Game of Thrones’un 4. sezon, 6. bölümü, The Laws of Gods and Men, bir silindir gibi geçti üzerimizden. Geçen dört bölümün giderek artan sıkıcılığının, S04E05 ile birlikte tavan yapmasının ardından Game of Thrones S04E06, dizinin en kritik ve belki de en ilgi çekici sahnelerinden biriyle kapandı. İnsanın tüylerini diken diken eder, gaza getirir ya bazı sahneler? Game of Thrones S04E06’nın son sahnesi de işte öyleydi. Fakat o sahneye gelmeden önce, bölümün genel sevapları ve günahlarını konuşmak gerek.

Her zamanki gibi, bölümü henüz izlememiş olanlar arasında; eğer yanlışlıkla tıklamış olan, bölümü izlemek için akşamı bekleyen varsa spoiler uyarısını yapalım. İzlemiş olanlarsa buyursun, tartışmaya katılsın.

Game of Thrones S04E06 Dragon

Game of Thrones S04E02’de Joffrey’nin ölümü, belki de dizi tarihinin en acayip sezon başlangıçlarından birine işaret ediyordu. Game of Thrones genel yapısı itibariyle, çoklukla sezonun başında sakin durup, sonlara doğru açılan bir metodu tercih etmişti. Joffrey’nin öldüğü bölüm bir anda bütün her şeyi değiştirmiş, tüm güç dengelerini sarsmıştı. Fakat sonra, nedendir bilinmez, dizi bir anda yavaşlamaya başladı. Dördüncü bölümde temeli atılıp, beşinci bölümde ödülü verilen Karl – Night’s Watch sahneleri bile genel hissiyatı kurtaramadı. Dizi kısa ama kurak bir dönemden geçiyor, Joffrey’nin ölümünden sonra dağılan dengelerin yenilerine yer açıyordu.

Bana sorarsanız diziyi yavaşlatan sahneler çoğunlukla Bran ve Sansa’nın sahneleriydi, açıkçası bu durum neredeyse dört sezondur da değişmedi. Bran’in, Reed’lerle olan hikayesi, Osha varken biraz daha ayakları yere basan türdendi, fakat Osha’nın Rickon’u da alıp gitmesiyle beraber Bran-Jojen-Meera üçlüsü, neredeyse tüm diyaloglarını kriptik gelecek referanslarına çevirdiler. Dizinin mistik tonundan hoşnutsuz olmasak da, iki laftan birinin “üç gözlü kargayı bulmalıyız”, “ağaçla mı konuşuyordun”, “senin bir görevin var” şeklinde olması, istemese de insanı yoran türdendi.

Sansa’nın günahı da Sophie Turner’ın karakteri eksiksiz bir şekilde oynamasıydı. Bir noktada Sansa’ya duymamız gereken kurban sempatisi, Turner’ın o kurbanı muhteşem bir boynu büküklükle oynaması kadar, etrafındaki hemen hemen herkesin en azından eşit derecede kötü olaylara daha güçlü tepkiler vermesiyle birleşince, Sansa sahneleri “Yine gülün boynu bükülmüş” tadında, arabesk bir ajitasyona yoğruldu.

Game of Thrones S04E06 Statue

Game of Thrones S04E06’da bu ikisi de yoktu. Bölüm, çok net bir şekilde üçe bölünmüştü. İlk olarak, Stannis ve Davos’un, Iron Bank ile olan anlaşması anlatıldı. Çok üzerine vurgu yapılmadı, fakat Davos’un replikleri ve Iron Bank’in değişmiş gözüken sadakati, dizinin ileride dengeleri çok değiştireceği işaretini verdi. Ve Stannis cephesini, özellikle Davos ile beraber, tarafı tutulacak yeni ekip olarak belirledi. Dizinin başlarında, özellikle ikinci sezonda izleyiciden açık ve net bir şekilde Robb’u desteklemesi bekleniyordu. Red Wedding bu desteğe bıçağı saplayınca, dördüncü sezon izleyicinin yeni sempati duyacağı tarafı belirlemeden geçirdi ilk beş bölümünü. Davos’un yapısı ve Stannis’in izleyici nezdinde yumuşayan ve alışılan karakteri, öyle gösteriyor ki, bundan sonra Lannister’lara karşı Stannis cephesini tutanların artmasına sebep olacak. Dizi de odağını bu yöne kaydıracak.

Theon-Yara-Ramsay sahneleri de arada geldi geçti. Açık konuşmak gerek, bölümün sonunda hatırlayacağınız tipte sahneler değillerdi bunlar. Hatta bir noktada The Needle’ı da batırmak gerek, Yara ve ekibinin Ramsay köpekleri saldıktan sonra bir sonraki sahnede rahat bir jog tipi koşuyla kayıklara gelmesi, neresinden baksanız bir montaj kusuru, yönetmenlik eksiğiydi. İzleyici ne nasıl kaçtıklarını anladı, ne de kaçışlarının aciliyetini/yenilginin dokusunu anladı. Genelde sinematografiden yükselmiş yönetmenler, bu tip kurgu hatalarını sık yaparlar; bölümün yönetmeni Alik Sakharov’un da nazar boncuğu bu oldu.Game of Thrones S04E06 Ramsay Snow

Öte yanda, Daenerys Targaryen, Meereen’de fethinin sonuçlarıyla yüzleşti. Dürüst olalım, bölümün en yavaşladığı noktalardan biri de buydu. Daenerys, basit bir şekilde, ilginç bir karakter olmayı başaramıyor. Belki seviyorsunuzdur, biz de nefret ediyor değiliz, fakat Daenerys birinci sezonda köle-kraliçe değişimini tamamladıktan sonra neredeyse hiçbir ilginç karakter hikayesine tabi tutulmadı. O dakikadan sonra önüne gelen köleyi özgürleştirip, istediği şehri alarak ilerledi. Bu bölüm, ilk defa Daenerys’in yönetme mefhumu konusunda yeteneklerinin sınandığını gördük, fakat sahneler çok kısa olduğundan, Emilia Clarke da bolca dengesiz oynadığından, bu sınav da pek ilgi çekici değildi.

Sonra dizi odak noktasını King’s Landing’e çevirdi ve bir daha bırakmadı. Tyrion’un mahkemesi, ilk başta neredeyse komedi tarzında çekilmiş tanık ifadeleriyle biraz abes başladı. Üst üste, aralık vermeden montajlanmış ifadeler, reality show’da birbirine gömen yarışmacılar tadındaydı ve Tyrion – Varys diyalogu haricinde hiçbiri de beklenmedik bir şeyle sonlanmadı. Ne zaman ki mahkemeye ara verildi, Jaime gidip Tywin ile anlaştı, işte o zaman bir anda, o mahkeme sahnesi belki de TV tarihine geçecek bir şeye şahit oldu.

Peter Dinklage, Shae’nin tanık kürsüsüne çıkmasıyla birlikte, içinde durduğu o küçük kürsüye öyle bir oyunculuk boşalttı ki, hakikaten cebinden bir ödül çıkartıp fırlatası falan geliyordu insanın. Dinklage yaklaşık üç dakika içerisinde, şaşkınlık, çöküntü, ihanete uğramışlıktan, kan dondurucu bir öfke ve kararlılığa öyle bir döndü; Sakharov kamerayı öyle bir yönlendirdi ki, ne Shae’i kaldı, ne de Tywin’i. Bir anda bütün mahkeme salonu boşaldı, Jaime gitti, Cersei uzaklaştı ve sadece Tyrion ile onun kustuğu kan kaldı ekranda. Dinklage neden Sean Bean gittiğinden beri dizinin bir numarası olarak isim listesine yazıldığını tekrar tekrar kanıtladı.

Bu sahne, son üç dört bölümdür yavaşlayan Game of Thrones’a olan sadakatinizi de, heyecanınızı da tekrar körükleyecek bir şeydi. Şurada biz bizeyiz, net söyleyeyim, bu bölümü seyredesim, izleyip bir de üzerine 850 kelime yazı döktüresim pek yoktu. Şimdi bir sonraki bölüm gelene kadar dakikaları sayacakmış gibi hissediyorum kendimi. Belli ki Game of Thrones S04E07’de, ipler iyiden iyiye kopacak, yer yerinden oynayacak. Daha azı, Tyrion’un bu muhteşem tiradına çok büyük ayıp olur.

Author

Geekyapar'ın yazı işleri şövalyesi. Uluslararası İlişkiler okudu, okula girmeden önce yaptığı işi yapıyor. Küçükken "Büyüyünce ne olmak istiyorsun?" diyenlere yazar diyordu. Tüm internette bulmak için: @acyberexile.

Bir Yorum Yazmak İster Misin?

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.