Star Wars’ın, şimdiye kadar yaratılan kurgusal evrenler arasında, yeni hikâyeler yaratmak için en uygun evren olduğunu her fırsatta söyledik. Söylemeye de devam edeceğiz. George Lucas’ın yarattığı evren, içerisinde o kadar büyük bir potansiyel barındırıyor ki; herkes küçük bir köşesinde kendi hikâyesini anlatabilir ve birbirinden bağımsız, binlerce güzel öykü ortaya çıkabilir. Belki güzel değil ama farklı olduklarından yüzde yüz emin olduğumuz Star Wars: Visions fragmanı, tam olarak bunları hissettirdi bize.

Visions fragmanı bize, birbirinden bağımsız dokuz farklı Star Wars bölümü vaat ediyor. Star Wars galaksisi ile Japon kültürünü bir araya getiren dizimiz, toplamda yedi ayrı Japon animasyon stüdyosunun ellerinden çıkıyor. Bu stüdyoların her biri Star Wars’a kendi sanat yorumlarını katmışlar. Hatta öyle gözüküyor ki bazıları doğrudan Akira Kurosawa filmlerinden bile etkilenmişler. Açıkçası fragman zaten bu açıdan, yani sanat tasarımı bakımından şahane duruyor. Ona diyecek bir şeyimiz yok. Fakat benim değinmek istediğim farklı bir konu var.

Az önce aslında Star Wars evreninin yeni hikâyeler açısından ne kadar büyük bir potansiyel barındırdığını söylerken bir şeyi atladım. Bir evrende anlatmak istediğiniz tüm hikâyeler, o evrenin kurallarına uymak zorunda. Tamam, bunun inanılmaz dedebey bir cümle olduğunun farkındayım ama öyle, ne yapayım yani. Üzerine filmler, kitaplar, çizgi romanlar, çizgi filmler, oyunlar yapılmış bir evrende tutup da “Herkesin içinde güç vardır.” diyemezsiniz. Yani, dersiniz tabii ki ama işte bunun sebep olduğu sorunları son üçlemede izledik.

Benim fragman boyunca takıldığım tek bir nokta vardı, o da uçuk ışın kılıcı tasarımları… George Lucas abimiz bu ışın kılıcı konseptini ilk çıkardığında ışın kılıçlarının, iki elle taşınması gereken büyük kılıçlara benzediğini, içerisinde barındırdığı enerji seviyesi sebebiyle de kontrol edilmesinin zor olduğunu söylemişti. Fakat orijinal üçlemeden sonra General Grievous, bu kuralla alay eder gibi aynı anda dört ışın kılıcıyla Obi-Wan’ın karşısına çıkıp hepimizi şaşırtmıştı. The Visions fragmanı ise öyle ışın kılıcı konseptleriyle karşımıza çıktı ki General Grievous bile bu kadarını beklemezdi sanırım. Aynı anda altı ışın kılıcını tutanı geçtim, sekiz ışın kılıcını şemsiye gibi bir alete bağlayan ve döndüren bir Sith Lordu’na bile tanık oluyoruz. Tamam, bunlar sonuçta birer anime ama o kadar da uçmasak mı?

Disney+’da 22 Eylül‘den itibaren yayınlanmaya başlayacak olan Visions’a, bu küçük ayrıntılar dışında olumlu bakıyorum. İçerisinde Skywalker ismi geçmeyen tüm Star Wars içeriklerine varım ben. Yeter ki artık farklı hikâyeler görelim. Siz ne dersiniz?

Author

Kalabalıkta sesini kaybetmemek için içerik üreten biri. Her ateşin iyi bir hikâyeye ihtiyacı olduğunu düşünür. Film, kitap, dizi, karikatür oyun ve müziğin her türlüsüne ilgisi vardır ama parası yoktur. Onu her yerde "Tavşan" diye çağırabilirsiniz.

1 Comment

Emin Özdenvar için bir cevap yazın Cevabı iptal et

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.