Bazen bazı şeyler ve insanlarla kimyanız tutmaz. Yapacak bir şey yoktur. Objektif olarak kalitesini görürsünüz, artısı eksisi ortadadır; ancak çok amiyane tabirler, bazen bazı şeyler size gelmez. Sanıyorum daha önce bahsetmiştim, The Expanse benim için bu şeylerden bir tanesi. Objektif olarak, aşağıdaki ikinci sezon fragmanında da alıntılandığı üzere, NPR’ın “Son on yılın en iyi bilim kurgu dizisi” yorumunun doğru olduğunu biliyorum. Salon’un, yine aşağıdaki fragmandaki “Game of Thrones + Battlestar Galactica” denklemi de doğru; izlediğim bölümler bunun ispatıydı.
Ancak işte kimyamız uyuşmadı diziyle. Bu yine de, kalitesini takdir edemeyeceğim ve haberlerini sizlerle paylaşamayacağım anlamına gelmiyor. SyFy kanalının yıllar sonra “Bir dakika ya biz kaliteli işler de yapardık bu Sharknado falandan önce” diye silkelenip çıkardığı ve gerçekten şu an yayınlanan açık ara en iyi bilim kurgu dizisi olan The Expanse, 8 Şubat’ta geri dönüyor ve dönüşünün ilk tam fragmanı da yayınlandı.
Bildiğiniz gibi başrollerinde Thomas Jane, Steven Strait, Cas Anvar, Dominique Tipper ve Wes Chatham’ın oynadığı, Children of Men ve Iron Man’in yazarları Oscar adaylı Mark Fergus ve Hawk Ostby’nin yazdığı, James S.A. Corey’nin aynı adlı roman serisinden uyarlanan The Expanse, kolonize edilmiş bir Mars ile Dünya arasında dönen bir hikaye. Yolsuzluk, adaletsizlik, toplumsal çöküş gırla giderken; karakterlerimiz kendilerini bir komplonun içinde buluyorlar. Olaylar da oradan yürüyor.
İkinci sezonda olaylar biraz daha Mars ve Dünya arasındaki bir soğuk savaştan, daha açık seçik çatışmaya yükselecek gibi. Fragman da bir yandan bunu verirken, bir yandan hâlâ izlemeyenlere “Taş gibi bilim kurgu var burada, haberiniz olsun” diye bangır bangır bağırmayı başarabiliyor. İlk sezon kadrosu komple geri dönmüş vaziyette. Şimdilik üzerinize düşen tek şey, 8 Şubat’taki çift bölümlü galayı bekleyene kadar fragmanı döndürüp döndürüp izlemek. İyi seyirler!
