Kabul edelim, ödül törenleri eskisi kadar heyecanlı değil. Kimse ekranların başına kitlenmiyor. Hepimiz kazananlar listesini şöyle bir gözden geçiriyoruz. Eskiden öyle miydi, kırmızı halıdan itibaren izlerdik, en iyi drama dizisi ödülünü Breaking Bad mi alacak Mad Men mi diye merakla şovun sonuna kadar beklerdik. Neil Patrick Harris müzikal ile açardı şovu, komedyenler kapışırdı şov sunabilmek için. Bu sene ne şovu sunan var, ne de biz seyircilerde aynı heyecan kaldı. 

e9b4414c-ddba-11e9-94c8-f27aa1da2f45_image_hires_140348

Hepimizdeki meraksızlığın kaynağını üç maddeye indirdim, aksini düşünüyorsanız buyrun tartışmaya. Birinci neden şu; artık dağıtılan ödüllerin ne kadar anlamsız olduğunun hepimiz farkındayız. Parasını veren, reklamını yapan, jüriye hediyeler yağdıran kapıyor ödülünü. Tabii ki belli bir seviyede kalite aranıyor, ancak çoğu ödül büyük bir ölçüde dökülen paraya bakıyor. Bunun en bariz örneği, sizin de tahmin edebileceğiniz gibi, Game of Thrones. Küresel kedere sebep olan, televizyon tarihinin en kötü finali olarak anılan, tartışmasız herkes tarafından gömülen Game of Thrones, drama dalında en iyi dizi ödülünü kaptı. Neredeyse aday gösterilmediği kategori yok. Aktörleri de keza öyle, neredeyse herkes bir şekilde “en iyi oyuncu” kategorisinde aday. 

Tamam tamam, oyunculara lafımız yok. Peter Dinklage aday olduğu her ödülü alsa kabul ederim. Fakat en iyi dizi ödülünde bir dur demek lazım. Sorarım size, bir diziye “en iyi dizi” demek için ne gerekir? Yönetmenlik? Battle of Winterfell diyip susuyorum. Senaryo? Şu yazıda derdimizi yeterince anlattığımızı düşünüyorum. 

julia-garner-e-jason-bateman-de-ozark-que-levaram-o-emmy-de-melhor-atriz-coadjuvante-em-serie-de-drama-e-melhor-direcao-em-serie-de-drama-1569236165916_v2_900x506

Dizi ve film ödüllerinde şöyle bir mantık var; yapımın iyi veya kötü olmasından ziyade diğer adaylardan iyi olması gerekiyor. Gelin rakiplere bakalım: Killing Eve, Ozark, Better Call Saul, Bodyguard, Pose, Succession, This Is Us. İtiraf edeyim, diğer aday dizileri izlemedim. Ozark bana fazla “mavi” geldi, geri kalan diziler ise listemde var. Ancak araştırdığım ve yorumlarını okuduğum kadarıyla az çok hepsinin ne hakkında olduğunu ve güçlü yönlerini biliyorum: yönetmenlik, senaryo ve oyunculuk. Killing Eve’den Jodie Comer drama dalında en iyi kadın oyuncu, Pose’dan Bill Porter drama dalında en iyi erkek oyuncu ve Ozark’tan Julia Garner drama dalında en iyi yardımcı kadın oyuncu ödüllerine layık görüldüler.  Drama dalında en iyi yazarlık ödülü Succession’a giderken en iyi yönetmenlik ise Jason Bateman ile Ozark’a geldi.

Oyunculuk, yazarlık ve yönetmenlik anlamında bu dizilerin Game of Thrones’dan eksiği yok, hatta son sezona bakarsak fazlası bile var. Game of Thrones’da olup bu dizilerde olmayan tek bir unsur görüyorum, o da fantastik bir evren. Özel efektler, müzik ve kostüm tabii ki de bir dizi için çok önemli, ancak siz de hak verirsiniz ki bir diziyi “en iyi” yapan unsurlar bunlar değil. Çok eminim ki Game of Thrones’a ödülü kazandıran unsur, dizinin kalitesinden ziyade HBO’nun etkisi oldu. 

emmys-2019-homer-simpson-host-1188640-1280x0

Bu senenin Emmy’sinin bir “para babası” ödül kazananı da The Simpsons oldu. The Simpsons’ın imparatorluk gibi doğuş, yükseliş ve gerileme devirlerini şu yazımızda paylaşmıştık. En iyi animasyon yapım kategorisinde Bojack Horseman’ı geçecek kadar iyi olmadığını düşünmüyorum ki bu konuda yalnız da değilim. Bojack Horseman‘a bu senenin garantisi gözüyle bakılıyordu, beklentiler büyüktü. Maalesef The Simpsons geldi ve 2008’de ilk kez bu ödülü almasından yıllar sonra ikinci kez ödülü kaptı. Üstüne de, tesadüfe bak, Homer Simpson’ı şovun ilk sunucusu yaptı.  E biz daha ne diyelim artık!

Emmy’lerin eski heyecanını kaybetmesinin ikinci sebebi biraz daha öznel. Ödüllerin en önem verildiği zamanlara, yukarıda bahsettiğim heyecanlı yıllara baktığımda farkettim ki, hepsi “büyük” dizilerdi. Lost, Mad Men, Dexter, Breaking Bad, Sopranos derken gerçekten aday diziler arasında bir kapışma vardı. Hepsi büyük kanallardan gelen ve uluslararası bilinirliği olan güçlü dizilerdi. Şimdiki adaylara bakıyorum da, izlemeyi bırakın adını yeni duyduğum diziler var. Belki bu benim yanlışımdır, ancak kabul edelim ki internet platformlarından yayınlanan dizilerin artmasıyla dizi havuzu da hiç olmadığı kadar dolu. 

fleabag-phoebe-waller-bridge-emmys-e1569212125557

Fleabag mesela, en iyi komedi dizisi dalında Marvelous Mrs MaiselBarry ve Veep gibi çok güçlü adayları geçmiş. Üstelik komedi dalında en iyi kadın oyuncu ödülüne de başrol oyuncusu Phoebe Waller-Bridge layık görülmüş. Dizi ilk sezonunu 2016’da, ikinci sezonunu 2019 yılında yayınlamış, duymamış olmamız gayet normal. Fragmanından anladığım kadarıyla yine drama ile komedi birleşimi, “dramedi” tadında bir dizi. Ne ara yayınlandı, ne ara en iyi komedi dizisi oldu, şaşırmamak elde değil. Aday olan dizileri, aktörleri bilmiyor, onlarla heyecanlanamıyorsak ödül sezonunun biz izleyenler için ne anlamı kalır ki? Hollywood kendi kendine evcilik oynuyor, bize de ödül alan dizileri listemize eklemek düşüyor. 

Bu da getiriyor beni üçüncü maddeye: popülerite. Kendimle çelişmiş gibi olacağım ancak Emmy kazanan diziler genellikle izleyici arasında popüler olanlar. Fakat tek bir izleyici için, o da Amerika’nın sol kesimi. Yukarıda bahsettiğim, eski ödül törenlerinin şahı diziler, uluslararası boyutta sevilen büyük dizilerdi. Bu sene ödül alan dizilere baktığımızda ise özellikle Amerika’da gündemde olan ırk, cinsiyet ve cinsel eğilim tabularını yıkmayı amaçlayan dizileri görüyoruz. “Sanat hayatı taklit eder” mantığı ile gündem yaratıp insanların tabulaşmış veya konuşmaya korktuğu konular hakkında konuşmasını sağlayan dizilerin arttığı zaten apaçık ortada.

Billy-Porter-Emmys-1024x683

Yanlış anlamayın, iyi ki bu diziler var ve iyi ki de sayıca arttılar. Umarım daha çok insan kendi hayatlarında yaşadıkları problemlerin televizyona özgürce yansıdığını gördükçe, kendilerini bulundukları toplumun bir parçası olarak hissediyordur. Diziler ve filmlerin insan hayatını güzelleştirdiğine inanırım, hele ki bu tip konularda. Bu tarz gündem yaratan ve var olmasını canı gönülden desteklediğim dizileri belki başka bir yazımda konuşurum. Ancak görüyoruz ki Amerika’da bir çok kişinin sorunlarını yansıtan Pose gibi dizilerin, kendi izleyici kitlesinde çok sevilseler de uluslararası alanda o kadar güçlü bir hayran kitleleri yok. Sonuç olarak da biz uluslararası izleyiciler, ödülleri toplayan bu dizilere uzaktan bakıyoruz. 

Yazı biraz karamsar gidiyor değil mi? Hadi biraz güzel şeylerden bahsedelim. Bill Hader, Barry karakteri ile komedi dalında en iyi erkek oyuncu ödülünü ikinci kez eve götürüyor. Uzun yıllar arka planda kalan, SNL ve birkaç yan rol ve birkaç gişede zayıf kalan film haricinde kendini gösteremeyen Bill Hader, son yıllarda bilinirliğini arttırdı, başarıdan başarıya koşuyor. SNL dönemlerinden hayranı olduğum Hader’ın bu başarısı gözlerimi yaşarttı, başarılarının devamını diliyoruz. Marvelous Mrs. Maisel hayranlığım Emmy’lere de yansımış olacak ki en iyi yardımcı kadın ve erkek oyuncu ödüllerini, dizide canlandırdığı Abe Weissman rolüyle yılların Monk’u Tony Sheloub ve Susie rolüyle Alex Borstein kaptı. Üstelik dizide stand-up üstadı Lenny Bruce’u canlandıran Luke Kirby de en iyi konuk oyuncu ödülünü evine götürmeyi başardı. 

Mandatory Credit: Photo by Michael Buckner/Variety/REX/Shutterstock (9885449x) Bill Hader - Outstanding Lead Actor in a Comedy Series - 'Barry' 70th Primetime Emmy Awards, Show, Los Angeles, USA - 17 Sep 2018

En önemli ödülleri geçtiysek geri kalanlara bakabiliriz. Bu yıl Game of Thrones’un bıraktığı kalite boşluğunun yerini dolduran Chernobyl, en iyi mini dizi ödülüne layık görüldü. Yapım kalitesi ve konusu ile sonuna kadar hak ettiğini düşünüyorum. En iyi TV filmi ödülünü ise 2018 yılının sonlarına doğru çıkan Black Mirror’un interaktif filmi Bandersnatch kaptı. 

Anlayacağınız bu senenin Emmy’leri için hislerimiz karışık. Bir yandan özellikle komedi dalındaki ödüllere çok coşarken, öbür yandan Game of Thrones’un aldığı ödüllere kızıyoruz. Genel olarak ödül sezonuna bir yabancılık hakim, ödül alan dizileri yeni yeni duyuyoruz. Neticede Emmy ödüllerinin katkısı da listemize eklenen diziler oldu diyebiliriz. 

Sizin yorumlarınızı da bekliyoruz. Sizce ödüller layık olduğu kişileri ve dizileri buldular mı; yoksa sizce de bu işte bir bit yeniği mi var?

Author

Dizi bağımlısı bir beyaz yakalı. Kedisine çekmiş, en büyük zevki miskin miskin yatmak. Kendisi ve kedisini sosyal medyada bulabilirsiniz. @asliozkeles

9 Comments

  1. Yazının pek çok yerine katılıyorum fakat Fleabag kısmına hayır. Flebag, bu senenin en iyi dizilerinden biriydi, belki de en iyisi. Şu törende hakeden bir dizi varsa o da Flebag’di.

    • Asli Ozkeles Reply

      Fragmana baktım yazıyı yazmadan önce, kadro çok iyi. Hatta ben bile bu diziyi nasıl kaçırmışım diye şaşırdım. Diziyi önceden bilseydim ödül töreni için daha çok heyecanlanırdım, demek istediğim oydu. En yakın zamanda başlayacağım diziye 🙂

  2. %90’ını izlemediğiniz diziler hakkında nasıl “izlemedim ama kesin şöyledir böyledir, şu almalıydı bu almalıydı” diye yorum yapıyorsunuz anlayamadım açıkçası. Bu sitenin iyice öznel ve amatör bir bloga dönüşmüş olması beni üzüyor. Eskiden ciddiye alınan, katılmasan da düşündüren yazılar ile doluydu. “Fleabag izlemedim, Ozark izlemedim, Better Call Saul izlemedim” diyen birine nasıl “otur sen Emmy’leri yaz” denir? Hadi bu dendi “yahu ben bu dizilerin %90’ını izlemedim” diyemediniz mi? Aranızda bu dizilerin en azından yarısını izlemiş bir kişi bile mi yok da bu yazının sorumluluğunu siz aldınız?

    “Dizi ilk sezonunu 2016’da, ikinci sezonunu 2019 yılında yayınlamış, duymamış olmamız gayet normal.” Sorumlulukları arasında pop culture sitesinde Emmy ile ilgili yorum yapmak olmayan sıradan vergi mükellefi vatandaşlarımızın duymamış olmaması normal tabi, ama bu yazıyı oturup da yazmaya cesaret edecek biri için Fleabag gibi bu sene yeri göğü oynatmış bir diziyi duymamış olmanız pek normal değil açıkçası.

  3. Asli Ozkeles Reply

    Game of Thrones hariç ne Fleabag hakkında ne de diğer diziler hakkında kötü bir şey söylemedim. İzlemediğim dizileri de haber niteliğinde yazıp geçtim, hatta böyle güçlü yönleri var Game of Thrones niye ödül alıyor dedim.

    Fleabag’i ben duymamışım ve listeme ekledim. Toplam 12 bölümlük bir dizi, ilk 6 bölümü yeri göğü yeterince oynatmamış ki ikinci sezonu 3 sene sonra çıkmış ve ödüllere layık görülmüş. Benim gibi kaçırmış olanlar için bu normal diyorum, “kötü zaten niye ödül verdiler” demiyorum. “Belki bu benim yanlışımdır, ancak kabul edelim ki internet platformlarından yayınlanan dizilerin artmasıyla dizi havuzu da hiç olmadığı kadar dolu. ” diyerek de bunu kast ettim. Bu arada demek ki kaçırmam normal değilmiş, tamamdır mesaj alınmıştır. Düzeltme için teşekkürler. Yorumlarınız doğrultusunda da Fleabag’e başlayacağım.

    Yazıda biraz geçmişle kıyaslama yapmak istedim. Ben artık dizi ödül törenlerinden aynı zevki almıyorum. Eskiden çooooook büyük diziler kapışırdı, artık pek de öyle değil. Hala ödül töreni izlemek isteyen varsa tabi gelin buyrun tartışalım. Ki zaten şu anda tam da bunu yapıyoruz , ne güzel. Sorumlulukları arasında pop culture sitesinde yazı yazmak bulunan, sıradan vergi mükellefi bir vatandaş olarak da izlediğim ve izlemeye vakit bulamadığım ancak iyice araştırdığım dizileri yazmaktan çok da zevk alıyorum. Bu site genel olarak hep özneldi, sadece öznelliği sağlayan kişiler çoğaldı. Diğer yazar arkadaşları da deneyin belki onları daha çok seversiniz. 🙂

    Ayrıca Ozark’ı izedim. Dizi çok kaliteli olsa da bana hitap etmedi ve bıraktım. Dizinin genel renk skalasına uyum sağlayamadım diyelim. Ancak çoğunlukla fikir ayrılığına düşmüşüm ki dizi en iyi yönetmenlik ödülü kazanmış. N’apalım olur öyle arada, her diziyi herkes sevecek değil ya.

    • Galiba yanlış anlaşılmışım ben burada “şu dizi süperdi nasıl beğenmezsiniz” şeklinde bir şey yazmak istemedim. Karşı çıktığım şey bu kadar çok diziyi izlemeyip/kaçırıp, “eski kalitede işler yapılmıyor” şeklinde yorum yapmanızaydı. Evet dizi havuzu hiç olmadığı kadar fazla, ancak kaliteli işlerin sayısı da çok fazla. Evet bir Sopranos, bir BB, ne bileyim bir Seinfeld yok artık ama izledikçe kalitesini anladığınız bir sürü dizi var havuzun içerisinde. Emmy’i kimin alması gerektiği, hangi kararın doğru hangisinin yanlış olduğu tabi ki tartışmaya açık, eski şeylere nostalji duymak da normal ama doğrusunu söylemek gerekirse yazınızı fazla önyargılı buldum.

      Bunun dışında yazıda karşı çıktığım “evrensellik” ve “dizilerin sadece belli bir kitleye hitap etmesi” gibi bir sürü ufak nokta var. Mesela Pose dizisi konusunda böyle bir yorum yapmışsınız, bu konuyu sizinle tartışmak isterdim ama bu diziyi izlemediğim için bu konuda ne desem sadece kulaktan duyduklarımla kalacak. Hakim olmadığım bir diziyi sizinle tartışmam size ne kadar yanlış gelirse, bana da bu yazıdaki yorumlarınız o kadar yanlış geldi.

      Maalesef konu sizin özelinizde değil öyle anlaşıldıysam kusura bakmayın. Burayı 5 seneye yakın bir süredir takip ediyorum, öznel içerikleriniz olmasa zaten sizi okumak yerine IGN’in twitter hesabını okurdum. Tekrar belirteyim, yazıda ve ödül töreninde yer alan çoğu dizinin fragmanını bile izlemeden ödül töreni hakkında uzun uzun yazı yazmanız garibime kaçtı. Yoksa herhangi bir dizinin ödül alıp almaması benim hayatıma 1 gram faydası veya zararı olmuyor. 🙂

      • Asli Ozkeles Reply

        Yazımın temasıyla verdiğim örnekler arasındaki bağı tekrar bir değerlendirmenizi rica edeceğim, o zaman yazmak istediklerim ve örneklerim de belki daha iyi anlaşılır. Şöyle özetleyeyim, öznel bir şekilde benim için ödül törenleri eski cazibesini kaybetti. Hatta bence sırf benim için de değil, eskiden adaylar ve törenin kendisi hakkında haberler birkaç hafta öncesinden gündem olurdu, şimdi anca ödül günü ilgimizi çekiyor. Amerika dışında yaşayan biri için de bunu birkaç sebebe bağladım, yazıdaki örnekler de buna göreydi.

        Yorumunuzdan dolayı biraz kafam karıştı. Ödül almamalıydı diye argüman sunduğum iki dizi var, bunlar Game of Thrones ve The Simpsons. Drama dalındaki diğer dizilerin kalitesi hakkında tek bir kötü laf bile etmedim. Aldıkları ödülleri sıraladım ve hatta en iyi dizi ödülünü Game of Thrones harici biri almalıydı, çünkü Game of Thrones bu sene iyi bir dizi değildi dedim. Bu kadar.

        Fleabag için de dediğim gibi diziyi duymadığım için nasıl bu kadar başarılı olduğuna şaşırdığımı söyledim. Ancak sonrasında da diziyi listeme eklediğimi belirttim, çünkü yazıda da belirttiğim gibi fragmanını izledim ve beğendim.

        Valla kendi yazdığım yazıdan beni şüpheye düşürdünüz tebrik ederim 🙂 Tekrar tekrar okudum yazımı; ben hiçbir yerde “eski kalitede işler yapılmıyor” diye bir şey demedim ki. Sadece eskiden diziler daha büyüktü, daha bilinirdi dedim. Verdiğim örnekler de Lost, Sopranos, Mad Men vs yani rakamlarla kanıtlanır bu dizilerin daha bilinir ve büyük oldukları. Bakın kalite değil, büyüklük. Uluslararası kitle olarak ödül törenlerinden uzaklaştık gibime geldi, derdim sadece buydu.

        Ha dersiniz ki Game of Thrones ödülü hak ediyordu, işte orada işler değişir. Kategoride tek aday o olsaydı bile “en iyi dizi” olmayı, son sezonu itibariyle, hak etmiyordu. 🙂

        • Ben yine de yazıda eleştirdiğim kısmın ne olduğunu tam açıklayamadım diye düşünüyorum ama, uzatmayayım burayı da DONANIMHABER atışmasına çevirmeyeyim. 🙂

          Yazıda en çok katıldığım kısım “Game of Thrones yerme kısmı” merak etmeyin o saçma sapan son sezonu asla savunacak değilim, o konuda aynı saflardayız 🙂

  4. Sarper Ceylan Reply

    Sayfada yazan yorumlar dahil her kısmı okudum. Katıldığım tek yön hakkınızda yapılan yapıcı eleştiriler. Malesef ki siz ise bunlara savunma mekanizmanizla cevap vermiş ve eleştirileri kabul etmemissiniz. Bu bir insanı gelişimden alıkoyar. Umarım bu hatanızı fark eder ve hayatınızda daha iyi konumlara gelebilirsiniz.
    İçeriğe gelecek olursak emmy adaylıklarinin açıklanma tarihi 16 temmuz. Sizin bu tarihten ödül törenine kadar 2 ay, bu yaziya kadar da yaklaşık 2.5 ay süreniz vardı. Bu süre zarfında aday olmuş diziler hakkında yorumları okumaktan ziyade her birinden yeteri kadarıyla bölüm izleyip kendi kanaatinizle bir yorum katabilirdiniz. Bütün sezonları bitirmenizi beklemiyorum tabi ama işiniz bu konu hakkında bir içerik hazirlamaksa “izlemedim ama güçlü yönleri nedir biliyorum” dan ötesini sunmalisiniz okuyuculara. Umarım sonraki yazılarınıza burada yapılan yorumlari dikkate alarak devam edersiniz.

Umut Yilmaz için bir cevap yazın Cevabı iptal et

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.