Bu yılın, içerik üreticileri için kurak bir yıl olduğunu söylemiştik. Bu yüzden içerik üreteceğimiz her türlü dizi, film ve oyuna sıkıca tutunduk. Bunların en önemlilerinden biri de tabii ki The Boys’du. İkinci sezonun başlangıcından beri bölüm bölüm diziyi inceledik, yorumlarda bulunduk, teorileri konuştuk. Eh, her şeyin olduğu gibi, The Boys’un da sonuna geldik ve artık sezon finali ile beraber diziye veda ettik. Tekrar kuraklık dönemine girmeden önce gelin şöyle doya doya bir sezon finali incelemesi yapalım ve bir yıllığına diziye veda edelim. Ve işte karşınızda The Boys’un “What I Know”  isimli, ikinci sezon sekizinci bölümünü spoilerlı yorumlarımız.

Geçtiğimiz bölüm legal yollarla Vought’u bitirme planları suya düşen ekip, artık bu işi kendi bildikleri şekilde yapmak için kolları sıvadılar ve onları, toplu tüfekli Vought’u bitirme planları yaparken gördük bu bölüm. Frenchie’nin mükemmel Road Runner kıssasından sonra, Annie ve Hughie kendilerine sadece bir gün müsaade etmelerini isteyip, soluğu doğruca Vought’a karşı kullanılabilecek tek materyali bulunduran kişinin, yani Queen Maeve’in yanına gitmek için yollara düştüler. Bu sırada Homelander, benim bir önceki bölüm öldü dediğim Black Noir’in ölmese de bitkisel hayata girdiğini ve yeni A-Train’in kafasının patladığını hatırlatarak, bize, bölümden önce Seven’ın ne halde olduğunu küçük bir özet şeklinde anlattı.

Aslında bu bölümün altyapısını genel olarak bürokratik anlaşmalar oluşturdu dersek yanlış bir şey söylemiş sayılmayız herhalde. Stan Edgar’ın önce Alastair Adana ile görüşüp Deep’i Seven’a geri alacakları konusunda yaptığı anlaşma daha sonra Billy Butcher ile, Ryan’ı Vought’a getirirse onu hem Homelander hem de Rebecca’dan gizleyeceği konusunda yaptığı anlaşma bu bölümün en büyük olaylarının fitilini ateşledi. Stan ile Alastair’in konuşmasını dinleyen A-Train, sırf Stormfront ırkçı olduğu için Seven’a kendisinin değil de Deep’in alınacağını öğrenince Kilise’nin gizli dosyalarında Stormfront’un kayıtlarını buldu ve bunları Hughie’ye teslim etti. Hughie ve ekibi altın bir fırsata kavuşurken A-Train de kendisinin Seven’a girmesine engel olan Stormfront’un fişini çekti.

Şimdi buraya kadar bizi asıl aksiyon sahnesine getiren olayları özetlediysek aksiyon sahnesine geçebiliriz diye düşünüyorum. Bu noktada aksiyon sahnesini ikiye böleceğim; sahnede sevdiklerim ve sevmediklerim olarak. Hemen sevdiğim şeylerle başlıyorum. The Boys dizisi bu sezon Stormfront üzerinden bizi, harika bir duygu trenine bindirdi. İlk başta sevdiğimiz, sonra nefret ettiğimiz sonra da nefretimizi artık hiç olmadığı seviyelere çıkaran Stormfront, sezon finalinde o kadar muhteşem bir meydan dayağı yedi ki hepimizin içinin yağları eridi. Yani bakın gerçekten bu çok önemli bir şey benim için. Yani ırkçı bir kötü karakter yaratıp, beni ondan nefret ettirmen çok önemli bir şey. Ama benim için daha da önemlisi bu nefret ettiğimiz karakterin, bize haz veren bir sona ulaşması. O yüzden Maeve, Annie ve Kimiko’nun, Stormfront’u evire çevire dövmesini büyük bir keyifle izledim. Çok mutluyum çok, bildiğiniz gibi değil.   

Sevmediğim konuya gelecek olursak ne yazık ki sevgili The Boys dizisi, bu sezon biraz zekâmıza hakaret ederek kendi dalga geçtiği süper kahraman filmlerine dönüştü. Yani bu aksiyon bölümü üzerinden örnek vermem gerekirse; Stormfront’u öldürmek için yaptıkları roketatarların olduğu yeri, Frenchie’nin yüksek sesle söyleyerek Stormfront’un fark etmesini sağlaması ya da Stormfront’un meydan dayağı yerken, bu sezon gözümüze soktuklarıGirl Gets Done” göndermesini dile getirmesi beni biraz üzdü. Yani bizim anlayacağımız basit bir göndermeyi dile getirmeleri şöyle dursun, yaptıkları planı yüksek sesle dile getirerek, planlarının bozulmasına neden olmaları artık nereden baksanız komik. Ama işte sanırım The Boys artık böyle bir dizi.

Yani aslında bu konuda konuşacağımız çok şey var. Rebecca’nın nasıl tek başına The Vought’un tesisinden kaçtığını, A-Train’in kalbindeki sorunun nasıl çözüldüğünü, yine A-Train’in kendi işi olunca Hughie ve Annie’yi eliyle koymuş gibi bulmasını ama bütün bir sezon bulamamasını konuşabiliriz ama dediğim gibi, bunlara takılırsak sanırım diziden hiç bahsedemeyeceğiz. O yüzden ne yapalım, dediğim gibi The Boys’un artık böyle bir dizi olduğunu kabul edelim. Bunları bırakıp güzel şeylerden bahsedelim yine.

Bölüm içinde aksiyon bölümünü övdüğüm gibi, sezon içinde de iki şeyi öveceğim. Bunlardan birincisi Karl Urban ve Antony Starr’ın oyunculukları… Aslında Karl Urban’ı elimizden geldiğince övdük ama gerçekten Antony Starr’ı yeterince övemedik ya. Yani bu bölüm oğluna olan şefkati, oğlu kaybolunca yaşadığı öfke krizi, oğlu kendini seçmeyince duyduğu mutsuzluk… Hepsini o kadar iyi veriyor ki gerçekten ekrana kitlenip Antony Starr’a hayran olmaktan başka bir şey yapamıyorsunuz. Hani diziyi eleştiriyoruz falan ama Karl Urban ve Antony Starr için bile izlenir yani.

Aslında bu sezon, önce sıradan bir çocuk olduğunu düşündüğümüz fakat sonra doğuştan süper olduğunu öğrendiğimiz Ryan Butcher’ın, bir süper kahraman olarak orijin hikâyesinin başlamasıydı. Annesiz ve sevgiden mahrum büyüyen Homelander’ın nelere kadir olduğunu gayet iyi bilen Rebecca, kendi evladının sonu da böyle olmasın diye elinden geleni yaptı. Fakat Stormfront’un annesini öldürmesine engel olmak isterken annesini de öldüren Ryan,  şimdiye kadarki en kötü süper kahraman orijinlerinden birine giriş yaptı. Fakat tam olarak bu noktada Billy bir adım öne çıktı ve gerçek anlamda Ryan’ın, ileride karanlık bir süper güç kullanıcısına dönüşmesine engel oldu. Son olarak ona, bildiği tek öğüdü yani “Don’t be cunt” öğüdünü de vererek Ryan’ın orijinini tamamlamış oldu. Benim için oldukça güzel bir karakter gelişim hikâyesiydi.

Şimdi son olarak bölümdeki diğer olayların da üstünden geçelim ve yavaş yavaş toplayalım değil mi? Öncelikle A-Train’in yaptığı hamle sonrası, ırkçılığa karşı olan duruşlarını belirtmek için Vought bir kez daha A-Train’i Seven’a davet etti. Daha önce Stan Edgar’ın söylediği gibi Deep ve A-Train’den yalnızca bir kişinin geri döneceği Seven’a, Deep’in yerine giren A-Train benim içimi rahatlattı. Hele o önce Deep’le sevinip sonra Deep’a laf çakarak kalkması… Hayatındaki tüm kötülükleri hak ediyorsun Deep.

Öte yandan Stormfront’u hallaç pamuğuna çevirip, Homelander’a videoyu göstererek şantaj yapan Queen Maeve, artık Vought’un ya da en azından Homelander’ın karşı safında yer alacağını belli etti. Gelecek sezon bu, Maeve’in, Starlight ve Billy Butcher’ın ekibiyle olan ilişkilerini nasıl etkileyecek henüz bilmiyoruz. Ama en azından artık Homelander’a karşı bir kozumuz daha var, onu biliyoruz.

Ekip demişken artık ekip de kalmadı gibi. Billy, Rebecca’nın kollarında ölmesinden sonra ona karşı son görevini de tamamlayarak oğlunun iyi bir yaşam sürmesini sağladı, Mother’s Milk ailesine geri döndü, Frenchie ve Kimiko romantik bir ilişkiye başladı. Yani aslında karakterler açısından hepsi kendi görevini tamamladı. Gelecek sezon onları bu konforlu yaşamlarından çıkartıp tekrar tehlikenin içine atacak şey ne olacak, merak ediyorum doğrusu.

The Boys

Bunu söylerken bile onları tekrar bir araya getirecek şeyin ne olacağını biliyoruz aslında, öyle değil mi? Bölümün sonunda,  mahkeme salonunda insanların kafalarını patlatan kişinin Victoria Neuman olduğu ortaya çıktı. Hükümet adına süper kahramanları denetleyen bir topluluğu yöneten Neuman’ın süper gücünü nereden kazandığını, Vought için mi yoksa başka bir devlet için mi çalıştığını bilmiyoruz. Bunları hep gelecek sezon izleyeceğiz. Ama şunu öngörebiliriz ki Neuman’ın yanında işe giren Hughie, yine bir şekilde başını belaya sokabilir ve ekibi yeniden bir araya getirecek kişi olabilir. Yine de gelecek sezona kadar beklememiz gerekecek.

Son olarak insanların sevgisine ümitsizce bağımlı olan Homelander’ın, New York’un tepesindeki bir gökdelende “İstediğim şeyi yaparım” diyerek şehrin üzerine mastürbasyon yaptığı sahnenin, birinci sezon ikinci bölüm için çekildiğini fakat Amazon’un bu sahneyi istemeyerek çıkarttırdığını ve yapımcıların sahneyi en sonunda bu bölüme dâhil etmeyi başardıklarını söyleyerek, inceleme yazımı da noktalıyorum. Genel olarak benim için ilk sezonun altında kalsa da keyifli bir sezondu. Sizin yorumlarınız nedir? Gelecek sezon için heyecanınız var mı? Yorumlara gelin de sezonu çekiştirelim.

Author

Kalabalıkta sesini kaybetmemek için içerik üreten biri. Her ateşin iyi bir hikâyeye ihtiyacı olduğunu düşünür. Film, kitap, dizi, karikatür oyun ve müziğin her türlüsüne ilgisi vardır ama parası yoktur. Onu her yerde "Tavşan" diye çağırabilirsiniz.

1 Comment

  1. Diğer kafa patlatan kel kızın nerede karşımıza çıkacağını merak ediyorum ben.​

Ömer için bir cevap yazın Cevabı iptal et

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.