Zoom’un bizi pek de tatmin etmeyen nihai planının açıklandığı Noel Özel bölümünün ardından verilen 1 aylık ara sona erdi. Enerjilerinin tükenmediğini görmek güzel. Beklentimizin altında kalan o planın açıklamasından sonra ivme biraz düşüyor. Buna rağmen draması bol Potential Energy, fena bir sezon arası başlangıcı sunmadı.

Resimden sonra spoiler içerir.


Bölümün kötü adamını sevdim ben açıkçası. Çizgi romanlardan çıkagelen The Turtle, ‘Dünyanın En Yavaş Adamı’ olarak geçiyordu. Etrafındaki her şeyi yavaşlatarak The Flash’i alt etmek için kullandığı bir silah üretiyordu. Bu bölümde ise gücü olan meta-human olarak vermeyi seçmişler. Earth-2’den gelmeyen bir düşmanı özlemişiz. Tabi ki kendisi Patty-Barry ilişkisinde turnusol olarak kullanıldığı için fazla bir şey göremedik ama yine de boktan bir kötü adamdı diyemem. Turtle ile ilgili söyleyebileceğim fazla bir şey olmadığından tüm bölümün üzerine kurulu olduğu Barry’nin kendiyle olan savaşına geçelim. Bakın ben gerçekten The Flash’ı seviyorum ama onun gibi son derece aydınlık bir süper kahramanı sürekli olarak aynı kimlik bunalımı üzerinden işlemelerinden biraz sıkıldım.

Mesela bu sevdiklerine kimliğini açıklamama hususu The Flash’ın Marvel izdüşümü gibi gördüğüm Spider-Man’de güzel işler. Peter’ın amcasının ölümünün üstünde yarattığı tahribat ile beraber geçmişten getirdiği suçluluk duygusu “büyük güç büyük sorumluluk gerektirir” mottosu altında uzunca süre devam eder. Daha psikolojik bir temeli vardır. Peter Parker biraz da yalnız olmayı hak ettiğini düşündüğünü için maskesinin arkasına saklanır.

Bu mesele geçen sezon The Flash’da da çok güzel işlendi. Annesinin ölümünü aydınlatma ve sonunda zamanda geriye gidip yine annesinin ölümüne izin vermesiyle bu konuyu toparlayıp kapatmış olmalıydık. Ek olarak geçen sene Iris’in öğrenmemesinin yarattığı sonuçlar da ortadaydı. Durum böyleyken Patty’e söylememesini neredeyse tüm sezondur tartışmış olmamızdan çok sıkılmıştım. Potential Energy de tekrar tekrar bu konu üzerine dönüp durduğumuz bir bölüm oldu. Bu çatışmanın nihayete erdiğini ve tekrar aynı konulara dönmeyeceğimizi ummakla birlikte Patty’nin gidişini beklemediğimi ve benim için epey üzücü bir ters köşe olduğunu söylemem lazım. Barry’nin kimliğini söylemeyip Patty’nin ölümüne sebep olmasından daha çok korkuyordum ama bu da çok buruk bir veda oldu be kardeşim. Güzel işlenmiş, başarıyla oynanmış ve daha değerlendirilebilecek potansiyeli olan bir karakterdi. Gerçekten bu şekilde yol vermeyeceklerini, ileride geri dönebileceğini düşünüyorum ama Iris-Barry ilişkisine bir noktada yol yapılması gerektiği için pek de ümitlenecek bir durum yok benim açıdan. Patty ile Barry’nin balo salonundaki dansı ve kimliğini açıklamak üzere olması Michael Keaton ve Michelle Pfieffier’ın Batman Returns’taki dans sahnesini hatırlatmadı değil.


West Ailesi’nin draması da beni epey sıkmaya başladı. Wally West geldi hoşgeldi de kendisini tanıyacağımız ilk bölümde karakteri yine kenar mahalleden gelen, serserilik yaparak para kazanmaya çalışan siyah kalıbının içine sıkıştırmak zorunda mıydınız? Keiynan Lonsdale, umut vaadeden genç bir aktör ve evrenin en önemli karakterlerinden birini oynayacak tüm sezon. Bu sebeple bilhassa showrunner olarak Greg Berlanti’nin ipleri biraz eline alıp çocuğu da iyi yönlendirmesi gerekirdi. Daha ilk bölümden üstüne Fast & Furious Ludacris tripleri bırakıp gitmişler. Wally, bunca zamandır varlığından haberi bile olmayan Joe’ya çemkirebilecek bir pozisyonda değil bence. Tamamen annesinin gizlemesinden kaynaklı bir sıkıntı var ama bir süre öncesine kadar Iris ve Joe da bu durumdan habersizdiler ki zaten? Öte yanda annesinin tedavisinin üzerine bıraktığı yükü düşünürsek bir nebze hak verebiliriz.

the-flash-wally
Bunlar dışında da söyleyebileceğim pek bir şey yok. Kötü bir bölüm kesinlikle değildi, hatta pek çok açıdan güzeldi ama ilginç bir şekilde bu sezon The Flash’ı izlemek için izliyormuşum gibi hissetmeye başladım. Arrow da tam tersine bana daha çok keyif vermeye başladı. Geçen seneki gibi 15. bölüme doğru şu ölü toprağını üstlerinden atmalarını ve silkelenip kendilerine gelmelerini diliyorum. Gözünüzü seveyim bir daha da şu çocuğu “sevdiceğime söyleyemem” triplerine sokmayın. Yıl oldu 2016, halen aynı ucuz muhabbetler.

Küçük Notlar

  • Eobard Thawne, bölüm sonunda yine Reverse-Flash olarak teşrif etti. Peki Thawne, geçen sezon finalinde Earth-1’ın tarih çizgisinden tamamen silinmişken, bu adam nerden çıktı? Akla en yatkın teori Earth-2’den gelmiş olabileceği. Bana kalırsa Earth-2’de 25. yüzyılda yaşayan bir bilim adamı/süper kahraman olabilir Thawne. Bir sebeple geçmişe gitmek isterken yanlışlıkla solucan deliğinden geçip Earth-1’a düşmüş olabilir pekala. Karşımızdakinin kötü adam olduğunu sanmıyorum. Çünkü Gideon’a “ben nerdeyim?” derken cidden kafası karışmış bir ifadesi vardı. Planı olan bir kötü adamdan çok çok uzak bir karakter var karşımızda. Earth-1’da silinen Eobard Thawne olması çok çok uzak ihtimal.
  • Patty’nin kabul aldığı Midway Üniversitesi, Midway City’de yer alıyor. Burası Suicide Squad filminin de geçeceği şehir. Suicide Squad’ı buraya sokuşturmak istedim çünkü anam o fragman nedir öyle ya. AŞIK OLDUM.
Author

Bir reklam ajansında esnek saat olarak çalışıyor. Geekyapar yazarı. Hobi olarak spoiler vermeyi seviyor. Dreamer değil. Vizyonsuz. Şu hayatta hep Hufflepuff'liğindan kaybetti.

Bir Yorum Yazmak İster Misin?

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.