen şey karakterlerin değişmesi değil. İtiraz edilen şey varolan ve ”ana karakter” olanların zorlama yollarla farklılaştırılmaya çalışılması. Ayrıca Batman ve X-Men dışında hangi süper kahraman gerçekten uzun süredir ekranda ki? Önce adam akıllı onların maceralarının devamlarını görelim, bir doyalım ve artık alternatifleri de görmeye hazır olalım; o zaman bakarız işte. 😉

  9. Genel olarak katılmadığım bir yazı olmuş. 16 yaşındayım ve Y nesli dediğiniz muhtemelen bizim nesil oluyor. Fakat ilginçtir ki teorinizin aksine pek çok süper kahramanla ilk olarak televizyonda değil çizgi romanlarda tanıştım. 4-5 yaşındayken haftalık(ya da aylık tam hatırlayamıyorum) çıkan Spider-man dergileri öğretti bana okumayı. Oradan sonra bir çizgi roman aşkıdır aldı yürüdü. Okula başladığımda sadece büyük harfleri okumayı bilmem de bunun bir yan etkisidir mesela. O yaştan beri çizgi romanlarla iç içe olan bir insan olarak bir temizlik günü çizgi romanlarımı ”Biz bunları ciltletelim.” bahanesiyle alıp götüp geri getirmediklerinde yaşadığım üzüntüyü tahmın edebilirsiniz sanırım. Burada bizim sıkıntımızın yapılan radikal değişimlerle alakası olmadığını belirtmek istiyorum. Bakın farkındamısınız bilmiyorum ama olay değişimle alakalı değil. Bir Sam Wilson’ın Cap olmasına gelen itirazlara bakın bir de Thor’un kadın olmasına gelenlere. Yeni Fantastik Dörtlü filminde insanların en büyük takıntısı Human Torch’un siyahi olması mı oldu yoksa Thing’in ”garip” olması mı ? Bu değişimlere gelen itirazların cinsiyetçilik, ırkçılık ya da muhafazakarlıkla alakası yok. John Stewart da siyahi ama en sevilen Green Lanternlardan bir tanesi ? Bizim (en azından benim) karşı çıktığım şey orijinalini tamamen bir kenara atıp yerine getirilenler. Diğer arkadaşların da belirttiği gibi siz Peter Parker’lı Spider-man’i hakkıyla devam ettirirken yanına Miles Morales’li Ultimate Spider-man’i de Ben Reily’i de Spider-Gwen’i de getirseniz amenna. Ama tutup da Peter Parker yok bundan sonra Miles Morales olacak derseniz orada isyan çıkar işte. Çocukluğundan beri o karakteri takip etmiş, ilkelerini benimsemiş insanlara hakaret etmiş olursunuz resmen. Dick Grayson’ın Batman kostümü giymesiyle Bruce’un giymesi bir mi ? Ortada birikmiş değerler var ve bunları yapan kahraman olduğu gibi (Batman,Spider-man vb.) maskenin altındaki kişi de aynı zamanda. Dolayısıyla onu değiştirdiğinizde 1-0 geride başlıyorsunuz. Ha demiyorum ki Sam Wilson’dan Cap olmaz veya Miles Morales vasattır. Aslı olduğu sürece yanında neyin olduğu bizim için çok önemli değil. Ben sadece diyorum ki tek bir Spider-man olacaksa bu Peter Parker olmalıdır Miles Morales değil.

  10. NavyAssassin Reply

    Yazıdaki bir yanlışlık var ki baştan yazının kaybetmesine sebep oluyor. Destan gibi bu karakterler zamanında at oldu bilmem ne oldu yazılmış da hiçbiri ana karakterin yerine geçmedi hepsi mini seriler tadında alternatif hikayeler oldu. Hele ki at dediğiniz Beta Ray Billy zaten thor olmadı thor’un evreninde ona benzer özellikte bir karakter daha oldu buna tepki gösteren yok ama thor’un kadın olmasına gösteren çok fazla insan var örnekleme yanlış. Ayrıca çizgi film okuyan insanlar tepki gösteriyor genelde denmiş comicvine’da tepki gösteren binlerce insan oluyor bu tip değişimlere onlar da mı çizgi film çocuğu?

  11. Anil Cirag Reply

    Öncelikle yazarın başta belirttiği bir jenerasyon tanımı var. Yani şu anda burda bu yazıyı okuyan 35 yaşındaki birini değil, 7 yaşında okula başladığında spider man çizgi filmini izleyemeyeceği için üzülen insanları kapsıyor. Okumayı öğrenmeden çizgi roman okuyamayacak insanların da çizgi roman dünyasıyla tanışması zaten tv ile oluyor. Yani ” I know spider man before it was cool” diyebilen insanlar 30 yaşını geçmiş abiler/ablalar. Onlar da sonuna kadar haklı.
    Pokeman gibi düşünün, 2. jenearasyon ya da 3. jenerasyon pokemonu seven insanlar var mı 1.lerin yerine?

  12. Örneklerle ilgili şöyle bir sıkıntı var, evet ana karakterler pek çok defa değişti ama hepsi kor okurlar (hehe, core) tarafından kabul görmediği için özüne döndürülmek zorunda kaldı. O bahsettiğin sayılar da güzel hatıralar ve oyunlarda alternatif kostümler olmaktan ileriye gidemedi. Ne kadar çok reborn, return, origin hikayesi olduğundan bunu anlayabiliriz. Yani karakterleri değiştirip yeni pazarlara, farklı kitlelere açılmak okurun değil, firmaların isteği.

    Dediğin gibi Batman kostümünü farklı bir sürü kişi giydi, sonra Bruce döndü. Spider-Man’in klonu (aynısının tıpkısı yani) Spider-Man oldu, yine de Peter Parker döndü. Superman öldü, dört farklı Superman vardı, ama Superman yine Clark Kent olarak döndü. Ana karakterler söz konusu olduğunda çizgi roman okurları muhafazakardır. Değişiklikleri geçici eğlence olarak görebilir ama sonunda hep özüne dönsün ister.

    Bunu sadece çizgi filme bağlamak da biraz yetersiz geldi. Şöyle bir genelleme daha doğru olabilir, ilk gördüğün en güzeldir. İster çizgi romana direk dalmış ol, ister çizgi filmle başlamış ol, ister filmle başlamış ol, nasıl olursa olsun ilk gördüğün yüzde seksen senin sabit fikrin olarak kalıyor ve diğer herşeyi o standarda göre değerlendirip ona göre yargılıyorsun, onu bekliyorsun.

    • Yiğitcan Erdoğan Reply

      Ama herkes için geçerli değil bu Tutku. Flash, Green Lantern, Hawkgirl, Robin, Captain Marvel gibi karakterler farklı kişilerle uzun dönemler yaşadılar. Hatta bundan güzel liste çıkar, birden fazla karakterle anılan X kahraman diye, yaz bak bunu =)

      Benim demek istediğim şey, çizgi roman bir mecra olarak çok daha akışkan. Karakterler değişmese dahi tipleri değişiyor, lafları değişiyor, duruşları değişiyor zaten. Burada da bence bir hiyerarşi yok, ilk olarak çizgi romana toslayanlar, değişime çok daha alışkın oluyor; ilk olarak başka bir mecra ile tanışanlar daha korumacı oluyorlar. Bu tamamen medyaların farkıyla ilintili bir şey bana soracak olursan.

  13. ben yazının doğru olduğunu düşünüyorum kesinlikle haklılık payı var ama bildiğim kadarıyla filmler bu kadar meşhur olmadan önce peter parker çizgi romanda öldüğünde, yazar, spider man hayranları tarafından ciddi ciddi ölümle tehdit edilmişti.Bence uzun süre bir karakteri takip edip seven kitle(2 saatlik filmde bile bi karakterle duygusal bağ kuruyoruz yılladır takip edildiğinde bu duygusal bağ çok daha derin oluyor.) o karakterin adını , bambaşka bir karakterin taşımasına göz yumamıyor.O karakter o süperkahraman, o kostümle özdeşleşmiştir başka birinin onu değiştirmeye hakkı yoktur gözüyle bakıyor.Bu daha önce burada da yazılmıştı sanırım ; bi karakter, eser veya herhangi birşey yazarın elinden çıkıp milyonlarca insan tarafından sahiplenildiğinde o eser veya karakter artık sadece onu yazan kişinin değildir, artık daha büyüktür.

  14. Muhammet Alperen Bayraktar Reply

    açıkçası sizi takip eden birisi olarak baya üzüldüm bende çizgi filmler sayesinde başlamış bir insanım çizgi roman yolculuğuna ve bizi sorunun akynağı olarak görmen beni üzdü çünkü benim için thor un kadın olması veya miles moralesin ana spider man olması fikri beni üzmedi.Çünkü her ne kadar çizgi filmini izlemişde olsam ki izleyenler bilir peter parkerdan çok ben reilly’i sevimişimdir ben hatta sonradan ben in çizgi roman orjinine daldığında öldüğünü öğrenmek çok üzmüştür beni yani sadece çizgi filmlerini izleyenler muhafazakar olmuyorlar teorinin baya bir yanlışı var

    • Yiğitcan Erdoğan Reply

      yav estağfurullah Muhammet, “sorun” olmak falan olur mu hiç? bu yazı sadece “çizgi romanlardaki değişikliklere neden bu kadar sert tepki veriliyor?” sorusuna aranan bir cevaptır. her teoride olduğu gibi bir genelleme / yanlışlama payı vardır. yoksa olur mu sorun falan demek yani, ne kadar kaba 🙂

        • Yiğitcan Erdoğan Reply

          Orada “sorunsal” olarak adlanrırılan şey bence bu zümre değil. Daha ziyade konsept. Yani şahıslara “sorunsal” denmiyor, sebebi çözülememiş bir sıkıntı olduğu için öyle bir kelime kullanılmış.

  15. Deniz Öcal Reply

    Bence sorunlardan biri de insanların bir şeyi sevip sevmediklerine karar verememesi. Doksanlı yıllardaki çizgi filmleri hayal meyal hatırlıyorum ama iyi oldukları aklımda. MCU filmleri ise aksiyon filmi olarak genelde kaliteli yapımlar ama çizgi roman başka bir şey. Kimse filmleri seviyor diye çizgi romanları sevmek zorunda değil. Esas sorun ise bunun farkına varamamak ve çizgi romanları kendine dayatmak.
    Ellerine sağlık, en sevdiğim yazılarından biri oldu. 🙂

  16. Efe Tunçgenç Reply

    Kesinlikle ama kesinlikle katılıyorum, nokta vuruşu!

  17. Sadık Dişli Reply

    Herkes belirtmiş ama bunu yazarın gözüne sokmak gerekiyor bence. Fikir iyi, kıdemli çizgi roman okuyucuları bunu kabul ediyor zaten. Ama fikri işleyiş biçimin? İşte orada derim sana ”sen çok yanlış geldin diye”. Gerisini yazmayacağım bile, sana gerekli cevaplar verilmiş zaten.

  18. Bişi diyim mi acayip mantıklı. Her ne kadar Cap’in Sam Thor’un Jane olmasını bir süre yadırgamış olsam da farkettim ki değişince de bir ayrı güzel oluyor. 60 yıllık hanedanlık Steve Rogers’ın Red Skull dövüşüyle geçecek değildi tabi ki. Hulk bir ara zeki olacaktı , Tony Stark kötü olacaktı , spider-man siyahi olacaktı… Ama olacaktı işte sonuçta çr’lere alışkın olanlar eski karakterlerin elbet bi gün döneceklerini bildikleri için bu değişiklikleri keyfini çıkararak okuyacaktı …

  19. Fuat Keleş Reply

    Bir kere bu yazıyı egona yenik düştüğün için yazdığın ortada

    Öncelikle insanları “süper kahramanı tv den öğrenmişin sen hayırdır benden daha mı iyi bileceksin ” moduna almak yanlış ben 19 yaşındayım benim zamanımda doğan bütün bireyler kahramanları tvden öğrenmiştir ülkeye şimdi bile düzgün çevirili seriler gelmiyor iken o zamanlar nasıl bulabiliriz ki. Neyse konumuza dönelim çoğumuz Peter Parkerı 94 te çıkan animasyon serisinden tanıyoruz.Çoğumuz bu seri sonrası Spiderman çrlerine abandık.Peterın iç dünyasını çatışmalarını hatta yeri geldi nefretini gördük. Ve bizi şu mesaja ulaştırdı “kahramanlık güç ve kostümden ibaret değil”.
    Aynı olayı miles morales ile yapmak yapmaya çalışmak inanılır gibi değil. Spiderman in Peter olduğunu bilen düşmanları ile sırf kıskançlık uğruna (kız arkadaşdır efendime söyleyim yetenektir vs gibi sebeplerle) savaş yaptığı sayılar okuduk. Sadece kanından bir damla için New York u yerle bir eden adamlar gördük.Peki bunu miles morales te ne kadar görebileceğiz acaba Venom çıkıp “sen Peter Parker değilsin ama sana temiz bir sopa atasım geldi” mi diyecek ki daha adam akıllı orjini yokken….
    En çok üzende beni 1963 yılından beri varolan bir karakterin “yan” karakter yani etkisiz elemana dönüşmesidir…

    Aynı şekilde bayana dönüşen Thor ve Wolverine e gelicek olursak.Yahu adamlar bunca zaman erkeksilikleriyle ün kazanmış yıllarca güç ve kudretin simgesi olmuş isimler Thor yeri gelmiş Avengers a saha içi liderlik yapmış bir isim herşeyden öte OdinSON abi daha ne olsun ne gerek var kanserle mücadele eden bir bayan koymaya .Wolverine de keza öyle şahsen ben nerdeyse ölümsüz bir adamın öfkesini nefretini ve yeri geldiğinde gösterdiği sevgisini bu karakterin

  20. Thor hiç bir zaman at olmadı ki… Bahsettiğin sanırım Beta Ray Bill hatta Planet Hulk ta da vardı.

    • Yiğitcan Erdoğan Reply

      Yahu… Şimdi Beta Ray Bill at değil mi yani? 🙂

  21. Thor’un bir kadın olması sorun değil, sorun bir insanın Thor olması. Süper güçleri olmayan insan süper kahramanların yerine veya devamında farklı cinsiyette, farklı ırktan, farklı insanlar düşünülebilir. En azından bu şekilde bir mantığa oturur ama sen gelip dünyalı olmayan bir karakterin işlevini bir insana yüklüyorsun. Sorun buradan kaynaklanıyor.

    Bende yazılan çizilen yorumları az çok takip ediyorum. İnsanlar en azından itiraz edenlerin hepsi, cinsiyetçi, ırkçı ya da muhafazakar oldukları için itiraz etmiyor. Karakter geçişleri arasında bir mantık aranıyor, neden-sonuç ilişkisine bakılıyor, mevcut karakterin ne kadar benimsenmiş ve sevilmil biri olduğuna bakılıyor… Bunun gibi bazı örnekler ve daha fazlası ile bu gibi itirazların sebeplerini anlayabilirsiniz.

    Peter Parker: Spider-Man olarak daima Morales’den önce akıllara gelecektir. Yeri geldi birçok Batman ile karşılaştık peki ama hangisi Bruce Wayne’in yerini alabildi? Artık kendine üst sıralardan yer edinmiş bulunduğu evrende dominant hale gelmiş kahramanlar ile canınızın istediği gibi oynamak her zaman kabul görmeyeceği gibi tepki de çekebilir. Herkes farklı bir unsurdan ötürü de itiraz edebilir gayet doğaldır. Yeni bir şeyler yapmak isteniyorsa mevcut evrene yeni karakterler eklenebilir, Dominant karakterleri zamanla alaşağı edebilecek ya da onlara ciddi anlamda rakip olabilecek iyi-kötü kahramanlar yaratılabilir. Hal böyle olduğunda bakın bakalım kimse itiraz edecek mi?

    Değişim her zaman gereklidir ya da her zaman güzel olacaktır diye bir kaide yok. Ayrıca çizgi film takipçilerine bilenmeye hiç gerek yok. Siz, karakterler üzerinde yapılan değişiklikleri onaylıyor olabilirsiniz bazıları da buna itiraz edecektir. Ne sizin ne karşı tarafın tutumu anormaldir. Anormal olan ben haklıyım siz haksızsınız bakış açısına fevkalade bir şekilde kendinizi kaptırmış olmanız.

  22. Turan Furkan Topak Reply

    İnsanların değişimden korkmalarının böyle uç ve marjinal bir fikirle açıklanması ne kadar da ilginç. İnsanlar geçmişe bağlıdır misal Göktürk Kitabelerin de dahi şimdiki gençler bozdu yazar bunu Antik Yunan yazılarında da görürsünüz peki bu gençler nasıl bozdu ellerinde akıllı telefon ile mi geziyorlardı? Kesinlikle hayır insan beyni kötü anıları bastırma iyi anıları ise daha güzel hale getirme eğiliminde olarak geçmişi daha güzel hale getirdi böylece kendisiyle aynı aşamada olan kimseleri farklı görmeye başladı. Bu sadece bir örnekti insanlar geçmiş ile bağ kurar bu bağ geçmişin iyi veya kötü olmasını gerektirmez. Tabi geçmiş iyi olursa burda konumuzdan bahsediyorum insanların bağları daha kuvvetlenir.

Anil Cirag için bir cevap yazın Cevabı iptal et

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.