Khaos ile başlıyor bu hikâye. Sonra Rhea’ya, oradan Zeus’a, sonra da insanlara kadar varıyor. Yüzyıllardır tekrar ve tekrar anlatılan, neredeyse bütün sanat dallarına defalarca konu olan bu mitleri biz de hâlâ keyifle okuyor, dinliyoruz. Yunan mitolojisi öylesine kapsamlı ve ilgi çekici ki bir kez araştırmaya başladığınızda duramıyorsunuz, her geçen gün bu batağın daha da içine düşmek istiyorsunuz. Sonunda öyle bir noktaya varıyorsunuz ki tükettiğiniz kaynaklar size yetmiyor. Zaten birinci el kaynaktan başlayayım deyip Homer‘i bir kez okuduysanız ve onun diline aşık olduysanız, tamamdır. İş bitti. Yoksa bitmedi mi?

Bugün karşınıza Yunan mitolojisi üzerine, Homer’in İlyada ve Odysseia’sı olmayan birkaç kitap önermeye geldim. Merak etmeyin, bahsedeceğim kitaplar ansiklopedi de değiller. Percy Jackson gibi popüler kültür fenomenlerinden başlayıp yavaş yavaş derine çekeceğim sizi. Aynı Hades’in Persephone’yi yeraltına kaçırması gibi; ansızın, sessizce.

Rick Riordan, Percy Jackson ve Yunan Tanrıları

Bu kitap, ben Homer için değil Yunan mitleri için geldim diyenlere gelsin! Bu kitabın özelliği şu: Percy Jackson serisine dahil olmamasına rağmen her şeyi Percy anlatıyor. Yani, Percy’nin ağzından Yunan mitlerini dinliyoruz. Bu kitabı birazdan bahsedeceğim Ovidius‘un biraz daha sadeleştirilmiş ve basitleştirilmiş versiyonu gibi düşünebilirsiniz, anlatılan her şey diğer Percy Jackson kitaplarının aksine gerçekten ciddiye alınan, yaygın Yunan mitleri. Percy de bunları öylesine eğlenceli anlatıyor ki masal dinlermiş gibi dinliyorsunuz. Dizisi çıkmadan bir hasret gidereyim, bir de Yunan mitolojisi bilgimi şöyle bir tazeleyeyim derseniz gözüm kapalı önerebilirim.

Margared Atwood, Penelopiad

Penelopiad, ilginç bir yolculuk. Odysseus’un eşi Penelope’nin kocasının geri dönmesini beklerken neler yaptığını anlatıyor. Daha da spesifik olmam gerekirse, Penelope’nin sadakatin sembolü oluşunun hikâyesini anlatıyor. Hikâyeyi anlatışı da tekdüze değil: bazen hizmetçilerin gözünden anlatıyor, bazen de Penelope’nin gözünden. Dinamik ve sıkmayan bir anlatımı var yani. İlyada ve Odysseia’deki karakterlerin kaprislerinden sıkıldıysanız ilaç gibi gelecektir. Peki bu kitabın öncesinde İlyada ve Odysseia okumak şart mı? Şöyle söyleyeyim, ben Penelopiad’ı ilk okuduğumda ne İlyada’nın ne de Odysseia’nın yüzüne bakmamıştım- buna rağmen genel çerçeveyi bilerek okuduğumdan büyük keyif aldım. Karakterler hakkında genel bir bilginiz olsa yeter ki zaten böyle bir listeye bakıyorsanız da bilginiz vardır, gönül rahatlığıyla okuyabilirsiniz.

Dönüşümler, Ovidius

Geldik listedeki en ciddi kitaplardan birine. Milattan önce 43 yılında yaşamış, Romalı bir yazarla geldim size! İşinin ehli birinden Yunan mitleri dinlemek isterseniz buyurun. Yunan mitolojisindeki birçok hikâyeyi dönüşüm teması üzerinden anlatıyor bu kitapta. Ciddi dediğime bakmayın, Ovidius anlatım biçimi bakımından didaktik bir anlatımdan çok ironik ve eğlenceli metotlara başvurmayı sever. Buna rağmen Dönüşümler, Homer’in eserlerine nispeten şiirsel bir anlatım içeriyor, dolayısıyla çok kolaydır da diyemem. Sanırım onun anlatımına alışabilmek için edebiyatı sevmeniz gerekiyor. Ha bu hikâyelerin hepsini daha sade bir anlatımla da bulabilirsiniz fakat Ovidius’u zaten sırf içerik için okumuyoruz- onun yazdığı üslubu okuyabilme tecrübesine sahip olmak için okuyoruz.

Theogonia, Hesiodos

Milattan önce 8.yüzyılda yaşayan Hesiodos’un eseri. Anlatmaya Yaratılıştan, yani Khaos’tan başlayan bir kitap Theogonia. Önce Yunan mitolojisine göre evrenin nasıl varolduğunu, sonra da tüm tanrıları tek tek açıklıyor size. Bunu yaparken de hatırı sayılır derecede zorlayıcı bir dil kullanıyor. Dolayısıyla bu liste içinde mitolojiye yeni başlayan birine önerebileceğim son kitap. Buna rağmen, ilgi duyan herkesin öyle ya da böyle yolunun kesişeceği bir kitap olması ve size gerek biçimsel gerekse anlatımsal bir şeyler katacağını düşündüğüm için okumanızı öneririm.

Fragmanlar, Sappho

Döneminde Homer’den sonraki en büyük şair olarak kabul edilen Sappho‘dan burada bahsetmesem bu gece rahat uyuyamazdım. Sappho, direkt olarak Yunan mitlerini anlatmak gibi bir kaygı gütmüyor, Sappho’dan bize kalan en eksiksiz şiir Ode To Aphrodite, İlyada’nın bazı kısımlarına gönderme içeriyor mesela. O dinleyicisinin mitlerden zaten haberdar olduğunu varsayarak lirik şiirler yazıyor. Lirik şiirin öncülerinden olduğu kabul edilen Sappho’ya ayrıca “Onuncu Muse” derlerdi, öyle söyleyeyim size. Her şey harika ama tek sorun şurda: Sappho’nun şiirlerinin büyük bir kısmı kayıp, elimizde sadece belli başlı küçük kesitler var. O kadar küçük kesitler ki bunlar, mesela bazı şiirlerin bir mısrası kayıpken bazı şiirlerinden yalnızca birkaç kelimeye sahibiz. Ne yazık!

Yunan mitolojisi, Homer’in anlatıları dışında da gerçekten keyifli ve uçsuz bucaksızdır. Üzerine konuşabileceğiniz hikâyeler ve karakterler neredeyse asla bitmez: Örneğin çok yakın zamanda -ki bu listeye aslında birinci sıradan girmeyi hak eder- Madeline Miller’ın Ben, Kirke kitabı çıktı ve o Odysseia’da da adı geçen Hekate’nin kızı Kirke hakkında. Listeye eklemememin sebebi de sitede zaten o kitap hakkında sitede şöyle bir yazımızın olması, merak ediyorsanız bir göz atabilirsiniz. Ne diyeyim, umarım başladığınız bu yolculuktan bolca keyif alırsınız. Zeus sizi korusun!

Author

Batı Edebiyatları okur, kedi sever. Bir de buralarda yazıp çizer. @mightbeyagmur

1 Comment

Bir Yorum Yazmak İster Misin?

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.