Hatırlarsınız, bir aralar bir oturuşta izlenmeye müsait dizileri yazmıştık sizler için. Burada kastımız, ecnebinin “binge-watch” dediği aktiviteydi. Tek bir oturuşta, bir lokmada yutulmaya müsait, bir bölümün bir sonrakini açtırttığı; ya sürükleyici ya da tüketimi kolay olan dizileri derlemiştik. Şimdi bunun biraz ters tarafındayız. Fark ettik ki, dizilerin üç kategorileri var. Biri, zaten “berbat” dediğimiz, biraz daha kaba olanlarımızın hakkında sinkaflı konuştuğu, olmamış diziler. Biri, sürükleyiciliğiyle, gazıyla, kalitesiyle kendini bir oturuşta en az on kere izleten işler. Bir de ortada olanlar.

Biz işte bunlara baktık bugün. Bu dizileri tek tek, ara ara, sindire sindire izlerseniz baya iyiler. Hatta içlerinden bir bölümü efsane de sayılabilirler. Ama bir oturuşta izlemeye müsait değiller bir veya öteki sebepten. İşte o bir ya da öteki sebeplerle birlikte, buyurun, bir oturuşta izlenmeyecek diziler!

 

Archer

01 Archer

Archer baya komik bir dizi. Akılda kalıcı esprileri var, görsel tarzı zaten muhteşem, senaryosu yer yer resmen parıldıyor. Üstelik pek çok animasyon dizi gibi her bölüm sonunda resetlemediği, eski hikaye ögelerini kararlı bir biçimde ileriye taşıdığı için uzun vadede gideri de var. Ama işte bir oturuşta izlemeye kalktığınız zaman, baya darlanıyorsunuz. Archer kasten sinir bozucu olarak mizah ekmeğini çıkartma yoluna başvuruyor bazen. Tüm dizi hödük gibi davranıp karşılığını alamayan karakterlerle dolu. Bir bölüm, iki bölüm için bu komik. Ama üst üste beşinci bölümde ekrana terlik fırlatma ihtiyacı yaratabiliyor.

 

Frasier

02 Frasier

Frasier’ı ne kadar övsem az. Gerçekten. Yayınlandığı dönem içerisinde hem başrolü Kelsey Grammer‘a, hem de dizinin yazar, yönetmen ve yapımcılarına kazandırdığı ödüller haybeye değil; emin olun. Yalnız ortada şöyle bir problem var. Diziyi üst üste izlediğiniz zaman bazı mizah unsurları göze çok batar bir şekilde tekrar etmeye başlıyor. Özellikle sezonlarda ilerledikçe, Frasier yazarlarının bir noktada resmen tembelleştiğini fark ediyorsunuz. Zaten Netflix yok, kimse bunu art arda izlemeyecek diye beş bölüm arayla aynı espriyi kullanmak 21. yüzyılda maalesef hoş değil.

 

Gilmore Girls

03 Gilmore Girls

Hayatımın en karanlık dönemi falandı herhalde bu diziye saplandığım iki haftalık periyot. Kötü bağımlılıklarım hiç olmadığı için bir benzeşme kuramıyorum açıkçası, ama kendimi içinden çıkamadığım bir batakta gibi hissetmiştim. Bir yandan, Gilmore Girls iyi bir diziydi ve özellikle Lorelei muhtemelen TV tarihinin en sempatik karakterlerinden biriydi. Ama öte yandan, dizi özellikle altıncı sezonun başında gerçekten saçma sapan kararlar almaya ve etrafa giderek dayanılmazlaşmakta olan bir drama örmeye başlıyor. Bu da boğuyor, afakan bastırtıyor. En iyisi gıdım gıdım izlemek.

 

Six Feet Under

04 Six Feet Under

Bakın, çok açık söylüyorum. Six Feet Under gelmiş geçmiş en iyi dizilerden biri. Komik, zeki, dokunaklı, unutulmaz, kafa açıcı, duygusal ve gerçek. Birçok sıfat söylendi Alan Ball’ın cenaze levazımatçılarını anlatan dizisiyle ilgili, bir çoğu daha söylenebilir. Ama ortada bir gerçek var. Bu dizi ağır. Bu dizi kafa çalıştırtıyor. Sizin beyninizin ucundaki küçük anahtarı çevirip, motorları sizin rızanız olmadan başlatıyor. Ve bu hiç art arda bölüm izlemelik bir takvime uygun değil, zira insanda gerçekten bir raddeden sonra çalışacak bir kafa kalmıyor.

1 2
Author

Geekyapar'ın yazı işleri şövalyesi. Uluslararası İlişkiler okudu, okula girmeden önce yaptığı işi yapıyor. Küçükken "Büyüyünce ne olmak istiyorsun?" diyenlere yazar diyordu. Tüm internette bulmak için: @acyberexile.

Bir Yorum Yazmak İster Misin?

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.