Madem konumuz ırkçılık, haydi bugün üzerine çok kafa yormadığımız bir kesimle ilgili konuşalım. Oyun dünyasının kalbi, kalbi değilse en azından kesin karaciğeri Amerika olduğundan mevzubahis topluluğumuz ister istemez akıllarda beliriyor. Üzerine yazmadan ilerlemek olmaz.

Hikayemiz  1982 yılında başlamakta sevgili FauxPlay okurları. O zamanlar çoğumuz Antalya’nın mis kokulu turunçgil bahçelerindeyiz. İnternet yok, iPhone yok, daha Super Mario ya da Pac-Man bile ortalıkta değil. Dönemin Geek alemi, Atari 2600’lara ve ekranda elli altmış pixellik, “adeta gerçeği andıran grafiklere sahip” oyunlara mahkum.  Tüm bu teknolojik yetersizliklere rağmen Mystique isimli küçük  bir şirket, yetişkin içerikli oyunlar yapıp pazarlama işine girişiyor.

custers-revenge

 

Mystique, 80’lerin büyük porno film stüdyolarından Cabarello’nun çatısı altında kurulmuş bir oluşum, varoluşunun tek sebebi de oyun sektöründe pornografik içerik üretip pastadan küçük de olsa bir dilim kapmak. Üretilen çoğu oyun lisanssız, oyunların programlaması Amerika’da, üretimi Hong Kong’ta yapılıyor, en sonunda da kutulara “İsveç Erotizmi” yazılı etiketler yapıştırılıyor. Aslında Mystique’nin günü kurtarmaktan başka ne bir niyeti ne de kapasitesi var. Buna rağmen otuz küsur yıl sonra bile adı hatırlanabiliyor.

Sebep mi? Mystique, meşhur (!) Custer’s Revenge’i yaratan şirket.

Custer kimdir, neden intikam alır?

Yabancı basını takip eden oyunseverler, Custer’s Revenge’i bir ihtimal duymuşlardır. Biz duymayan arkadaşlar için nasıl bir vaka ile karşı karşıya olduğumuzu açıklayalım. Custer’s Revenge, tek ekranlık basit yapısına rağmen 80’lerde bir Atari oyununun yapabileceği her türlü siyasi falsoyu yapmış, inanılmaz bir olay. Öncelikle kimdir bu Custer ve neyin intikamı alınıyor? Oyuna adını veren George Armstrong Custer, Amerikan İç Savaşı sırasında kariyerinde yükselişe geçmiş genç bir komutandır.

Otuz altı yıllık yaşamına pek çok askeri galibiyet sıkıştıran Custer, 1876 yılında Kızılderili kabileler ile çatışırken hayatını kaybeder.  Tam donanımlı 200 süvarinin bir anda binlerce Sioux yerlisinin ortasında kalması sonucu gerçeleşen “Custer’ın Son Savunması” (Custer’s Last Stand olarak da bilinir), Amerikan tarihinin en büyük ve en tartışmalı stratejik başarısızlıklarından biri sayılmaktadır.

indir (1)

Oyunun kapağındaki kovboyumuz işte bu bu yenilgide bahsi geçen Custer, alınan “intikam” da bu yenilginin intikamı. İntikamın ne şekilde alınacağını sanırım detaylı anlatmam gerekmiyor. Çıplak Custer ekranın sağında bir direğe bağlı biçimde bekleyen Kızılderili kadına ulaşmaya çalışır, bu sırada tepeden kafasına oklar düşmektedir. Oyunda kazanılan puan, Kızılderili kadın ile yapılan seksin uzunluğuna bağlı olarak artmaktadır.

Politik doğruculuğun icat olmadığı günler

Custer’s Revenge’in başta kadın ve Kızılderili örgütleri olmak üzere pek çok kesimden nasıl büyük tepkiler aldığını tahmin edebilirsiniz. Buna rağmen “reklamın iyisi kötüsü olmaz” formülü işe yarar ve oyun 80.000 kopya satmayı başarır (ki bu sayı Mystique’nin normal satışlarının iki katı etmektedir).

http://www.youtube.com/watch?v=qY2AqKCpGkk

Mystique’nin 1983 video oyun krizini sonucu batması Custer’s Revenge’in satışlarına engel olmaz. Şirket kısa zamanda Playaround adıyla yeniden kurulur ve mevzubahis oyunumuz bu sefer General Re-Treat ve Westward Ho!  İsimleriyle Avrupa’da yayınlanır. General Re-Treat’de bir küçük değişiklik mevcuttur: Bu sefer direğe bağlı olan Custer’dır ve kızılderili kadın ona ulaşmaya çalışmaktadır. Tabii hikaye gene nihai finaline varmaktadır. Ne, hikayenin o kısmında değişiklik olur diye mi bekliyordunuz?.

Bu arada bir şey yanlış anlaşılmasın: Playaround’un oyunda Kızılderili kadını oynadığımız versiyonu tasarlaması gelen tepkilerden ötürü alınan bir karar değildir, sadece oyuncu yelpazesini genişletmek amaçlanmıştır. Yani “Kadının iplerini çözerek oyunda kısmen de olsa daha siyaseten makul bir hava mı yaratmak istemişler?” diye soruyorsanız, hiç heveslenmeyin.

super-street-fighter-4e26645b1f142

Peki tarihin arka odasına gittik ve 1982 yılından kötü bir örnek çıkardık. Tüm oyun dünyasını tek bir örnekle yargılamak bize yakışmaz. Aradan geçen otuz iki senede ne tür bir değişim yaşandı? Bugün içeriği “sadece” Amerikan yerlisi öldürmek/işkence etmek olan oyunlara rast gelmiyoruz, bu iyi bir şey. Ama bu demek değil ki ayrımcılıktan ırak bir oyun kültürüne sahibiz. Mevzu Kızılderililer olduğunda oyunlar belki şiddet ya da aşağılama üzerinden kurulmuyor, ama ırkçılık başka bir formda mevcut. Bu form da “stereotipleştirme”.

Oyun dünyasında bir miktar nam salabilmiş Amerikan yerlisi  karakterleri hatırlamaya çalışın. Hepsi aşağı yukarı aynı şekilde hafızanızda canlanacak: Erkek (Çünkü “Kızılderili” dediğin erkek adam olur), yerel kıyafetler içinde, sert bakışlara ve asık bir surata sahip. Aslında elimizde Street Fighter’ın Thunder Hawk’ından başka akılda kalıcı karakter de yok gibi. Biraz uğraşsak ancak Mortal Kombat’ın Nightwolf’una ya da Turok’a gelebiliyoruz (ki hepsi karbon kağıda kopya; çizgiroman doğumlu olmasına rağmen Turok bile!).

Çünkü stereotip her zaman daha kolaydır

Erkek karakterlerdeki tektipleştirme böyle iken, kısıtlı sayıda resmedilen kadınlarda durum daha da vahim bir hal alıyor. Custer’s Revenge’in ilk olarak mecraya taşıdığı “Kızılderili yerli kadın” fetişi otuz iki yılda pek de kırılmamış vaziyette. Son yıllardaki yakın tarih odaklı oyunların bu çoktan oturmuş kalıpları kırmada etkisi ne olur, zaman gösterecek.

Geçen onca yılda gerçekten farklı bir Amerikan yerlisi karakter tasarımına giden tek oyun herhalde 2006 yapımı Prey olsa gerek. Yapım süreci 1995’e kadar uzanan Prey’de otantik Kızılderili kültürü yoğun bir şekilde kullanılıyor, buna karşın ana karakter Domasi Tawodi’nin tasarımı bu kültürün abartılı bir dışa vurumu olarak değil günümüze makul bir izdüşümü olarak yansıyordu.

tommy_and_talon_the_hawk

 

Prey’de önceki örneklerin aksine deri ceketli, atalarının verdiği ismi değil de Beyaz Adam’ın seçtiği “Tommy“i kullanan ve rezervasyon kamplarında hayatını çürütmek istemeyen bir ana karaktere sahibiz. Halen belli stereotiplerin etkisinde ancak kesinlikle önceki örneklerden daha gerçek bir karakter olduğu da kesin. Açıkçası Prey’in karakter tasarımına ve Oklahoma’daki Kızılderili kamplarına hafif de olsa değinişi, Assassin’s Creed serisinde yapılan hareketlerin tümünden çok daha özgün bir noktada. Prey’i bulursanız oynamayı ihmal etmeyin. Dönemi için oldukça güzel ve farklı bir açılışa sahiptir.

 

Not: Şimdilik oyunlardan çok bir şey öğrenemeyeceğiz ama modern zamanlarda Kızılderililerin yaşamı hakkında biraz fikir edinmek isterseniz Vertigo Comics’in meşhur Scalped serisini okuyun. Size Amerika’daki yerliler hakkında, sağda solda gördüğünüz özlü sözlerden çok daha fazlasını kazandıracağı kesin.

 

 

 

Author

Eskilerin dediği gibi: "You must gather your party before venturing forth"

Bir Yorum Yazmak İster Misin?

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.