Öncelikle bu konuyu ele almamdaki asıl amaç, okuyucuların da tahmin edebileceği üzere evlerimizde geçirmiş olduğumuz büyük buhran, can sıkıntısı ve bir şeyleri birilerine ulaştırma isteği. Yaklaşık 1 senedir kapalı kapıların ardında, hayatımızın büyük bir kısmını internet aracılığı ile yönetmeye başladık. Gerek geek camiası gerekse diğer profesyonel alanlarda en yakın arkadaşımız bilgisayarımız ve internetimiz oldu. Raflarımızda duran tozlu kitaplarımız da kimi zaman hayallerimizi süslemiştir elbette. Ama bu yazının konusu, başlıktan da yola çıkacağımız üzere geek camiasında neler olup bittiği. Neden bir çok Youtube kanalı açıldı, neden insanlar oyun alırken önemli kıstaslardan birisi grafikten ziyade kaç kişi oynanabildiği oldu ya da neden eski fantastik eserlerin puanlarında ciddi değişiklikler oldu? Bu soruların cevaplarına çıkan gözlemlerimi paylaşmaya çalışacağım.

Son bir senedir global olarak insanların tüm yaşam alışkanlıklarını altüst eden bir durumla karşı karşıyayız. Ülkeler, nüfuslar ya da coğrafi konumun pek önem arz etmediği bu durumla karşı karşıya kalan günümüz insanı, elbette kendini daha önce hissetmediği kadar yalnız ve çaresiz hissetti. Özellikle günümüz insanı dememin nedenlerinden birisi; eski çağlarda elbette daha büyük afetler, salgınlar atlatmış insanoğlu ile bugünün insanları arasında büyük bir uçurum olması. Peki, günümüz insanları bu durumdan ne şekilde etkilendi? Bu soruyu soran binlerce insanın yanında, kendi meramımı sizlerle paylaşmak niyetindeyim.

Öncelikle ani sokağa çıkma yasaklarından sonra insanların atlattıkları ilk şok dalgası, yerini strese bıraktı. Bu durumu hepimiz yaşadık. Okullarımız kapandı, iş yerlerimiz farklı çalışma düzenlerine geçti… Bu örnek daha fazla da uzatılabilir elbette fakat asıl can alıcı kısım, bizler için, insanoğlu tarafından keşfedilmiş en büyük keşiflerden birisi olarak kabul ettiğimiz “internet” oldu. İşlerimizi, eğitimimizi, sosyal çevremizi artık buradan idame ettirmek zorundaydık. Peki bunu başarabildik mi? Cevabın kesinlikle evet olduğu kanaatindeyim. Nedenini açıklamak gerekirse insanlar aileleri ile vakit geçirmekte, özellikle belli bir yaştan sonra sorun yaşar ki bunu da hepimiz yaşamışızdır elbette. Bu durumda insanların sorun yaşamamasının en büyük nedeni; internetin, istisnasız her insana hitap edebilecek güçte bir şey olmasıdır. Aile fertlerinin her biri belli ortak saatler haricinde zamanlarını internette geçiriyor. Bunun en can alıcı noktası da bizi anlamadıklarını iddia ettiğimiz bir önceki kuşağın, bu durumla birlikte sosyal evrimimizin bir parçası olup, kendilerinin de bu olaya dâhil olmasıdır.

Bu gözlem bu konuyu ele almamı sağladı desem, yeridir hatta. Kimi zaman geldi “Oğlum şu oyunları oynayacağına işe yarar bir şeyler yap diyen” fertler; “Vay be ne kadar gerçekçi!“, “Sen şimdi bu konuşmaları Türkçesi olmadan anlayabiliyor musun?“, “Ver bakayım biraz da ben deneyeyim” demeye başladı. Bunu az çok hepiniz fark etmişsinizdir.

Sadece televizyondan içerik tüketmeye alışmış ve reklam araları dışında izleme fiilini yerine getiren bireyler, istediğinde duran yada reklamsız tüketilebilen ve para verilen mecraları yadırgamamaya başladı. Artık evde o kadar süre bir arada kaldık ki birbirimizi gözlemleme ihtiyacı hissettik. Çoğu insan düşünmüştür, oyun yükleme ekranları sırasında izlenen dizinin ne kadar akılda kalıcı olduğunu. Bu ve bunun gibi durumların geek camiasında yol açmış olduğu değişiklik de aslında, işte bu durumdan kaynaklı. Geek camiasının ve içeriklerinin yaş aralıkları arsındaki uçurum giderek daraldı, bu tarz içerikleri tüketme ve bunlar üzerinde gerçekleştirilen entelektüel sohbetlerin homojenliği de aynı şekilde. İnsanların bu içeriklere bakış açısı değişti. Çünkü en başından itibaren bizlerin alışkanlıkları kökten değişmeye başladı. Eğer bu başımıza gelmiş olmasaydı sanırım iki hafta olmadan isyanımıza başlardık.

Tabii ki bu dönemin tek kırılma noktası, “Biz artık ailecek tüketiyoruz bu içerikleri” değildi; aksine bu lokomotifimizin rayı idi sadece. Asıl değişim, bu içeriklerin sunulma tarzı ve sıklıklarında yaşandı. Yıllarca fragmanlarını izleyip, beklediğimiz yapımların yerlerini; seneye çıkacak, en az on teaser ve fragmanın ardından gelen yapımlara bırakmasıyla ile birlikte bu güruhun önü alınamayacak zaman ve para lokomotifi olmasını sağladı.

Yıllarca genel hatlarını korumuş, kendi çizgisi olan kurumlar ve etkinlikler… Kısaca sanat, spor ve siyaset gibi alanların tamamı, köklü ve geri dönülemeyecek bir değişim geçirdi. Bu değişimin aslında ileriye dönük olarak baktığımızda bir sosyal evrim olarak adlandırılması daha doğru olabilir. Çünkü evrim sayesinde biz insanlar artık kahvelerimizi yudumlarken yapmış olduğumuz ekranlara bakarak ve tuşlara basarak işlerimizi, arkadaşlarımızı, hayatımızı yönetiyoruz. Kaçınılmaz ama bir o kadar da zor olan köklü değişimler için afetler yada toplu hareketler gerektiğini birinci gözden izlemeye ve bu değişimin bir parçası olmaya devam ediyoruz.

Yazan: Doğuhan Şahin

Author

Dünyanın en ihtiyacı olduğu anda ortaya çıkarak çeşitli konularda fikirlerini belirten yazarlar. Bir konuk yazar asla geç yazmaz, erken de yazmaz. Onlar, tam yazmaları gereken zamanda yazarlar.

Bir Yorum Yazmak İster Misin?

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.