Bilenleriniz bilmeyenlere anlatsın; Disney’nin Lucasfilm’i satın aldıktan sonra yarattığı ilk “canon” şey olan Star Wars: Rebels geçtiğimiz günlerde birinci sezonunun finalini yaptı. Star Wars’ın Marvel altında çıkarttığı çizgi romanlarla ilgili vakti zamanında pek çok şey söylemiştik; onlardan biri de artık bundan sonra külliyat çok daha sıkı ve kontrollü ilerleyeceğinden, yeni Expanded Universe’in her işinin daha kıymetli olacağına dair görüşümüzdü. Star Wars: Rebels’da bu alandaki yeni atağın öncüsüydü işte. Ama ne hikmetse, yine de kendimde diziyi izleyecek güç bulamadım çoğu zaman.

Bunun sebebini kafamda çoğunlukla o korkunç Clone Wars filmine bağladım. Dizinin de pilot bölümü vazifesi gören ve 2008’de vizyon dahi gören Clone Wars animasyon filmi o kadar berbattı, peşinden gelen dizinin ilk sezonu da öylesine formüle ve sıkıcıydı ki; bir daha şans vermedim Star Wars animasyonlarına. Zaten uzunca bir süre Star Wars’a da pek pas vermedim. Ergenliğimi kendime bir kahve koyup Wookieepedia okuyarak geçirmiş bir insan olarak Star Wars’ı hoş bir anı olarak geçtiğimi düşünüyordum. Ama her müptezel gibi ben de kendimi yavaş yavaş geri düşerken buldum. Önce çizgi romanlar, sonra bir iki oyun derken Star Wars: Rebels’ı deneme kararı alırken buldum kendimi.

Ve sevgili geekyaparlar, bu o denemeden görüp, not ettiklerimdir. Buyurun.

 

1. Ralph McQuarrie’nin Konsept Çizimleri Havasını Yakalaması

Star Wars Rebels 1

Test ettim, kamuoyu yoklaması yaptım ve onayladım; Clone Wars kötü gözüküyordu. 2008’de başlayan dizinin genelde kübik tasarımları pek bir göz yoruyordu ve renk tasarımları, belki de dizinin son hız ilerlediği olumsuz finali vurgulamak için yelpazenin biraz daha karanlık tarafındaydı. Rebels’da bunun tam aksi bir durum var. Dave Filoni, Simon Kinberg ve Carrie Beck dizinin görsel kudretini tamamen orijinal üçlemenin konsept tasarımcısı Ralph McQuarrie’nin çizimleri üzerine kurma kararı almışlar. Bu daha yuvarlak hatlar, daha pastel renkler ve çok, çok daha nostaljik bir doku demek. Bu, otomatikman ilk gördüğünüz anda Rebels’a çabuk ısınacaksınız demek.

 

2. Seslendirme Kadrosunu Sağlam Kurması

Star Wars Rebels 2

Evet, bu bir animasyon, ama tabii ki sadece görüntüyle yürümüyor işler. Her sağlam animasyonun ilk yapması gereken şey uygun bir görsel dil bulmaksa; ikinci yapması gereken şey sağlam ses sanatçıları bulmaktır. Star Wars’ın önceki animasyon işleri ekseriyetle filmlerde var olan karakterleri konu aldığı için genelde ses benzerlerine odaklanmış vaziyetteydi. Bu sefer yeni karakterler var ellerinde, o yüzden biraz daha özgür seçimler yapabilmişler. İyi ki de durum böyle gelişmiş; zira maşallahlık derecede sağlam bir kadro çıkartmışlar ortaya. Steven Blum ve Vanessa Marshall gibi seslendirme emektarları bir yanda muhteşem, Tiya Sircar ve Taylor Gray gibi gençer başka harika, Jason Isaacs, Freddie Prinze Jr ve David Oyelewo gibi ünlüler ayrı şahane…

 

3. Gerçekten De “Rebellion”‘ın İlk Kıvılcımlarını Göstermesi

Star Wars Rebels 3

Bu faktörleri bir araya getirdiğinizde geriye tek bir şey kalıyor: anlatmaya değer bir hikaye. Star Wars: Rebels’da külliyatın temizlenmesinden faydalanarak boşalan “İsyan’ın başlangıcı” mevzusunu konu almaya karar vermiş. İlk bölümün adından zaten belli mesele: Spark of a Rebellion. Ve hakikaten de bunu harika veriyor Rebels. Gerçekten de İsyan’ın başlangıcıyla ilgili çok şey okudum, oynadım, izledim Star Wars genişletilmiş evreninde. Hiçbirinde olay bu kadar güzel bir kıvılcım hâlinde tasvir edilmemişti. Kinberg, Filoni ve Beck biraz da modern isyanlardan ilham alarak, çok organik ve inandırıcı bir kıvılcım çiziyorlar dizi boyunca.

 

4. Tanıdığımız Star Wars Karakterlerini Ayarında Sunması

Star Wars Rebels 4

Ama dizinin organik ve inandırıcı tek tarafı bu değil. Rebels tam teşekküllü, hatta Clone Wars’ın olamayacağı kadar sağlam bir Star Wars atmosferine sahip. Bunu buram buram veriyor ve verebiliyor olmasının başlıca sebepleri arasında Star Wars dendi mi aklımıza ilk gelen karakterleri kullanabiliyor olması var. Fakat burada şöyle bir ince detay var; bu meşhur karakterleri abartarak kullanmıyor Rebels. Hem hikayenin gereksinimleri dolayısıyla, hem de odak noktasını ana kadrodan kaydırmamak amacıyla tadımlık sunumlar yapıp, nokta atışını vurup, çekiyorlar karakterleri. Bu da çok hayırlı bir karar, zira…

1 2
Author

Geekyapar'ın yazı işleri şövalyesi. Uluslararası İlişkiler okudu, okula girmeden önce yaptığı işi yapıyor. Küçükken "Büyüyünce ne olmak istiyorsun?" diyenlere yazar diyordu. Tüm internette bulmak için: @acyberexile.

9 Comments

  1. Hamit Gökalp Reply

    Güzel noktalara denk gelmişsiniz. Özellikle Quarrie taslakları, tanıdık karakterler ve aile kavramı konusuna. Öte yandan serinin ilk 8 bölüm boyunca gitmeye çalıştığı yönü seçemeyen savruk bir görüntü verdiğini, tam olaylar episodik senaryolardan çıkıp bir sıralı bir senaryoya bağlanacak derken kallavi bir ara verilmesi ve birkaç bölüm geçmeden final yapmaları pek hoş değildi. Clone Wars’ı tüm hatalarına rağmen severdim, yalan yok, ama Rebels “pazardan meyve alıp gelme” (meyhat, o meyve de tek pazarcıda oluyor niyeyse hep!) yada Pitch Black’dan araklama gibi duran tribute bölümle fazla bile sırıtıyordu. Karakterlere gelirsek Hera ile Kanan’ın geçmişlerine doğru düzgün değinilmedi bile, Sabine’in geçmişi tek bölüde bahsedilir gibi yapılıp geçilen tek cümlede sınırlıydı, aşağı yukarı Zeb de öyleydi. Hakkını vermem gerekir, Rebels hakikaten güzel bir aile dizisi fikri. Hem yeni hem eski neslin keyifle izleyebileceği bir konsept. Bu konseptin oturtulmasını da sanırım en başta Guardians of Galaxy’de Disney’in yarattığı harikaya borçluyuz. Ama dediğim gibi her ne kadar heyecan yaratıcı bir cliffhanger yapıp Clone Wars’ın üzerine ölü toprağı atılmış 5. sezon finalinden Ahsoka’yı alıp hikayeye sokmaları ve Vader’in gelişi ile 2. sezon ilk sezonun önsöz yada giriş’in de giriş faslından çıkıp hakikaten bize Rebels olması gereken şeyi verecektir diye umuyorum. Beklentilerim yüksek.

  2. Clone Wars’un ilk iki sezonunu izledikten sonra beğenmeyip bırakmış biri olarak Rebels’ı izlemeli miyim? Hikayeler arasında bir bağ var mı?

  3. Clone Wars’un hakkını yemişsin be Yiğitcan. Clone Wars’un her bir sezonu aşağı yukarı 20 bölümdü. Bu 20 bölümün 16sı tek bölümlük alakasız küçük hikayelerdi. Ancak her sezon o kalan 4 bölümde inanılmaz Anakinle Obi ile Count Dooku ile Yoda ile Darth Maul(!) ile ilgili birleşik hikayeler vardı. Final sezonu ayrı bir baştağcıydı zaten. Darth Maul’lu bölümlerin heyecanı zaten çok ayrıydı. Sana tavsiyem Yiğitcan 3. Sezon 15-16-17 şu bölümleri izle.Sonra inşallah gerisi gelir.

    • Ayrıca Rebels, final bölümü hariç sadece içimdeki çocuğa hitap etti, dışımdaki yetişkini rahatsız etti. Clone Wars’un önemli bölümleri her zaman dışımdaki yetişkine hitap ederdi.

  4. Aykut Tosyalıoğlu Reply

    Valla bilemiyorum incelemeniz için çok teşekkürler öncelikle. İlk 2 bölümünü seyrettim ama sonra sıkıldım bıraktım.Biraz çizimleri hikayesi çok çocukca geldi bana. Sanki Clone Wars daha ciddiydi bana göre bu yazıdan sonra devam etmelimiyim hiç bilmiyorum. Bana destek olabilirmisiniz? 🙂

    • Devam etmelisiniz. Cidden. Herkesin 2-3 bölüm sonra bıraktığını duyuyorum, asıl sezon/hikaye sezonun yarısından itibaren başladı! Diğer bölümlerde sonraki bölümlerle alakalı küçük ipuçları vardı, evet, ama en önemli kişiler de sezon yarısından sonra göründü: Yoda, Lando Calrissian… Ve en son bölümde Ahsoka ve Vader gözüktü, 2. Sezon 1. Bölümünde de müthiştiler, cidden izlemeniz yararınıza…

      • Aykut Tosyalıoğlu Reply

        Teşekkür ederim melike. Yaz sezonu geldi takip ettiğim dizilerin çoğunluğu tatilde bu fırsatı değerlendirip başlayabilirim tekrar. 🙂

Aykut Tosyalıoğlu için bir cevap yazın Cevabı iptal et

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.