Süper kahraman hikayelerinin “gökyüzündeki yıldızlar gibi dağınık fakat belirgin” olduğu bir çağda bugün biraz aykırılık yapmaya ve farklı türde bir çizgi romanı ilgililerine sunmaya karar verdim. Neden mi? Çünkü bu dünyada Avengers sevenler varsa her hafta çayını demleyip heyecanla Homeland bekleyenler de var. Jonathan Hickman’ın senaryosunu yazdığı Image Comics’ten çıkan 7 sayılık mini-seri Secret işte tam da bu damara seslenen bir iş.

Hickman’ın yükselişi son yıllarda yazdığı The Manhattan Projects, God is Dead ve East of West gibi serilerle oldu, ancak bunlardan önce yazmaya başladığı Secret ne yazık ki biraz gölgede kaldı, zaten basım süreci de çeşitli zorluklardan ötürü ertelendikçe ertelendi (2012’de başlayan kısacık bir serinin ancak 2014 ortasında tamamlanmasının başka açıklaması olamaz herhalde). Nitekim gerek görselliği, gerekse hikayesindeki akıcılık ile Secret kesinlikle kayıplara karışmaması gereken bir iş. Okuduğunuzda siz de hak vereceksiniz.

Hikayemiz profesyonel güvenlik şirketi olan Steadfast’ın üst düzey görevlilerinden Grant Miller’ın kendi şirketinde dönen gizli kapaklı işleri araştırmasını konu alıyor. Steadfast uluslararası şirketlerin güvenliği ile ilgileniyor ve bu şirketlerin databanklarındaki açıkları yakalayıp onları korumaya alıyor. Tabii işler sadece bilgisayar başında dönmüyor; ssonuçta milyar dolarların birkaç şifreye bağlı olduğu bir dünyada bile eli silah tutan insanlara ihtiyaç vardır. Kimin ne zaman ensenize ateş edeceğini bilemezsiniz.

Zira olaylar Grant’ın meslektaşı ve kadim dostu Thomas Moore’un beklenmedik bir saldırıya kurban gitmesi ile başlıyor. Patronu her ne kadar Grant’a Thomas’ın ölümünü tesadüfi bir trajedi olarak sunmaya çalışsa da Grant tesadüflere yer tanımayacak kadar itinalı bir dünyada yaşam savaşı verdikleri bir mesleğin içinde olduklarının farkında. Thomas’ı kim vurdu? Neden vurdu? Grant’in babasından zor bir sınav sonucu öğrendiği bir şey var; “eğer birilerini kızdırmayı planlıyorsan asla yakalanma”. Bakalım Thomas’ın katilleri de bu sınavı layıkıyla vermişler mi?

Secret, daha ilk sayfalarından stil sahibi ve etkileyici bir görselliğe sahip olduğunu bize ispat ediyor. Ryan Bodenheim’ın detaylı çizimleri bir yana, sanatçı pseudo-siyah-beyaz anlatımı ile okuru ilk sayfalardan etkilemeyi biliyor. Siyah-beyaz arkaplan hikayenin ihtiyacı olan noir etkisinin inşasını sağlarken dikkatli bir seçimle renklendirilmiş öğeler her karede bize odaklanacağımız öğelerin de ipucunu çok güçlü bir şekilde veriyor. Her karemiz farklı bir Schnidler’s List deneyimi adeta.

Bu metodun sıklığı, her sayfada kullanılması insanı şüpheye sokabilir; ancak verilen etki asla düşmüyor, bilakis tamamen bu seriye özgü özel bir anlatımın kapısının sonuna kadar açıldığını tecrübe ediyoruz. Secret’ın bu anlatımı tamamen çizgiromanda gerçekleştirilebilecek bir olay, ne kadar sinematik hisler yaratsa da aynı etki beyazperdede denenmek istenilirse muhtemelen seyircinin gözünü yoracak ve geri tepecektir. Yani aslında asla layıkıyla sinemaya uyarlanamayacak ve kağıt üstünde deneyimlenmesi gereken bir iş söz konusu.

Görsel kalitenin yanında Hickman’ın Soğuk Savaş yıllarına bolca gönderme barındıran (ve zaten bir noktadan sonra tamamen o döneme bağlanan) bu güçlü hikayesi kesinlikle ajanlık maceralarından keyif alan herkesin büyük zevk alacağı bir kalitede. Tüm olayların başlangıcını oluşturan ilk cinayetteki karakterin adının da Thomas Moore olması, Secret’ın belki de bize vermeye çalıştığı melankolik bir mesaj. Büyük güçlerin dünyasında artık ütopyalar kurmaya gerek yok (Fazla kötümser ama zeki bir gönderme, mesaja inanmasam da verilişindeki inceliğe saygı duydum). Buna rağmen serinin finali biraz hızlı bir şekilde bağladığını söylemek de yanlış olmayacaktır. Son birkaç sayfanın hikayeyi etkili bir şekilde bitirdiğini söyleyebiliriz, ancak insan ister istemez biraz daha fazlasının açlığını duyuyor.

Uzun lafın kısası Secret’ın 7 sayısını bir arada bulunduran Never Get Caught’u bir şekilde edinin ve okuyun. Güzel bir cumartesi akşamını sürükleyici bir ajanlık hikayesiyle geçirmek aslında büyük bir keyif , fakat çoğumuz bu deneyimi gözardı eder olduk. Gelin bu haftasonu da varsın Thorsuz, Iron Mansiz kalalım. Seri bitince canınız kesinlikle Hickman’in başka hikayelerini de okumak isteyecek.

 

Author

Eskilerin dediği gibi: "You must gather your party before venturing forth"

1 Comment

  1. alp demirkabız Reply

    çizgi roman okumalarını özlemiştik, 1 hafta gecikmeli olcak ama bu ctesi okuyacam

alp demirkabız için bir cevap yazın Cevabı iptal et

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.