Düşmüş melek Lucifer Morningstar’ın, cehennemin hükümdarı olmaktan sıkılıp Los Angeles’a yerleşmesinden sonrasını anlatan, hem fantastik hem polisiye hem de yer yer komedi dizisi Lucifer, son sezonuyla izleyiciye veda etmeye hazırlanıyor. Yayın hayatına 2016’da, ilk fragmanının ardından muhafazakar kesimlerin tepkisini çekip ertelenerek başlayabilen, yolculuğunun bir noktasında Fox tarafından iptal edilip Netflix’te kendi reytingini katladığı yeni bir yuva bulan Lucifer’dan son sezon fragmanı yayınlandı. Şöyle aşağıdan buyurabilirsiniz:

Lucifer’ı son bıraktığımız yerde, emekliliğe ayrılan babasının yerine geçmek için hem Michael ile hem de kendisinin, yani şeytanın cennete hükümdar olmasını istemeyen melek kardeşleri ile mücadele etmesini görmüştük. Bu mücadelenin kazananı, Chloe için yaptığı fedakarlık sayesinde Lucifer olmuş ve kendisini de böylelikle kabul ettirmişti. Son sezon için yazarlar, “mutlu sondan sonrasını anlatacak bir hikâye” hazırladıklarını söylüyorlardı, hâlâ da öyle olabilir ama fragmandan göründüğü kadarıyla mutlu sondan sonrasının yanında, çözülmesi gereken yeni gizemleri ve elbette ki yeni mücadeleleri içeren farklı bir hikâye de son sezonda seyirciyi bekliyor.

Kafalarda; Lucifer ve Chloe neden sorguya çekiliyorlar, Lucifer’ın bilek hakkı olan tahtında oturan ve onu öldürmek isteyen melek kim, Chloe’nin son cinayet araştırmalarının Lucifer Morningstar’ınki olacağını söylemesi göründüğünden daha başka bir anlama geliyor mu, cehennem ve cennetin ayrı ayrı kapılarından sonra tropikal iklime nasıl geçtik gibi sorular uyandıran fragman, Lucifer’ın alışılageldik parti ve eğlence temasını da pas geçmemiş. Bitmeden önce bir de Looney-Tunes’tan fırlamış gibi görünen animasyon eklemişler, bu da Netflix’in deneyselliğe, muhtemelen kablolu yayın yapan bir kanaldan daha fazla izin vermesiyle uyumlu bir ilgi çekici nokta. Nitekim dizi Netflix’e geçince müzikal bölüm serpmişlerdi aralara, seyirci de hoşlanmış olsa gerektir.

Dizi başladığında gerek doğaüstü bir kudreti cinayetlerin ortasına atması gerekse de bu Lucifer uyarlamasının kimseden bir şey gizlemeyip, doğrudan “Ben şeytanım” diye dolaşmasının kattığı yeni soluk, fazlasıyla ilgimi çekmiş olsa da bu ilgimi ilerleyen sezonlarda kaybettiğimi söylemem lazım. Hele olay örgüsü bir faninin bedenine giren tanrının eşi, onunla gönül ilişkisi yaşayan esas kızın eski kocası filan diye ilerledikçe zevk aldığım bir dizi olmaktan çok, kendi meşrebimce “kötü olduğunu bile bile seyrettiğim diziler” arasında saymışlığım da var diziyi. Bir tarafını öveceksem temasına uygun seçtiği müziklerini överdim, yeri gelmişken fragmanda seçilen şarkıdan da hareketle değinmiş olalım istedim.

Bununla birlikte sezonlar boyunca gördüklerim, izlemeye devam etmeyecek kadar rahatsız etmedi beni herhalde ki bu son sezona kadar vardım. Böyle veda zamanlarında, uzundur takip ettiğiniz dizilerin başlangıçlarından sonlarına değin neler oldu diye bakmayı sever misiniz, bilmem ama Ain’t No Rest For The Wicked şarkısının hâkim olduğu tanıtımında “Şeytan’ı iyi göstereceği” endişesiyle topa tutulup bir süre çıkışı ertelenen, ana derdi de asla bu kadar ciddi ve derin bir mesele olmayan bir dizi için, olayların geldiği noktada reytingin yeni bir kanalda artırılıp, şeytanın tanrının yerine geçmesinin anlatılması söz konusuysa, bayağı bir şeyin de değişmiş olduğunu söyleyerek yolculayabiliriz onu sanırım.

Sizler şeytan ile son bir dansa hazır mısınız? Son sezona ulaştınız mı, bitiyor diye üzgün müsünüz?

Author

Editör-in-çiif. Hayvan dostu, çokça yalnız; ismiyle müsemma ama çoğunlukla zararsız. İyi tavsiye verir, geç olana dek ciddiye alınmaz. Her geçen gün bitkinliğine şaşırarak ‘takı taluy takı müren‘ arıyor.

Bir Yorum Yazmak İster Misin?

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.