Bildiğiniz gibi Westworld dizisi üçüncü sezonuna başladı biz de hem çok çok sevdiğimiz bir dizi olmasından hem de itiraf etmek gerekirse dizi ve filmler için çok kısır bir döneme denk geldiğinden adeta görmemiş gibi saldırdık, ilk bölüme uzun bir inceleme de yazdık. Ama ikinci bölümü izlerken sanki biraz izleyici sayısı açısından da biraz soluk geçiyor gibi geldi. Bunun da örneklerini vereceğim birazdan. Eh ne duruyoruz, Westworld üçüncü sezonunun ikinci bölüm incelememize geçelim artık.

Bakın normalde bir Westworld bölümü yayınlandığı zaman Twitter, Reddit, Instagram sallanır, spoilerlar havada uçuşurdu. Şimdi ise bu hafta olduğu gibi “Westworld vardı lan bugün” gibi bir durumda buldum kendimi. Hem de ilk bölüme coşan biri olarak söylüyorum bunu ha. Yani ilk bölümü izledim, inanılmaz güzel buldum, ikinci bölüme coştum ama ikinci bölümün geldiğini unuttum. Bunun için affınıza sığınarak iğneyi kendime çuvaldızı ise internete batırmak istiyorum. Yahu tek bir gif, tek bir video, tek bir resim çıkmaz mı üç gündür? Öldünüz mü ey ahali? Hem de dizi âleminin en komik göndermelerinden birine sahip bu bölümde?

Daha fazla içimde tutamayacağım için hemen şu cameo kısmını konuşup aradan çıkartmak istiyorum. Dizinin bir bölümünde Bernard ve Stubbs birlikte kapatılmış Westworld’ün koridorlarında gezerlerken 4. Park denilen bir yere gidiyorlar. Bu parkın çoktan kapanması gerektiğini söyleyen Bernard’a, Stubbs “Teknikerler kovulup kovulmadıklarını öğrenmeyi bekliyorlar” diyor. Ve tam bu ayaklarını masaya uzatmış David Benioff ile Drogon’u parçalar hâlinde Costa Rica’ya satma planlarını anlatan D.B. Weiss’i görüyoruz. Emin olun D&D’nin beni bu kadar güldüreceğini hiç düşünmezdim ama gördüğüm anda kahkahayı bastım. Game of Thrones’u bir park olarak resmetmişler ve D&D’de kovulmadan önce şirketten “ne aşırırsak kârdır” diyen elemanlara dönmüşler. Baya arkada Hound falan vardı ya inanılmaz güzel bir göndermeydi. Ayrıca Costa Rica’da küçük bir startup diye bahsettikleri mevzunun yeni çıkacak Jurassic Park olması da ayrı bir güzel. Ama olayın garibi ben bu kadar büyük bir göndermeyi üç gündür hiçbir yerde görmedim. Ta ki diziyi izleyene kadar… İşte ben tam bu noktada “Sanırım dizi hiç izlenmiyor lan” diye düşünmeye başladım.

Neyse efendim biz, içeriği kaç kişinin izlediğiyle değil, içeriğin kendisiyle ilgilenen bir site olduğumuz için tabii ki bölüm hakkında konuşacağız. Öncelikle geçtiğimiz haftaki yazıda “Maeve’in İkinci Dünya Savaşı simülasyonundaki hikâyesini çekseler izlerim” demiştim ve bu konudaki tezimi hâlâ devam ettiriyorum. Ama bu bölüm maalesef benim tam olarak istediğim şey değildi. Bu bölüm, Maeve’in İkinci Dünya Savaşı simülasyonundaki, kısaca Warworld diyeceğim, hikâyesi değildi; Maeve’in sadece kendisi için oluşturulmuş özel bir kurgunun içerisinde olduğunu fark etmesinin ve kaçmaya çalışmasının hikayesiydi. Tabii böyle olunca da benim deli gibi izlerim dediğim ne varsa hızlıca geçiştirilip gitmişti ve birazcık bu konuda kalbim kırıldı.

Daha en başından Hector ile karşılaştıklarında ikilinin, özellikle geçen sezon olan acıklı aşkları aklımıza gelmişti ama hemen sonra “Acaba bir simülasyonun içinde olduklarının farkında değiller mi?” gibi düşüncelere kapıldık. Çok geçmeden ise anladık ki bu simülasyonda da Hector ve Maeve bir kez daha birbirine kavuşamayan âşık hikâyelerini oynamak için yaratılmışlar ve maalesef Hector’un bundan haberi yok. Daha önce söylediğim gibi bölümün amacı farklı olduğu için bu twist çok çabuk açığa çıktı ve yine hevesimi kursağımda bıraktı. Hani isterdim ki son saniyeye kadar sürekli çelişki içinde olalım, Maeve ile birlikte duygulardan duygulara koşalım ama işte her şey istediğimiz gibi olmuyor.

Bu bölümün genel olarak Maeve bölümü olduğunu söylememe gerek yoktur sanıyorum. Maeve, tamamen kendi için kurgulanmış bir evrende bu zamana kadar karakter gelişimine etki eden kişilerle karşılaşırken diğer taraftan Bernard da Dolores’in karşısına çıkarmak için Maeve’i arıyordu. Dizide Maeve’in hayatına dokunan hemen hemen herkes bu bölümde hem yeniden karşımıza çıkıyor hem de sanki bir daha gelmemek üzere bize veda ediyordu.

Son olarak Maeve’in Serac ile görüşmesinden biraz konuşarak Maeve dosyasını kapatalım. Maeve’in bu zamana kadar yaşadığı en büyük korku, bütün hayatını kendisinin kontrol etmediğini fark etmesiydi. Bunu anladıktan sonra yaşadığı birazcık tanrısal karakter gelişimi, onu, bir daha asla kendi hayatının kontrolünü başkalarına vermeyecek birine dönüştürdü. Ama hâlâ en büyük korkusu yerinde kaldı; başkaları tarafından kontrol edilmek. Bu yüzden Serac ile görüşmelerinde bütün konuşmayı kendine has özgüveni ile yaparken, konuşmanın sonunda kontrol edildiğini anladığı an yüzüne yerleşen şok ifadesi çok daha anlamlı bir hâle geliyor.

Öte yandan dünyanın en büyük algoritmalarından bir tanesini tasarlayan Serac’ın bizde yarattığı ilk izlenimi oldukça beğendim. Başlangıçta Maeve’i hafife alarak yaptığı özgüvenli konuşmalarının aslında ne kadar haklı bir sebebe dayandığını sonradan anladık. Özellikle Maeve’i tuzağa düşürmek, masadaki bıçağa dikkat çekmek için beceriksizce elma kesmesi, karşısındaki kişiyi ne kadar iyi tanıdığını ve onu ne kadar iyi manipüle edebildiğini gösteren çok iyi bir sahneydi. Açıkçası ilk izlenim için benden geçerli notu aldı Serac, bu adamdan korkulur yani.

Dizinin ikinci kısmı dolaylı yoldan yine Maeve ile alakalıydı aslında. Bernard’ın Maeve’i bulmak için geldiği Westworld’de Stubbs’ı bularak kendi içine doğru yaptığı yolculuğu izledik. İzledik de neden izledik? Yani ne kazandırdı bu sahneler bize? Zaten bilmediğimiz hiçbir şeyi göstermedi, yeni bir şey katmadı. Sadece güzel bir cameo gördük o kadar. Olmaz böyle…

Tam olarak bu noktada değinmek istediğim bir konu var. Dizinin bazı kısımları sanki geçtiğimiz sezonlara göre daha düşük kaliteli geliyor farkında mısınız? Başlangıçta Hector ve Maeve’in Warworld’den kaçarken “E oha! Oradaki askerler nasıl bunun farkına varmıyor?” desem de daha sonra bunun bir kurgu olduğunu, daha doğrusu kurgu içinde kurgu olduğunu anladıktan sonra ses çıkarmadım. Ama Stubbs’ın tek elinde baltayla altı tane özel askerin peşinden koştuğu sahneyi görünce biraz tadım kaçtı. Hayır bir de güzel bir kareografi eklersin ve derim ki tamam Stubbs daha özel bir asker ve bir balta ile altı adamı biçebilir. Ama hiç de öyle bir şey vermedi o sahne bana. Çok ucuz geldi. Umarım altından bir şey çıkar.

Tabii gelecek bölümün fragmanından bahsetmesek olmaz. Dolores’in ağzından ilk defa canlı kanlı “devrim” lafını duyuyoruz. Ama hala bizim Caleb’ın ne amaçla, hangi motivasyon ile Dolores’e yardım edeceğini bir türlü çözemedim. Yani tamam Dolores hanım benim karşıma da çıksa ve zengin insanları öldüreceğim dese ben de kabul ederim ama umarım Caleb benden daha akıllı bir adamdır, ne diyeyim. Bir de fragmanda Teddy’nin yeni bedenine nasıl alıştığını gösteriyor ama inanın o kadar umurumda değil ki anlatamam.

Bölümün sonunda yapımcıların çıkıp bölüm hakkında yorum yaptıkları sahnede ben bir ara D&D ikilisinin çıkıp “Maeve kinda forgot about” gibi bir cümle kuracağından korktum ama çok şükür öyle olmadı. Yine de maalesef Westworld üçüncü sezonun ikinci bölümü, ilk bölümde yarattığı heyecanı yakalayamadı ve biraz sönük kaldı. Siz ne düşünüyorsunuz bölüm hakkında? Bir de sizce insanlar artık neden Westworld izlemiyor?

Author

Kalabalıkta sesini kaybetmemek için içerik üreten biri. Her ateşin iyi bir hikâyeye ihtiyacı olduğunu düşünür. Film, kitap, dizi, karikatür oyun ve müziğin her türlüsüne ilgisi vardır ama parası yoktur. Onu her yerde "Tavşan" diye çağırabilirsiniz.

1 Comment

  1. Söylemlerinize katılıyorum ama umutluyum, dizi, gelecek bölümleri ile seviyeyi tekrar yukarı çekecek. GoT göndermesinı CS görmesin “Ya abi ne bu şimdi GoT koskocaman bir westworld kurgusumuymuş o zaman ne anlamı kaldı izlediğimiz şeylerin.” der. 🙂

Bir Yorum Yazmak İster Misin?

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.