Her hafta o kadar büyük olmasa da merakla beklediğimiz, naçizane incelemeye çalıştığımız Westworld’ün üçüncü sezonunun beşinci bölümü geldi. Ama nasıl geldi. Bir hışımla geldi, geçti peh peh peh yani. İlk bölümde verdiği coşkunun devamını bir türlü getiremeyen dizimiz, üzerimize her bölüm küçük küçük ölü toprağı atarak uyutuyordu ki beşinci bölümde birden “Kendinize gelin ağalar Westworld izliyorsunuz!” dedi. Adeta her saniyesinde bu diziyi neden sevdiğimizi hatırlatan bölümü incelemek için sabırsızlanıyorum. E ne duruyoruz, haydi başlayalım!

Dizimizin incelemesine geçmeden izninizle bu bölümün bize hatırlattığı, bu diziyi sevmemizin nedenini sizlere haykırmak istiyorum; hikâye anlatıcılığı! Yani arkadaşlar öyle bir hikâye anlatıcılığından bahsediyorum ki ders olarak falan okutulabilir. Hatırlarsanız Westworld’ü sevmemizin en büyük nedeni, ilk sezonda yaptığı üç farklı zaman çizgisindeki hikâye anlatışıydı. Biz başlangıçta William’ın Man in Black olduğu teorilerine “hadi oradan” diye gülerken sonlara doğru bu teorinin gerçekleşmesiyle tüylerimiz diken diken olmuştu. Hepimiz hikâye anlatıcılığın böylesine şapka çıkarmış, bir yandan da diziye adeta âşık olmuştuk. Bakın Westworld, basit olarak düşünüldüğünde farklı bir şey anlatmadı bugüne kadar. Simulasyonlar, insan ırkının gerçek doğası, robotların baş kaldırışı… Ama işte bunları öyle muhteşem bir şekilde anlattı ki hepimiz kilitlendik ve binlerce kez izlediğimiz hikâyeleri yeniden izledik. Bu da hikâye anlatıcılığının ne kadar önemli bir meziyet olduğunu gösteriyor.

Bu bölüme ise ayrı bir parantez açacağım. Caleb’a verilen “Genre” yani “Janra” adlı bir uyuşturucunun Caleb’in kafasında farklı sinema dönemlerine ait görüntüler oluşturması ve bu janraların, içinde bulundukları duruma göre değişmesini izlerken adeta ekrana ekmek bandım. Başlangıçta siyah beyaz ekranlarımızın içinde yürüyen Caleb ve Dolores, ikinci janra olan aksiyon janrasına girdiklerinde Francis Ford Coppola’nın Apocalypse Now filmindeki “Ride of the Valkyries” müziği eşliğinde peşindeki Serac’ın adamlarıyla çatışmaya başlıyor. Daha sonra üçüncü janramızda Caleb, Dolores’in gerçek anlamda insan evlatlarını öldürürken çalan “Score from Love Story” müziğiyle odağına sadece Dolores’i alıyor ve ona âşık oluyor, tabii yalnız değil, hepimiz âşık oluyoruz. Daha sonra tren sahnesi geliyor ve Dolores’in planıyla beraber “Nightclubbing” müziği eşliğinde drama janrası devreye giriyor. Ve son olarak artık planlarını tamamlayan Dolores ve küçük ekibi istasyondan ayrılırken çalan, Stanley Kubrick’in kült eseri The Shining filminin teması, Caleb’ın kafasındaki janra uyuşturucusu korku janrası ile son raddesine ulaşıyor. Bu noktada ise Caleb’in “Bu hangi janra?” sorusuna “Janra değil bu gerçeklik” cevabının verilmesi benim açımdan ayrı bir güzellik taşıyor. Şu beş janra arasındaki geçiş, müzikler, diyaloglar, sahnelerin janra ile uyumu… Parmaklarımı yiyorum şu an.

Hikâye anlatıcılığını yeterince övemedikten sonra şimdi geçelim bölümümüzü incelemeye. Serac’ın geçtiğimiz bölümde Paris’in yok olduğunu ve kardeşiyle beraber Rehoboam’ı kurduğunu anlattığı hikâye, bu bölüm iyice açılıyor. Bu noktada Serac’ın parmaklarını buğdayların arasında geçirdiği gibi küçük sahneler, Serac’ın hikâyesi ile Maeve’in hikâyesi arasında paralellikler görmemize sebep oluyor. Bölümün başından itibaren Serac’ı sürekli uçağında, bulutların üzerinde izliyoruz ki bu birçok insanın da düşündüğü gibi onun “Tanrı” sembolü olarak resmedilmesi demek oluyor. Ya adama “Abi sana kötü bir haberimiz var” diyorlar, adam “Haberse beklenmediktir, beklenmedik her şey kötüdür.” diyor. Nasıl bir kontrol siz düşünün yani.

Öte yandan tam dört bölümdür bölüm başlangıçlarında çıkan beyaz ve siyah desenin anlamını bu bölümde öğrendik. Ben bu zamana kadar onları dünya üzerindeki yerleri belirten küçük bir ayrıntı olarak düşünüyordum meğerse bunlar, Rehoboam’ın, “kaosu engelleyen düzen” sembolizmi olarak güneş tutulmasını resmetmesi imiş. Bölüm başlarında ise her seferinde nerede anormali varsa bize orayı gösteriyor ve hikâyeyi oradan başlatıyormuş. Gel de sevme bu diziyi şimdi.

Madalyonun diğer tarafında ise Dolores, insanlara algoritmanın hayatlarıyla nasıl oynadığını göstererek Serac’ın yaptığı her şeyi çöpe attı. Trendeyken Liam ile yaptıkları “İnsanların senin simülasyonunda mutlu olmasındansa mutsuz olmasını yeğlerim” minvalindeki atışmalar tam bir Cesur Yeni Dünya diyaloğuydu ve her saniyesinden keyif aldım. Sonunda ise Vahşi pardon Dolores, bütün insanlığa gerçekleri verdi ve algoritmanın gelecekte kendi hayatları için nasıl bir rol çizdiğini gören insanoğlu, kaosun içine sürüklendi. Dolores ise istediğini aldı tabii. Şimdi Rehoboam’ın uğraşması gereken binlerce farklı anormali var ve Dolores bunlardan küçük bir tanesi. Bu saatten sonra Dolores’in planının ikinci fazı ne olacak, hep beraber merakla bekliyoruz.

Dolores’in planı demişken madalyonun tam ortası, yani Caleb’den bahsetmekte fayda var. Bu bölüm Liam’ın birkaç kere işaret ettiği üzere, Caleb bu sezonun en büyük olayı olacak. Zira daha Liam Caleb’ın profiline bakar bakmaz karabasan görmüş gibi kaçmaya başladı. Daha sonra ise sahilde ölürken Caleb’a sürekli “Sen içlerinde en kötüsüsün” diyerek bize Caleb’ın ne kadar önemli olduğunu bir kez daha gösterdi. Üstelik bu kadar da değil. Bu bölüm Caleb’a açılan ateşin önüne Dolores’in geçmesiyle hem Caleb hem de biz anladık ki ilk bölümdeki o yaralanmalar, ölüyorum numaraları hep Dolores’in Caleb’a yakınlaşma planlarıymış. Dolores hiç de öyle şansa iş yapmamış anlayacağınız.

Şimdi bu noktada internette dönen ve üzerinde bahsetmemiz gereken birkaç şey var. Bunlardan bir tanesi Bernard’ın Stubbs tarafından Dolores’in kopyalarından birisinin elinden kurtarıldığı sahnede, Dolores’in kopyası ile Stubbs’ın tam anlamıyla aynı anda hareket etmesi var. Bildiğiniz gibi geçen bölüm Stubbs, Dolores tarafından aşağıya atılıyor ama sonra kaderinin ne olduğunu göremiyorduk. Bu noktada Stubbs’ın çekirdeği Dolores tarafından değiştirilmiş ve o da Dolores’in kopyalarından biri olmuş olabilir. Dolores’in sürekli Bernard’a “Sen alternatifi olmayan tek parçasın” diyerek Bernard’ın önemini vurgulamasını da göz önüne alırsak Stubbs’ın içine yerleştirilen bir Dolores kopyası çok daha mantıklı geliyor göze.

İkinci konuşmamız gereken şey ise yine birden fazla zamanlı bir anlatım metodunun uygulanmış olabileceği. Liam’ın vurulup Caleb’ın kollarında öldüğü sahneden bir saniye önce Caleb dalgaların ıslatığı t-shirt ile görülürken bir saniye sonra bu t-shirtün tamamen kuru olduğunu görüyoruz. Bu noktada HBO’nun Game of Thrones’daki Starbucks bardakları gibi hata yaptığını düşünüp üzerinde fazla durmayabilirsiniz ama konu Westworld ise her zaman daha fazlası olduğunu düşünmek zorundasınız. O yüzden kendinizi hazırlayın efendim her an, her şey olabilir.

Son olarak dizinin beni en çok üzen ölümünü anarak bitirmek istiyorum. Sezonun ilk bölümünden beri Dolores’in yanından ayrılmayan, her acil ihtiyacı olduğunda koşan ve Dolores ne dediyse yapan ve bu bölüm ona Düldül adını yakıştırdığım motorun bu bölüm ölümünü gördük, çok üzüldük. Seni hiç unutmayacağız Düldül, ebedi istirahatinde mutlu olman dileğiyle…

Westworld artık Westworld olmaya başladı gibi yavaştan ha, siz ne diyorsunuz? Bölümü beğendiniz mi? Beğenmeseniz de olsun yorumlara yazın Westworld konuşalım. Şurada zaten toplasanız toplasanız bin-iki bin kişiyiz Westworld izleyen, birbirimize sahip çıkalım.

Author

Kalabalıkta sesini kaybetmemek için içerik üreten biri. Her ateşin iyi bir hikâyeye ihtiyacı olduğunu düşünür. Film, kitap, dizi, karikatür oyun ve müziğin her türlüsüne ilgisi vardır ama parası yoktur. Onu her yerde "Tavşan" diye çağırabilirsiniz.

6 Comments

  1. serhan buy Reply

    3. sezonun bugüne kadarki en iyi ve en farklı anlatıma sahip bölümüydü.

  2. Liam 2 yerde ayni anda olamazsın dedikten sonra Doloresin bakışı efsaneydi

  3. Benim anlamadığım, Serac’ın yaptığı algoritma insanların hayatlarıyla nasıl oynayabiliyor? Hikayede anladığım kadarıyla algoritma geleceği tahmin etmek üzere tasarlanmış. Organik olan insana, yazılımdan ibaret olan bir tasarım, nasıl olur da müdahale edebilir? Aklıma gelen, Serac’ın istediği düzeni bozan insan unsurları, Serac’ın paralı askerleri aracılığıyla, müdahale edilip düzen sağlanmaya çalışılıyor. Dolores te, hem insan için hem de yapay zeka için özgür bir yaşam sunma çabasında muhtelemen.

    • M. Halit Koçak Reply

      Bu noktada aslında daha önce söylediğim gibi Algoritma insanların hayatlarını tahmin etmekten çıkmış, insanların hayatına yön vermeye başlamış. Caleb’ın intihar edeceğini tahmin ediyor ama sırf intihar edeceğini bildiği için de onun iş ve evlilik seçeneklerini kısıtlıyor. E bu da Caleb’ı intihara sürükleyen şeylerin başında gelmiyor mu zaten? Adamın düzgün bir işi ve eşi olsa belki intihar etmeyecek ama algoritma bunu Caleb’ın elinden alarak onu kaçınılmaz sona sürüklüyor.

      Yani uzun lafın kısası algoritma bugünden yarattığı kendi geleceğini tahmin ediyor diyebiliriz.

  4. Biraz abartıyor olabilirim ama Westworld izlediğim en iyi dizidir. Bende yeri çok ayrı. Her bölümden sonra senin yazını merakla bekliyorum dizide kaçırdığım bi Olay var mı diye. Çok güzel noktalara değiniyorsun. Dizinin kitlesinin az olmasından dolayı gelecek sezonların çekilmeme riski beni korkutuyor ama umarım öyle bi şey olmaz ve bu başyapıtı izlemeye devam ederiz.

  5. Süleyman Bilgin Reply

    abi her şey iyi güzel de o aksiyon sahnelerinin özensizliği çok göze çarpmaya başladı

serhan buy için bir cevap yazın Cevabı iptal et

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.