Gerçek hayatımızdaki sorunlardan kaçmak için sığındığımız limanlardan en büyüğü fantastik evrenler oluyor. Bu evrenlerde yaşayan karakterlerin birbirinden ilgi çekici maceralarını izlerken kendi dertlerimizi bir kenara bırakıyor ve az da olsa mutlu oluyoruz. Tabii bizi böylesine mutlu eden bu evrenler hakkında biraz tutucu oluyor ve onlara karşı yapılan her değişikliği anlayışla karşılamayabiliyoruz. Son zamanlarda kitapları ile birebir benzemediği için eleştirilerimize maruz kalan Zaman Çarkı dizisinin dördüncü bölümü The Dragon Reborn‘u beraber izledik ve spoilerlı olarak konuşalım dedik. O halde buyurun neler olmuş, neler bitmiş hep birlikte bakalım.

Ejder’in Bile Sahtesini Yapmışlar!

Geçtiğimiz hafta son sahnede karşımıza çıkan Sahte Ejder Logain, bu haftaki bölümüzün ana odak noktalarından biri oldu. Daha ilk sahneden itibaren Tek Güç’e uzanabilen ve yönlendirebilen bir erkeğin nelere muktedir olduğunu gösteren Logain, ayrıca Yenidendoğan Ejder’in sadece saf güç açısından değil, onu destekleyen insanlar sayesinde politik olarak da ne kadar tehlikeli olabileceğini kanıtladı.

Logain, kitaplarımızda gerçek Yenidendoğan Ejder’den önce çıkan “son” sahte ejder. Tıpkı kendisinden önce çıkan diğer sahte ejderler gibi o da büyük bir Saidin gücüne sahip ve bu gücü kullanarak kendisini ele geçirmek ya da öldürmek isteyen Tar Valon’un başını fazlasıyla ağrıtıyor. Fakat tabii ki sonunda o da kaderine teslim oluyor ve Aes Sedailer tarafından ele geçiriliyor. Yine de henüz Çark’ın onunla işi bitmiş değil, aksine oynayacak çok daha büyük bir role bürünüyor. Ama bunlardan şimdilik bahsetmememiz daha iyi zira ağzımı açarsam kitaptan büyük spoilerlar veririm diye korkuyorum.

Zaman Çarkı evreni için başlı başına çok önemli bir karakter olan Logain, bize aynı zamanda Saidin’i de tanıttı. Saidar’dan farklı olarak Saidin, Tek Güç’ün Karanlık Varlık tarafından lanetlenmiş tarafı. Bu yüzden Saidin’e dokunmak isteyen ve onun sayesinde yönlendiren bütün erkekler eninde sonunda deliliğe sürükleniyor, kendilerine ve etrafındakilere zarar veriyorlar. Dizimiz bunu yine oldukça basite indirgeyerek, Aes Sedailer’in kullandığı Saidar akışlarından farklı olarak Saidin’i daha lekeli ve siyah bir görüntü ile vermeye çalışmışlar. Aslına bakarsanız olabildiğince de bunun altından da kalkmayı başarabilmişler bence. Uzun uzun diyaloglardan ise Saidin ile Saidar arasındaki farkı bu kadar kısa ve net vermesi gayet güzel bir başarı.

Öte yandan delilik konusuna bir parantez açmamız gerekebilir. Zira Logain, Saidin’i yönlendirirken iki karanlık figürün ona fısıldadığını gördük ve daha sonra Logain’in kendisi, bu figürlerin daha önce yaşamış ve ölmüş Ejderler olduğunu söyledi. Bu noktada eğer bahsettiğimiz figürler, sadece Logain’in deliliğinin bir dışavurumuysa sesimi çıkarmayacağım. Ama gerçekten her Saidin’e dokunan, daha önce yaşamış olan Ejderler’in sesini duyabilirse, yine evrende büyük sorun çıkartabilecek bir kararın verildiğini söyleyebilirim. Ama ben böyle olmadığını ve Logain’in, deliliğini izlediğimizi düşünerek bu sahneyi daha fazla konuşmuyorum. Son olarak sevgili Profesör’ümüz, Álvaro Morte‘nin role oldukça yakıştığını söyleyerek Logain defterini, daha sonra tekrar açmak üzere kapatıyorum.

Her türlü yalıtım yapılır!

Logain konusunu kapatacağız fakat açacağımız konu yine Logain hakkında olacak sanırım. Bu bölümde ilk kez “yalıtılma” ve “kalkan koyma” olaylarına şahit olduk. Zaman Çarkı evreninde iki güç kullanıcısının birbirini canlı ele geçirirken en büyük silahları olan bu iki terim, birini güçten geçici ya da kalıcı olarak koparmak anlamına geliyor. Dizimizin bu bölümünde de Aes Sedailer birbirleriyle zincir kurarak önce Logain’e kalkan koydular daha sonra ise Tek Güç’ten tamamen yalıttılar. Böylece bize bu evrende yalıtma ve kalkan koyma işlemlerinin nasıl yapılacağını gösterdi. Fakat ne yalan söyleyeyim tam olarak tatmin etmedi.

Bakın bunu daha önce birçok kez söyledim ama yeniden söylemekte bir beis görmüyorum: Zaman Çarkı evreninin büyü sistemi gerçekten oldukça karmaşık ve ekrana yansıtılması oldukça zor. Birçok açıdan yönlendirmek, örgü örmek ile bağdaştırılıyor ve yönlendiren bir kadın ya da erkek “örgüleri” kullanarak daha kompleks ve daha güçlü büyüler yapabiliyor. Bu örgüler, büyüden büyüye değiştiği gibi bazı büyüleri yapan kişiler, kendine has örgüler kullanabiliyor. Tam olarak bu yüzden de bir güç kullanıcısının yaptığı bir büyüyü, başka bir güç kullanıcısı rahatlıkla çözemeyebiliyor. Buna en büyük örnek de genellikle kitaplarda, “kalkan koyma” işleminde görürüz. Kendisine kalkan konulan bir güç kullanıcısının, konulan bu kalkandan kurtulduğunu çok nadiren görürüz.

Fakat dizimizde bu kalkan ve örgü olayları ne yazık ki basitleştirilmek zorunda bırakılmış. Logain’in, kendisine kalkan koyan üç Aes Sedai’nin elinden kurtulması bir yana dursun, Tek Güç ile örülmüş bir kalkana sıradan bir silahın etki etmesi gerçekten kabul edilemez. Özellikle bize Starlord’un, Infinity War’da yaptığı salaklığı hatırlatan bu tür sahneler dizide daha fazla yer almaz umarım. Tek güç konusunu ise birazcık daha iyi ele almalarını canı gönülden isterim.

Karakterler Değişir,

Bu bölümde çocukluğundan beri birbirlerini tanıyan ve güvenen karakterlerimizin, artık yavaş yavaş birbirlerinden şüphelendiklerini, hangisinin Ejder olabileceği hakkında tahmin yürüttüklerini ve etraflarındaki insanlar tarafından manipüle edildiklerini gördük. Thom’un, Rand ile konuşarak Mat’te yaşanan değişime dikkat çekmesi buna en güzel örneklerden biriydi. Öte yandan Mat’in, bir Soluk’un öldürdüğü köylülerin başında, Shadar Logoth’dan aldığı hançer ile deli gibi durması da Rand’e, Mat’e güvenmek konusunda hiç yardımcı olmadı. Var bir şeyler var bu çocukta.

Öte yandan hem Egwene ile Perrin hem de Nynaeve ile Lan büyük karakter değişimlerinin eşiğindeler. Perrin, Zaman Çarkı evreni hakkında daha fazla bilgi edinirken aynı zamanda savaşın, her zaman savaş getirdiğini öğreniyor. Diğer taraftan Nynaeve ile Lan arasındaki diyaloglar ise hem bu ikili arasındaki buzları eritiyor hem de Lan’in, sıradan bir muhafız olmadığına dair ipuçları veriyor bize.

Ama savaş, savaş asla değişmez…

Aslında The Dragon Reborn bölümü, aksiyon anlamında dizinin şimdiye kadar gördüğü en hareketli bölümüydü. Bölümün daha hemen başında Logain’in, Tek Güç’ü kullanarak bir kaleyi ele geçirdiğini görmemizin ardından, bölümün sonlarına doğru hem Muhafızlar ve Logain’in ordusu arasında hem de Logain’in bizzat kendisi ve Aes Sedailer arasında çıkan eş zamanlı savaşlar, dizinin ivmesini bir anda yükselttiler. Fakat içimden bir ses sürekli daha iyi olabileceğini söyledi durdu.

İlk bölümde Moiraine ile Trolloclar arasında geçen savaşta Saidar’ın nasıl efektif kullanılacağını ve kullanan kişinin aynı olmasına rağmen kullanılan metoda göre nasıl birbirinden farklı seviyelerde tehdit oluşturacağına şahit olmuştuk. Bu bölümde ise ne yazık ki çekim ortamının ormanlık bir alanda olmasından kaynaklandığını düşündüğüm kurgusal sebeplerden ötürü bu epikliği tam olarak hissedemedik. Bir yerlere Tek Güç ile savrulan erkeklerden daha fazlasını görmek istiyor bu gözler. Lütfen üzerinde biraz daha emek harcayın.

Ejder kim?

Evet, gelelim günün sorusuna. Üçüncü bölümün sonunda özellikle Karanlıkdostu’nun “Beşinizden biri Yenidendoğan Ejder olacak” sorusu üzerine Rand, Mat, Perrin, Egwene’in haricinde kalan beşincinin kim olduğu merak konusu olmuştu. Bu bölümün son sahnesiyle birlikte artık Nynaeve’nin de en büyük Yenidendoğan Ejder adaylarından biri olduğunu görmüş olduk. Fakat tabii asla güvenemeyiz, bunların işi belli mi olur?

Nynaeve’in, son sahnede yaşadığı güç patlaması artık kendisinin de Saidar’a dokunabildiğini göstermesinin yanında ayrıca bu konuda potansiyelinin birçok Aes Sedai’den de daha yüksek olduğunu gösterdi. Ayrıca gücünün etrafında bir yıkım yaratmayıp, etrafındaki tüm yaralıları iyileştirmesi, biz kitap severlerin yüzlerinde bir gülümsemeye sebep oldu. Hikmet olmasından gelen şifacı kişiliği, Tek Güç’ü kullanma şekline de yansıyacak olan Nynaeve’in, “öfkelendiğinde” gücünü açığa çıkarması da dikkat edilmesi gereken bir diğer ayrıntı. Bu ayrıntıları şimdilik açıklayamıyorum. Ben sadece nereye bakmanız gerektiğini gösteren bir tur rehberiyim o kadar.

Siz nasıl buldunuz sevgili geekler The Dragon Reborn bölümünü? Sizce dizi genel olarak nasıl gidiyor. Ve tabii ki en önemli soru: Yenidendoğan ejder kim? Yorumlara tahminlerinizi bekliyoruz. Işık üzerinizde parlasın!

Author

Kalabalıkta sesini kaybetmemek için içerik üreten biri. Her ateşin iyi bir hikâyeye ihtiyacı olduğunu düşünür. Film, kitap, dizi, karikatür oyun ve müziğin her türlüsüne ilgisi vardır ama parası yoktur. Onu her yerde "Tavşan" diye çağırabilirsiniz.

2 Comments

  1. Öncelikle değerli incelemen için teşekkürler. Ben bu seriyi ilk kez 2002 yılında Ankara’ da askerliğimi yaparken 1.kitabın ilk basımını görünce alarak tanıştım. çooook uzun bir süre her kitabın yayınlanmasını bekledim. En sonun da bitirdiğim de hem bir ferahlama hem de bir üzüntüyle karşı karşıya geldim. Sonra yine uzunca bir süre dizi ya da film olmasını umarak geçirdim. Sonunda 19 yıllık bir bekleyiş ve umutla beraber bu dizi karşıma çıktı. Ve ben beğendim. Hem de her saniyesini. Umurumda değil örgüler şöyle olmuş, Perrin’ in karısı varmış, kadınların çoğu vasat güzellikteymiş, Rand çok donukmuş, Lan bir kuzeyli olması gerekirken uzak doğulu olmuş. Bu kadar beklemeden sonra karşıma INHUMANS ya da CW vari bir dizi çıkarmadıklarına şükredip yüzümde bir sırıtışla izliyorum. 45 yaşındayım ve senelerce hayranı olduğum çizgi romanların, kitapların tv’ ye ya da sinemaya hakkını vererek büyük ölçüde uyarlanmasını bekledim. bunlara da ancak son 10 yıldır sahip olabiliyorum. O yüzden de bu detaylara takılmayıp keyif alıyorum. Siz de öyle yapın dostlar

  2. Doctor's Who Reply

    Beni en çok korkutan öyle ya da böyle çok güzel yerlere gelecek olan bu serinin ikinci sezon sonunda iptal edilebilmesi ihtimali.
    Her şey daha yeni başlıyor, bazı hatalar var ama ne olursa olsun kitapları okuyan hayranların yıllardır beklediği bir yapım bu. Ve bir şekilde güzelce de yapıyorlar. @mstbayraktar ‘ın da dediği gibi, CW dizisi olmadığına şükretmek lazım.
    Ama dediğim gibi, yapım çok masraflı. Her ne kadar 2. Sezon onayını şimdiden almış olsa da eğer biraz daha seyirci bakımından ivme kazanmazsa iptal olma ihtimali çok yüksek. Umarım öyle olmaz.
    Maalesef Game of Thrones dizisi her ne kadar ilgi çekse de Zaman Çarkı ve daha bir çok efsanenin değer görmesine engel oluyor. Her saniye kıyas ve tatminsizlik ile geçiyor. Umarım bu durum aşılır ve seyirci hak ettiği değeri yapıma gösterir.

Bir Yorum Yazmak İster Misin?

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.