Yazan: Mert İdil

İroni ne demektir bilir misiniz? TDK’daki anlamı: “Söylenen sözün tersini kastederek kişiyle veya olayla alay etme” olan bu sözcüğü; yapılmak istenilenin tam tersi gerçekleşmesi gibi özetleyebiliriz. İşte X-Men’in de son yıllarda başına gelene ironi demek çok yanlış olmaz bence.

Marvel içerisinde kendisine koskoca bir evren yaratmıştır X-Men. Kahramanlarıyla, kötüleriyle, olaylarıyla; her şeyiyle başka, bambaşka bir şeydir X-Men. Ve tüm o koskoca evrenin içerisinde sizlere tek, koskoca bir mesaj verir: “Ayrımcı Olmayın“. Bu kadar mıdır X-Men peki? Hayır tabii ki de, Shi’ar Empire’ı ile, Phoenix’i ile , Pofesör-Magneto ilişkisi ile bambaşka bir şeydir dediğim gibi. Peki sinemadaki X-Men? Onlar çok öyle değildir. Hatta şöylece özetlenebilir:

  • “Gencim, Güzelim ve Gücüm” Var Buhranları.
  • Wolverine Ve Mum Kokulu Kadınları
  • AKSİYON!!

x-men-apocalypse-trailer-hints-at-dark-phoenix-will-jean-grey-go-bad-dark-phoenix-fanar-778558

X-Men serisi ile aslında neredeyse yaşıt gibiyizdir. İlk X-Men vizyona giriş yaptığında 1 yaşındaydım ve daha X-Men’in “X”inin ne olduğundan bile bir haberim yoktu. O yüzden X-Men ile tanışmam 7-8 yaşıma denk gelir. Ama hayır filmler ile değil, o –ben de dâhil olmak üzere– herkesin bayıldığı animasyon dizisi ile tanıştım mutant kardeşlerimizle. O zamanlar süper kahraman fikrine çok bayılmıyorken fikrimi değiştiren iki eserden biriydi o yayınlanan çizgi filmler. Diğeri ise Sam Raimi’nin Spider-Man 3’üydü bu arada. Bu yüzden ne kadar kötü bir film olsa da içimde bir saygı taşırım o filme karşı.. Böylece yavaş yavaş süper kahraman mitosuna giriş yapmış oldum. Maceralarının yayınlandığı dergiler, sinema filmleri derken gün geçtikçe işin içine girmeye başladım. Araştırdıkça araştırdım, kazdıkça kazdım. Öğrendikçe sevdiklerim oldu, bayıldıklarım oldu. Ve bir de sevmediklerim oldu.

Yanlış anlamayın, bu filmleri eleştireceğim bir yazı değil, bu filmlerdeki X-Men’den neden zevk alamadağımı anlatacağım bir yazı. Ve ayrıca filmlerden de nefret ediyor değilim. Seviyorum da o filmleri, ama sevginin büyük çoğunluğu Spider-Man 3’e duyduğum saygının benzeri. Evet, X-Men filmlerine gittiğimde çok zevk alamıyorum, doğru. Ama bunun sebebi filmlerin kötü filmler oluşu değil, bunun sebebi filmlerdeki X-Men’in kötü oluşu

Ne demek istediğimi şöyle anlatayım. X-Men’i çizgi romanlardan takip etmeye başladığımda düşündüğüm ilk şeylerden biri “Aga bu ekip Wolverine’den ibaret değilmiş” demek oldu. Okuduğum ilk X-Men çizgi romanı ülkemizde de yayınlanan Whedon’ın, Asthonising X-Men’idir. Okudukça gördüm ki, bizim sinemada gördüğümüz X-Men aslında o çizgi roman X-Men’i değildi. Klasik X-Men’e giriş yaptıkça bu düşüncelerim daha da pekiştiler. Karakterler farklıydı bir kere. Wolverine harbiden öküzün biriydi. Cyclops’un hareketleri mantıklı geliyordu insana. Jean Grey’in Phoenix olması ve o sırada yaşanan buhran mantıklıydı.

Kitty Pride belki de yaratılmış en iyi karakterlerdendi. Storm dövüşmeye üşenmiyordu, tam aksine bir Femme Fatele’di. Nightcrawler ekibin gerçek bir üyesiydi. Colossus cilalanmış bir ergen değil, görebileceğiniz en beyefendi kişiydi. Ve bu sırada sizlere ana mesajla birlikte yan mesajlar verirken, bir de üstüne kaymak niyetine duygu da yüklüyordu. Jean, Phoenix’i yok etmek uğruna kendini feda ettiğinde bu klişeyi kaç kez görmüş olmama rağmen üzülmüş buldum kendimi, Kitty – Colossus ilişkisi başladığında deliler gibi sevindirdi. Kısacası ben çizgi roman sayfalarında yaşadım X-Men’i. Peki söyleyin bana X2’nin sonunda Jean kendisini feda edince kaçımız üzüldük? Neredeyse hiçbirimiz . Belki de hiçbirimiz.

04 Uncanny X-Men

X-Men filmleri, çizgi roman X-Men’i ile çok ilgili olmayan filmler. Ama tamamen kopuk değiller birbirlerinden aynı zamanda. Magneto – Profesör ilişkisi çok iyi anlatılır filmde. Ve yine Magneto’nun geçmişiyle birlikte gelen o “ideasına” ikna olursunuz. Ama bunlar ve 2-3 detay dışında çok alakası yoktur X-Men’le. Buz dağının görülen kısmıdır filmler. Geri kalan bölümü ise efektler ve ünlü oyuncular ile doldurulurlar. Ki bu X-Men’in ideasına terstir biraz da. Bir platformda herkesin eşit olduğunu savunurken, bir diğerinde bazı kişileri sırf ünlü olduğu için ön plana çıkartmak (Apocalypse: Mystique, DotFP: Kitty yerine Wolvi’nin geçmişe gidişi) ironiktir işte. Tabii işin ucunda parasal kaygılar yatıyor çoğunlukla. Ama yapılabilecekken kolaya kaçılıyor biraz.

Bir filmi uyarlarken iki uç noktaya gidebilirsiniz: Ya o eseri tamamen uyarlarsınız, ya da tamamen kendi yorumunuzu eklersiniz. X-Men bunu çok çalkantılı bir şekilde yapıyor. Bir noktada tıpatıp yaparken, bir diğerinde kendi kafasına göre gidiyor. Marvel’ın şu anda filmleri ile yaptığı;  DC’ye ise, şahsen benim de katıldığım yerden kızılan nokta da budur. Marvel bunun formülünü çok iyi tutturdu sinemada. DC ise son iki filmindeki “Somurtkan Superman” ve “Keser-Biçer Batman”le bu yüzden yorum aldı. Ve bence X-Men filmleri bir uyarlamadan çok, orjinalindeki özü alamayan bir yorum olarak kalacağı için benim gözümde başarısız olmaya devam edecekler.

Author

Geekyapar okurları Yazı Çağrısı altında toplaşıyor, belirlenen konularda kalem coşturuyor. Sen de parçası olmak istiyorsan, duyuruları takip et!

Bir Yorum Yazmak İster Misin?

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.