Şu ara hayatımızda çok film, az zaman ve pahalı biletler, ucuz işler var. Eğer bir filmi haftalar, aylar önceden gözümüze kestirmediysek kolay kolay sinemaya gitmiyoruz. Gittiğimizde de genelde ne izleyeceğimize tam emin olmadan balıklama salona atlıyoruz. Sonuç birçok zaman hüsran ve verilen paraya tutulan yas oluyor. En azından benim başıma sık gelir bu. Okuduğunuz yazı benim çektiğimi siz çekmeyin, ben de biraz akıllanayım diye var. Bakalım 9 Aralık günü vizyona girecek filmlerde nasıl potansiyeller var!

 

SEN BENİM HER ŞEYİMSİN

Hayatını kafasına göre, sadece anı düşünerek geçiren Sedat’ın bir gün kapısı çalınır ve karşısında kucağında bir bebekle eski sevgilisini bulur. Ancak eski sevgilisi çocuğu oraya beraber yetiştirmek için değil tüm sorumluluğunu Sedat’a bırakıp kaçmak için gelmiştir. Bir anda kendini elinde bebek pusetiyle baba olarak bulan Sedat zaman içinde çocuğu için elinden gelen her şeyi yapan bir adama dönüşür. Ancak bir gün çocuğun annesi geçmiş kararından pişman olup ortaya çıkar ve çocuğun velayetini kendine ister. Sedat tek başına büyüttüğü kızının kendinden alınmaması için yol aramaya başlar.

Yani yerli film Sen Benim Her Şeyimsin’in konusu böyle ama orijinal değil. Meksika yapımı Instructions Not Included filminin neredeyse birebir yerli yapımı. Yanlış anlaşılmasın, çalıntı bir senaryo değil: Tolga Çevik parası neyse vermiş almış. Ancak onun yerine senaryolarına alıcı bulmak için çırpınan senarist adaylarını da biraz dinlese belki sinemamıza orijinal bir fikir katabilirmiş.

Nihai karar: Meksika versiyonunu izleyenler o versiyona benzerse güzel olur diyor. Ama o versiyona benzeyince güzel olacaksa, neden gidip bunu izleyeyim değil mi?

 

NOCTURNAL ANIMALS/Gece Hayvanları

Susan eski eşi Edward’dan bir roman taslağı alır. Roman Susan’a adanmış ve ondan Gece Hayvanı diye bahsedilerek Susan’ın hayatı konu edilmiştir. Romanda Gece Hayvanı’nın alçak bir kadın olarak tasvir edildiğini ve yazan hemen her şeyin gerçek olduğunu fark eden Susan geçmişte yaptığı çirkin hatalarla yüzleşmek durumunda kalır.

Prisoner ile duygusal gerilimi taşıyabileceğini kanıtlayan Jake Gyllenhaal ve Arrival ile kendisini bana sevdirmeyi nihayet başarmış Amy Adams ikilisinin festival gezen filmi Nocturnal Animals. Fragman bunu açık etmese de tanıtım bültenine göre üç farklı zaman ve mekanda geçen hikayelerin kesişimi olacakmış film. Zaman çizgisini kurcalayan filmleri Memento izlediğim günden bu yana severim, o yüzden bu film de ilgimi çekti. İtiraf edeyim, kapağından önyargı çekip korku filmi lan bu diyerek, filme şu yazıyı yazacağım ana kadar hiç dikkat etmemiştim.

Nihai karar: Son anda radarıma girdi ama bu hafta çok da rakibi yok. Şans verilebilir.

 

OFFICE CHRISTMAS PARTY/Çılgın Ofis Partisi

Anlatılacak çok bir yanı yok aslında. T.J. Miller, Kate McKinnon, Jennifer Aniston, Olivia Munn’dan oluşan kadrosuyla sırasıyla komik, çok komik, etkileyici ve seksi olacak bir ofis partisi filmi izleyeceğiz. Yılbaşı temalı oluşuyla insanı bir kıllandırsa da fragmanı izleyince bu filmin tarçınlı kurabiye kokmayacağından emin oluyorsunuz.

Nihai karar: Türkiye son 5 gün kala yeni yılı umursamaya başlıyor olduğundan (mantıklı olan da bu bence) vizyon tarihi temasına göre biraz fazla önde ama ne zamandır kadrosu sağlam bir komedi filmi gelmiyordu vizyona; bu yüzden gülmek için sinemaya gidenlere tavsiye edebilirim.

 

SING/Şarkını Söyle

Hayvanlar arasında yapılan bir şarkı yarışmasını konu alıyor seslendirme kadrosu yumruk gibi olan Sing filmi. Yarışma özellikle babası müzik için fazla ağır abi olan bir gorilin, sahne korkusu olan bir filin ve asi rock’n roll bir kirpinin perspektifinden anlatılıyor. Filmin sonunun nasıl olacağı fragmanda bile açık edilse de izlemesi keyifli olacak sıcak bir öyküsü var gibi. E, bir de kadro yumruk gibi dedik.

Yumruk gibi kadro sözü biraz iddialı geldiyse onu da açıklamak gerek: Sunucuyu Matthew McConaughey, domuz karı-kocayı Reese Witherspoon ve Norma Offerman, Sinatravari fareyi Seth MacFarlane ve kirpiyi Scarlett Johansson seslendiriyor. Problem? Asıl mesele Türkiye’de dublajsız vizyona girip girmeyeceği. Çünkü basın gösterimi bile dublajlı yapıldı.

Nihai karar: Orijinal dilde olursa kaçırmam, dublajlıysa da çevrilmeye kıyılamayan şarkılar için belki giderim.

 

MAL DE PIERRES/Aşk Mektupları

2. Dünya Savaşı sonrasında, Fransa’da bir köyde yaşayan Gabrielle, gerçek aşkı arayan, özgür ruhlu bir kadındır. Ailesi kızlarını ıslah edilmesi gereken bir sapkın olarak gördüklerinden onu Jose adında iyi yürekli ve Gabrielle’e aşık bir İspanyol çiftçiyle evlendirir. Ancak genç kadın kocasını hiçbir zaman sevmeyeceğini açıkça söylemektedir. Bu esnada gerçekten hastalanan Gabrielle tedavi için Alpler’de bir bakımevine gönderilir. Burada tanıştığı savaş gazisi Andre’e aşık olur. Bu Gabrielle’nin tahmin edemeyeceği problemleri tetikleyen bir ilişkinin başlangıcı olacaktır.

Gabrielle rolündeki Marion Cotillard hızla yükselen bir yıldız. Ancak bu film kendisini son zamanlarda görmeye alışık olduğumuz bir Hollywood hiti değil, bir Avrupa sineması örneği ve yeni bir şeye sahip gibi gözükmüyor.

Nihai karar: Aşağıda bunun yerli hali var, tabii biraz daha damar hali. İkisi de pek keyif vadetmiyor.

 

KASAP HAVASI

Bıyıklı bir taksi şoförü artık başıboş dolanmasın evi barkı olsun diye annesinin zoruyla mahallenin hanım kızıyla evlendirilmek istenir. Ancak bıyıklı taksi şoförü kendinden yaşça büyük bıyıksız bir terziyle aşk yaşamaktadır. Bu taksi şoförünün tahmin edemeyeceği problemleri tetikleyen bir ilişki olacaktır.

Bıyıklı taksi şoförü rolündeki İnan Konukçu’yu Behzat Ç.’deki Hayalet rolünden tanıyor olabilirsiniz.

Nihai karar: Yukarıda bunun yabancı hali var, tabii biraz daha pastoral hali. İkisi de pek keyif vadetmiyor.

 

HAYATİ TEHLİKE

https://www.youtube.com/watch?v=pIbUTb9lS-M

Dışarıdan komedi filmi gibi gözüküyor olsa da aslında çok gizli bir yeraltı sanat projesi Hayati Tehlike. Öncelikle yönetmenin tüm filmi kapsayacak bir shaking cam tekniği uyguladığını görüyoruz. Başrolün oku mızrak gibi atmaya çalışması ise filmin Orta Asya Türk kültürünün unutulup Anglosakson emperyalizme esir olunmasına yaptığı açık eleştirisi

Nihai karar: Filmin en can alıcı yanı ise bu filmle filmografisine ivme kazandıran Erkan Petekkaya’nın “Olim napiysan!? Napiysan olim lan?!” repliği ile günümüzdeki oğulların ne yaptıklarını gerçekten de bilmediğini işaret etmesi oldu.

Author

Lord olmak için yola çıkan gariban geek kendini bir anda yazar olarak buldu. Geek kültürüyle küçük şakalaşmalarını, sinemayla flörtlerini yazıya dökmek için burada. Muhitte Geek_Lord olarak bulabilirsiniz.

Bir Yorum Yazmak İster Misin?

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.