THE WITCHER Hype Treni #15: VILGEFORTZ

The Witcher Hype Treni’nde on beşinci haftaya ulaşmış bulunmaktayız! Ne yalan söyleyeyim, eylül ayında trene ilk adımı attığım zaman, kasımda yolculuğumuz sonlanacak gibi düşünüyordum. Bunun en büyük sebebi, 17 Kasım olarak sızdırılan yayın tarihiydi, doğru çıkmadı, kandırıldık! Neyse ki bazılarımız için kandırılmak genel bir alışkanlıktı da gözyaşlarımızı silip yolumuza devam etmeyi başardık.

Hype Treni’nin son yazısını, gelecek olan son tanıtım filminden sonra, dizinin genel zaman çizelgesini oluşturmak için açık bırakıyorum. Bu yazıda ise bu sezon için son bir Kimdir yazısı sunmak istedim. Aslında, asıl üçlümüz ve bu sezonda görmeyeceğimiz karakterler hakkında Kimdir yazısı yazmak istemiyordum. Bunları ayıklayınca geriye kalan bazı karakterlerin de rolü o kadar bir düğüme odaklıydı ki spoiler vermeden beş cümle yazıp geçmek gerekecekti. Fakat hem asıl üçlü kadar ağır bir top olan hem de bahsetmezsek sonraki zamanlarda eksik kalacağımız bir karakteri de asla istemeden kompartımanımıza davet etmek zorundayım.

Uyarı: Okuyacak olduğunuz yazıda serinin kitapları ve yer yer oyunları hakkında ufacık spoiler’lar bulunabilir ancak bunlar, diziyi izleme zevkinizin önüne geçmeyecek şekilde özenle ayarlanacaktır.

Vilgefortz Kimdir?

Witcher serüvenimizin başından sonuna kadar bazen görünerek bazen de arkadan arkadan muazzam bir yer kaplayacak olan Vilgefortz of Roggeveen, Yennefer’in güçlü meslektaşlarından bir tanesi. Tıpkı Geralt’ın Rivya’dan, Yennefer’in de Vengerberg’den belirtilmesi gibi kendisi de tam isim istendiğinde Roggeveenli olarak anılıyor.

Roggeveen, Cidaris’in bir şehrinin ismi. Cidaris ise Temerya’ya komşu olan ve Kıta’nın batı kesiminde yer alan bir sahil krallığı. Yani Vilgefortz, kaderini izleyeceğimiz coğrafyanın tam içerisinde yer alıyor. Coğrafya kaderdir demişler, belki de kendisinin olayların bu kadar içinde olması bu açıdan ele alınabilir.

Henüz bir bebekken Vilgefortz, ailesi tarafından bir hendekte ölüme terk ediliyor. Kovir’in yazlık başkenti Lan Exeter’de bir hendeğin içerisinde ölmeyi bekleyen Vilgegortz’u, civardaki druidler buluyorlar. Vilgefortz, yetişkinliğine kadar druidlerle birlikte yaşıyor.

Druidlerle birlikte geçirdiği yıllardan birinde, bir büyücü, druid yerleşimini ziyarete geliyor. Ziyareti esnasında Vilgefortz’u gören büyücü, onu yanında götürmeyi ve bir büyücü olabilmesi için eğitmeyi teklif ediyor. Ancak Vilgefortz bu teklifi kabul etmiyor ve druidlerle birlikte dünyayı dolaşıyor.

Yetişkinliğe adım adım yaklaşan Vilgefortz, daha sonrasında büyük pişmanlıklar duyacağı işlere girişmeye başlıyor. Bir dönem paralı askerlik yapıyor, bir dönem de casusluk. Bu işlerin arasında hırsızlık ve adam öldürmek de kendisine yer buluyor tabii. Neticesinde ise bu sefer dünyayı bir uçtan bir uca, kellesini kurtarabilmek için dolaşıyor.

Kaçarak ve gizlenerek yaşamını sürdürürken, bir kadınla tanışıyor. Kısa süren tutkulu bir ilişkileri oluyor ancak kadın sonunda Vilgefortz’u terk ediyor. Daha da ne yapacağını bilemeyen Vilgefortz’un aklına, druidlerin yanında kendisine sunulan teklif geliyor ve bir büyücü olmaya karar veriyor.

Sahneye Çıkış

Oldukça travmatik başlayan ve dünyayı druidlerle birlikte dolaşmak gibi büyük bir tecrübeyle devam eden hayatı, bulaştığı kirli işler ve en sonunda da bir başka travmayla yetişkinliğe ulaştırıyor Vilgefortz’u. Bütün bu yaşadıklarından elinde kalanlar ise kendisinin güçlenmesine yardımcı oluyor.

Yennefer’in kendi ifadeleriyle Vilgefortz’u ilk gördüğümüzde, onun genç bir büyücü olduğunu öğreniyoruz. Büyücüler için bu yüz yaşından küçük olması anlamına geliyor. Tatlı bir dili var, belli ki casusluk zamanlarından yadigâr bir ağız arama ve konuşturma becerisine de sahip. Müthiş bir bilgi birikimi, muazzam bir kıvrak zekâsı var. Büyü gücünün yanında dövüş sanatlarında da gayet maharetli olduğunu biliyoruz. Sonra, neredeyse herkesi etkileyecek kadar güzel bir ses tonu ve elflerle yarışır uzunlukta boyu var. Ayrıca bayağı da bir yakışıklı bulunuyor kendisi. İşi Wattpad hikâyesine çevirmeyelim; boylu-poslu, ukala, karizmatik, kaslı bir tip anlayacağınız.

Bir kısmı Melitele vergisi, bir kısmı da kendi hayat kazanımı olan bu niteliklerinin yanında Vilgefortz, belki de Witcher dünyasında tanıyıp tanıyabileceğiniz en hırslı ve güç tutkunu kişi. Ki oyundan falan aşina olanlarınız için, bu dünyada Phillipa Eilhart gibi bir büyücü ve Dikjtra gibi bir adam yaşıyor.

Hırs ve güce duyulan saplantı, onu kolayca acımasız bir insana da çeviriyor. Üzerine yeteneklerini ve gerçekten güçlü bir büyücü olmasını da ekleyince, gayet de çekinilmesi gereken bir adam elde ediyorsunuz. Witcher evrenindeki hemen herkes gibi Vilgefortz da Cirilla’nın peşinde. Bu yüzden en başından en sonuna kadar, dizi boyunca bizimle birlikte olacak.

En yıkıcı savaşların odak noktasında duracak, en sinsi entrikalara parmağı değecek,  en önemli olayların içine burnunu sokacak ve en yaralayıcı sahnelerin mimarlığını yapacak. Öyle ki bir noktadan sonra, Vilgefortz’un hangi olayın, ne zamandan beri arkasında olduğuna, inanın, şaşırıyorsunuz.

Her hikâyenin en az başrolü kadar karizmatik ve güçlü bir kötüsü olmalıdır, denge onunla sağlanır. Hatta bazıları, bir hikâyenin ancak kötü adamı kadar iyi olacağını da söylerler. En azından bizim hikâyemiz için bu denge unsurunun Mahesh Jadu’nun canlandıracağı Vilgefortz isimli büyücü olduğunu söyleyerek, yazımızı bitirelim. Zira buradan sonrasına ne söylesem spoiler olacak gibi hissediyorum.

Bir sonraki hafta son Hype Treni’ne kadar yorumlara beklerim, va fáill.