Kimse, kimse Netflix gibi çalışmıyor. Bu bir gerçek. Dünya üzerindeki diğer hiçbir televizyon içerik üreticisi Netflix gibi düşünmüyor, üretimlerini onlar gibi seçmiyor ve kâr zarar bandını da onlar gibi ayarlamıyor. Ortalama bir televizyon üreticisi için, çok basit bir komut zinciri var. Dizi yapılır. Yayına sunulur. Reytinglere bakılır. Yüzü astarından pahalıya geliyorsa, yayından kalkar. Kâr marjı yüksekse, bütçeye zam yapılıp devam edilir.

Bu tipik formüle bakacak olursak, The Get Down’ı kafadan silmemiz lazım. Zira Deadline’ın ele geçirdiği finanssal raporlara göre, mutfağında Catherine Martin, Baz Luhrmann, Stephen Adly Guirgis, Nelson George, Nas ve Grandmaster Flash gibi efsanevi isimlerin bulunduğu mega-proje The Get Down, bölüm başına gerçekten dudak uçuklatan bir meblağ karşılığında üretiliyor. Hazır mısınız bu meblağı duymaya? 16 milyon dolar. Gerçekten. Dizinin altısı seneye yayınlanacak on iki bölümlük sezonu, yaklaşık 190 milyon dolar civarında tutuyor yani.

The Get Down 4

Ve neredeyse ilk Avengers’ın bütçesine denk bir girişimle oluşturulan bu iş, Stranger Things gibi çok daha ucuz muadillerine kıyasla neredeyse hiç izlenmedi. Symphony Advanced Media’nın sıralamasına göre, 18-49 yaş aralığındaki izleyicilerde Get Down sıralamada ancak 14.lükte kendisine yer bulabildi. Ve bu Netflix için çok okey. Çünkü Netflix, normal kanallar gibi çalışmıyor. The Get Down, Netflix’e çok izlenme getirsin, reytingleri patlatsın diye çekilmedi. Çünkü reytingler önemli değil Netflix için. Aboneler önemli.

Ve bu bağlamda, Netflix için en kıymetli şey reytingler değil, çeşitlilik. Netflix The Get Down ile, daha önceden ulaşmakta zorluk çektiği Hispanik ve Afro-Amerikan kitlelerine erişti. O gruplarda kredisi çok Get Down’ın, reytingi de çok. Ve o insanlar, Get Down’a çok coştular, arkadaşlarına önerdiler, ve Netflix abonelik sattı. Daha önce satamadığı bir demografiğe üstelik. Bu yüzden de, 190 milyon dolara acımıyorlar, son altı bölümü de önümüzdeki yıl çıkartacaklar. Yani kazanmak için daralmaları ve ortak paydanın en küçüğüne hitap etme zorunlulukları yok, aksine genişliyorlar,  buna mecburlar. Bu da bizim için riskli, yeni, çeşitli işler demek. Coşku demek. Yürü be Netflix! Daha da 200 milyon göm dizilerine!

Author

Geekyapar'ın yazı işleri şövalyesi. Uluslararası İlişkiler okudu, okula girmeden önce yaptığı işi yapıyor. Küçükken "Büyüyünce ne olmak istiyorsun?" diyenlere yazar diyordu. Tüm internette bulmak için: @acyberexile.

Bir Yorum Yazmak İster Misin?

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.