2022 yılı pek çok farklı sebepten anime ve manga severlerin hatırlayacağı bir yıl oldu. Yıl içinde anime ve manga dünyası için; büyük usta Kentaro Miura’nın ölümü sonrası ara veren Berserk’in geri dönüşü, Bleach’in son arkının animeye uyarlanması, Attack on Titan’ın tartışma yaratan final sezonunun devamı, Spy x Family ve birçok farklı animenin sağlam çıkışı, Hunter x Hunter’ın süpriz bir şekilde geri dönenler kervanına katılması gibi önemli olaylar yaşandı. Bütün bu anime-mangalar okuyucuları ve izleyicileri oldukça memnun etti ancak onun gelişiyle hepsi nerdeyse unutuldu: İşte karşınızda Chainsaw Man!

Bu uzun girizgahın ardından Chainsaw Man’den biraz bahsedelim. Tatsuki Fujimoto tarafından 2018 yılında çizilmeye başlanan manga, 2022 yılında Mappa Sütüdyo tarafından 12 bölümle  animeye uyarlandı. Anime CGI kullanımından dolayı eleştiri alsa da Mappa’nın uyarlaması genel olarak beğenildi. Ayrıca manga-animelere ilgili olsun olmasın, internet kullanan herkesin bir şekilde karşısına çıkmayı da başardı.

Chainsaw Man

Chainsaw Man’i konusundan kısaca bahsedersek: Denji adındaki yoksul -aynı zamanda dalak, göz ve testislerinden birini kaybetmiş- genç karakterimiz, iblislerle dolu dünyada Pochita adlı iblis köpeği ile babasından kendisine kalan yüklü borcu ödemeye çalışmaktadır. Yaşanan bazı olaylardan sonra Denji, Pochita ile vücudunu birleştiren ve kendisine vücudunun belli bölümlerini testereye dönüştürme yeteneği veren bir anlaşma yapar. Yaptığı anlaşmadan sonra Denji, yepyeni bir hayata başlar.

Yazıyı buraya kadar okuyup Chainsaw Man’i henüz izlemediyseniz “Ee, bu bildiğin Shonen değil mi?” ya da “Neden bütün sosyal medya bu animeyi konuşuyor?” diye sorular sorabilirsiniz. İlk sorunun cevabı: Evet. Birkaç radikal farklılık dışında Chainsaw Man, diğer shonenlerle oldukça benzer. İkinci sorunun cevabıysa bu radikal farklılıklar olur, yani kadın karakterler. Chainsaw Man’i izleyen veya okuyan çoğu kişi, kadın karakterlerin diğer anime-mangalarda alıştığımız şekilden oldukça uzak olduğunu fark etmiştir. Peki, neydi bu alıştığımız kadın karakter şekli? Tek kelime ile “Sakura”.

Ben de dâhil çoğu kişi anime izlemeye Naruto’yla başlamıştır. Naruto; sarkastik kötü adamları, ilginç yan karakterleri, bir birinden güzel dövüşleri ve “Dettebayo” diye bağıran sempatik ana karakteri Uzumaki Naruto’yla çoğumuzun izlediği ve sevdiği bir seridir. Masashi Kishimoto’nun yarattığı seri, klasik shounen çerçevesinin dışına çıkarak; ırkçılık, toplum tarafından dışlanma, intikam, vatan sevgisi, savaşın getirdiği felaketler gibi pek çok konuyu da işledi. Naruto’nun klasik shounen, daha doğrusu anime çerçevesinin dışına çık(a)madığı yegâne konuysa kadın karakterlerin işlenişi.

Burada bir uyarı girmek gerekiyor: Yazıyı okumaya devam ederseniz Naruto’dan ufak tefek birkaç spoilera maruz kalabilirsiniz.

Öncelikle Sakura karakterini ele alalım. Sakura’nın serideki temel motivasyonu neydi? Sasuke’yle evlenmek. Seride en fazla görünen kadın karakterin hayattaki ulvi amacı, kendisinin yüzüne dahi bakmayan biriyle evlenmek. Tek başına bu bile Naruto serisinin, dolaylı olarak da animelerin kadına bakışını açıklamaya yeter ancak biz örneklerle açıklamaya devam edelim. Sakura’nın en büyük rakibi kimdi? Eskiden yakın arkadaş olduğu İno. Neden rakip oldular? İno da Sasuke’ye âşık olduğu için. Peki Sakura, uğruna arkadaşıyla düşman olduğu Sasuke’yi kaybedince ne yaptı? Ağlayarak Naruto’dan Sasuke’yi kurtarmasını istedi. Kısacası Sakura her bakımdan zayıf bir karakterdi.

Naruto’daki diğer kadın karakterler de Sakura’dan çok farklı değildi. Seride efsanevi sannin olarak anılan iki büyük shinobi savaşı görmüş, kimilerine göre en güçlü kadın ninja olan Tsunade, henüz onlu yaşlarda olan Naruto tarafından defalarca kurtarıldı. Diğer animelerde de kadın karakterlerin durumu Naruto’dakiyle hemen hemen aynı. Zayıf olmalarının yanı sıra bir diğer sıkıntı kadın karakterlerin tek tip olması. Eğer ortalama bir anime izleyicisiyseniz kadın karakterin hangi olayları yaşayacağını, nasıl tepkiler vereceğini ve karakter özeliklerini animenin henüz daha başındayken tahmin etmişsinizdir.

Tek tip mizaca sahip bu karakterlerin özeliklerini; her zaman iyi kalpli, sevecen, çabuk öfkelenen ama bu öfkeleri diğer karakterler tarafından umursanmayan, ana karaktere veya ana karakterin en yakın arkadaşına âşık, kritik zamanlarda güçlü erkeklerin arkasına saklanan, bakire, cinsellikten utanan, utanınca yanakları kızaran, güzel ve kibar, derslerine çok çalışıp başarılı olmasına rağmen aptal şeklinde sıralayabiliriz. Sıraladığımız özeliklere sahip karakterlere örnek olarak; Gintama’dan Tae Shimura, One Piece’den Nami, Hellsing’den Seras Victoria, Full Metal Alcamest’ten Winy Rockbell ve diğer mainstream animelin kadın karakterini verebiliriz.

one piece nami

Biraz da bu tek tip karakterlerin ortaya çıkma sebeplerine değinelim.

İlk ve belki de en önemli sebep, muhakkak Japon kültürü. Japonya da ülkemiz gibi ataerkinin olumsuz etkilerinin günlük yaşamda hissedildiği yerlerden. Ataerkinin baş gösterdiği toplumlarda kadınların toplum tarafından baskılanması, sistematik ayrımcılığa uğraması, bireyselleşememesi, cinselliklerinin bastırılması, ikinci plana atılması vb. durumların yaşanması muhtemelen hiçbirimizi şaşırtmaz. Günümüzde iyleşmeler yaşansa da Japon kültürü hâlâ ataerkinin getirdiği bu olumsuzluklardan fazlaca etkileniyor. Japon kültürüyle yetişen mangakaların eserlerinde yaşadıkları ve yetiştirildikleri kültürünün parmak izlerini barındırdığını  görebiliriz. Maalesef çoğu mangaka, bilerek veya farkında olmadan toplumun dayattığı kadın stereotipine uygun karakterleri yaratıyor. Günümüzde Gege Akutami gibi kadın karakterleri toplumsal dayatmanın dışına çıkarabilen mangakalar olsa da çoğu mangaka hâlâ animelerde alışılagelmiş kadın stereotipinin dışına çıkamıyor.

Bir diğer sebepse mangaların okuyucu kitleleri. Drogan Ball’ın temellerini attığı shounen, 2022 yılında dahi en çok okunan ve çoğumuzun en sevdiği manga-animenlerin içinde bulunduğu janradır. Shounenler genelikle 12-20 yaş aralığındaki ergen erkek çocukları –shounen Japonca’da ‘genç erkek‘ anlamına gelir- tarafından okunuyor. Okuyucu kitlesinin ekseriyetle  genç erkeklerden oluşması, shounenlerdeki kadın karakterleri de etkiliyor. Öyle ki mangakalar kadın karakterleri kendi okuyucu kitlelerinin istediği biçimde tasarlamaya çalışıyor. Fan service için tasarlanan kadın karakterlerin de doğal olarak pek bir derinliği yok. Shounenlerin global olarak popülerleşmesi, farklı janralardan anime-mangaları da etkiliyor. Shounen dışında türler çizen mangakalar da kadın karakterleri tasarlarken shounen tarzını benimsiyor. Bütün bunların sonucu olarak da manga-animeler sadece tek tip kadın karakterler barındırır hâlde.

İşte tam da bu noktada Chainsaw Man’e geri dönüş yapmalıyız. Tatsuki Fujimato mangalardaki kadın karakter kalıplarını tamamıyle alt üst etti. Chainsaw Man’in kadınları farklı. Seri, çarpık ve kusurlu kadın karakterleri başrole koyuyor. “Ne yani, kadınları kötü mü gösteriyor?” diye soranlar olacaktır. Tam olarak kadın karakterleri kötü göstermese de onların da erkekler gibi kusurlu, çarpık ilişkiler içinde olabilen, kişisel hırs ve ihtirasları uğuruna çok da etik olmayan birtakım şeyler yapabilecek insanlar olduklarını en güzel şekilde anlatıyor. Bunu yaparken de kadınları cinselliği ile barışık hatta gerektiğinde de cinselliğini kullanabilecek biçimde göstererek Japon kültüründeki ataerkinin oluşturduğu “Kadınlar cinsellikten utanır, utanmalıdır“, algısını yok saymayı da ihmal etmiyor. Ayrıca serinin kadınları tüm çarpıklıklarına ve kusurlarına rağmen gerektiğinde sevdikleri uğuruna kendilerini feda etmekten de çekinmiyor. Yani fan service için oluşturulan kadınların aksine yüzeysel değiller. Serideki kadınlar; hataları, kusurları, karmaşık duyguları, iç çekişmeleri, yaptıkları fedakarlıkları ve karmaşık karakterleriyle hepimiz gibi insanlar olduklarını hissettiriyorlar. Anime-manga severler de bu alışılagelmiş kalıplara oturmayan karakterlerle karşılaşınca öncelikle çok şaşırdılar ancak bu karakterler; Tatsuki Fujimato’nun estetik çizimleri, iyi oturtulmuş güç dengesi, epik panelleri, tat veren dövüşleri ve Chainsaw Man’in ilgi çeken dünyasıyla birleşince şaşırttıkları kadar da sevildiler.

Chainsaw Man’ın hikâyesi nasıl ilerler, popülaritesini önümüzdeki yıllarda koruyabilir mi, yeni farklılıklara imza atar mı? Hiçbirimiz bunları bilimeyiz. Hepimizin hem fikir olabileceği tek şeyse Chainsaw Man’in 2022 yılında animeler için bir farklılık yarattığı.

Yazan: Mete Aladağ

Author

Geekyapar okurları Yazı Çağrısı altında toplaşıyor, belirlenen konularda kalem coşturuyor. Sen de parçası olmak istiyorsan, duyuruları takip et!

1 Comment

  1. Chainsaw Man’in anime uyarlaması duyurulduğu vakit anime topluluklarında deliler gibi çoşkuyla karşılandı ama ilk sezonu başladığı andan bittiği ana kadar bu çoşkuyu koruyamadılar çünkü bana göre overrated bir anime. Mangası için aynı şeyi söyleyemem elbette ama yine de biz Anime izleyicileri için farklı bir tarzdaydı.

    Yazının başındaki Hunter x Hunter durumu ise yine gecikmeli olarak devam edecek, mangakanın sağlık durumu haftalık atmaya elverişli değil diye durum güncellenmiş. Berserk ise maalesef yaralı yanım, Kentaro öldükten sonra başka bir mangakaya verilse bile aynı el olmadığı belli oluyor. Üzücü ama olsun. Elinize sağlık yazı için.

Bir Yorum Yazmak İster Misin?

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.