Yasal uyarı. Geçen bölüm spoiler bekaretimizi kaybettikten sonra bu bölüm yine spoiler-free yazmaya karar vermiştim ama tam olmadı sanırım. Dolayısıyla yazı bölümle ilgili spoiler içerebilir. O sebeple, lütfen yazıyı bölümü izledikten sonra okuyunuz. Eğer bu uyarıyı iplemiyorsanız, site olarak göreceğiniz zararla ilgili herhangi bir sorumluluk kabul etmemekteyiz.

 

Bu bir toparlama bölümüydü. Geçen sezon ortalığı dağıtıp, hepimizi dumura uğrattıktan sonra, bazı şeyleri açıklamak, boşluktan kalan şeylerin altını doldurmak için bu bölümün dizinin normal düzeyinin altında kalacağını tahmin etmek zor değildi ve sonuca baktığımızda esas misyonunu başarıyla yerine getirmesine rağmen tempo ve derinlik olarak diğer bölümlerin gerisinde olduğunu söyleyebiliriz sanıyorum.

robot_mirroring_mediagallery_robotsign

Yine de benim gibi eski toprakları kalbinden vuran bir açılışla başladı dokuzuncu bölüm. 90’lara selam çakan bu kısım, beni yeniyetme olduğum zamanlara götürdü ve hemen artı puanı kaptı. Pentium’lar, megabytelar, Pulp Fiction falan derken bir anda gözlerim ışıl ışıl ekrana bakarken buldum kendimi. “Bizim zamanımızda” geyiği yapmayacağım ama böylesi temiz bir sunumla o günleri yad etmek iyi geldi. Buradan Mr Robot’un mesajını -ve Elliot’un yaşam düsturunu- alıp başarılı bir geçişle günümüze geldik ve geçen bölüm bıraktığımız yerden devam ettik.

Ama ben bıraktığımız yere değil, geçen bölüm “Artık bitti” dediğimiz teoriyi bu sefer soru işareti bırakmadan nihayete erdirmelerine gelmek istiyorum. Dizi bizi ters köşeye yatırmışken, bir kez daha bu sefer başka köşeye yatırıyor ve bunu da başka hiçbir şey açıklamaya ihtiyaç duymadan yapmayı tercih ediyor. Bu cesareti, kendine güveni takdir etmekle birlikte, aslında biraz rahatsız olduğumu da eklemem lazım. Yani dizinin bazı şeyleri en azından Mr Robot Tyrell sohbetini -ki o sırada Elliot başka bir şeyle meşguldü yanlış hatırlamıyorsam- açıklamasını beklerdim.

robot_mirroring_mediagallery_store

Ama dizi bunu yapmadı, bizi bir yöne doğru sürükledi, son ana kadar o olayla ilgili açık vermedi ve olay aslında böyle deyip başka konulara doğru yelken açtı. Geçen sefer baştan izleyip nice olaya bambaşka bir bakış açısı kazandıran geçen bölüm sürprizinin tersine, bu bölümün sürprizinin önceki bölümleri izleyip mantık hatalarını yakalamamıza sebep olacağını düşünüyorum, aynı Fight Club’ta yaşadığımız gibi. Ayrıca açıkçası bu “şok” beni tam tatmin etmedi. Daha yaratıcı bir sürpriz kullanmalarını bekledim hep, belki de bu yüzden “Mr Robot” teorilerini umursamamaya meyilliydim ama olmadı. Sağlık olsun.

Diğer konulara geçersek, Tyrell-Elliot birlikteliği tahminimce hepimizin aklının bir köşesinde beklediğimiz bir şeydi ve bölüm sonunda gerçekleştiğinde de gayet keyiflendik. Tam “Tyrell Elliot’u dövecek mi?” derken bir anda kanka oldular ve Evil Corp’a karşı süper güçlü bir ekip haline geldiler. Bu sahnenin kendisinin ve gelişmelerin başarısı kadar, esinlendiği film olan “Fight Club”a “Pixies – Where is my Mind?” coverıyla (Maxence Cyrin – Where is my Mind yazın Youtube’a, anında karşınızda) selam çakması da kesinlikle paha biçilmezdi. Bir artı da Tyrell’in karısına, karizmatik adamın arkasındaki motivasyon kaynağına verelim ve diğer konumuza geçelim.

robot_mirroring_mediagallery_escape

Başta zayıf halka, sonradan da klişe olan karakterimiz Angela’nın hikayesinin geldiği nokta ise bence çok başarılıydı. Karaktere yaşattıkları “Borçlarım var ama o şirket annemi öldürdü” ikilemi, dizinin gerçekçilik tabanını basit bir şekilde kullanarak etkileyici olaylar yaratma meziyetine de güzel bir örnek olarak yerini aldı. Bu hikayenin gelişimi bizleri Angela vs Elliott-Tyrell kavgasına da gebe bırakarak son bölümle ilgili beklentilerin bır tık daha yükselmesine sebep oluyor. Ayrıca Angela Darlene ikilisinde de güzel bir sinerji yakalandığını ve sonraki sezonlarda keyifli hikayelere yol alabileceğini de bahsetmeden geçmeyeyim.

Özetlemek ve toparlamak gerekirse, geçen bölümden sonra yine aynı tempoda aynı heyecanda bir bölüm beklemek diziye fazla yüklenmek olurdu. Bölüm yapması gerekeni son derece başarılı bir şekilde yerine getirerek sezon finali öncesi bazı taşları yerine oturtup sezon finali için gereken heyecanı azaltmadan sona erdi. “I am Mr. Robot” klişesiyle yaşattığı hayal kırıklığı dışında şu ana kadar ki hikayelerin büyük bölümünü güzel bir şekilde bağlayıp, yine güzel merak unsurları uyandırıp sezon finaline bizi başarıyla hazırladığı ve tabii ki karakterlerimizin geçmişlerini başarıyla doldurduğu için önemli bir bölümdü.

Geriye artık bir bölüm kaldı, nefesler tutuldu ve son bölümde neler olacağı sabırsızlıkla beklenmeye başlandı. Siz ne düşünüyorsunuz bu bölümle ilgili geekler?

 

Ek: Merak edenler için Sezon Finali promosu aşağıdadır.

Author

A Man Who Walks Alone... @tutkutuzlu

Bir Yorum Yazmak İster Misin?

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.