Şu ara hayatımızda çok film, az zaman ve pahalı biletler, ucuz işler var. Eğer bir filmi haftalar, aylar önceden gözümüze kestirmediysek kolay kolay sinemaya gitmiyoruz. Gittiğimizde de genelde ne izleyeceğimize tam emin olmadan balıklama salona atlıyoruz. Sonuç birçok zaman hüsran ve verilen paraya tutulan yas oluyor. En azından benim başıma sık gelir bu. Okuduğunuz yazı benim çektiğimi siz çekmeyin, ben de biraz akıllanayım diye var. Bakalım 14 Ekim günü vizyona girecek filmlerde nasıl potansiyeller var!

Sinemaseverler Filmekimi ve vizyon filmleri arasında seçim yapmaya zorlanadursun biz geleneksel vizyon filmleri önbakışımıza devam edelim. Bu hafta İstiklal Marşı ve saygu duruşunun ardından meydana Dan Brown romanından uyarlanan bir film çıkacak ona bir biyografik boks filmi, yerli yersiz bir komedi, iki yerli romantik komedi, cinli film ve dikkat çekici bir Alman-Türk ortak yapımı bir film eşlik edecek. Bakalım bolluk içindeki bu haftanın filmleri izlemeye değer mi.

INFERNO/Cehennem

Tom Hanks, Robert Langdon rolüne yakışıyor be! Da Vinci Şifresi filme uyarlanacağı zaman pek bir çekinceyle gitmiştim filme. Yine batık bir uyarlama göreceğiz sanmıştım. Elbette kitaptaki derinliğe sahip olmasa da başarılı uyarlamasıyla beni utandırmıştı serinin ilk filmi. Melekler ve Şeytanlar’dan da genel olarak memnun kaldım. O yüzden Inferno için güzel hisler besliyorum. İtiraf edeyim kitabı okuma fırsatım olmadı bu yüzden ben filmi vizyondayken izleyemeyeceğim, kitabı okuduktan sonra izlemeyi tercih ederim. Ama kendi alışkanlığımın gölgesinden çıkarsak gitmenizi tavsiye ederim.

Kitaplarla arası olmayanlar için konudan bahsedelim. Robert Langdon gözlerini açtığında Floransa’da bir hastanededir. Başına ne geldiğini hatırlayamaz. Hafızasının kayıp kısımlarını tamamlamak için bir araştırma yaptığında Dünya’nın bir virüsle yok edilme tehdidi altında olduğunu keşfeder. Virüse sahip adamı durdurmak için maceraya atıldığında yolu Türkiye dahil bir çok Doğu Avrupa ülkesinden geçecektir.

Nihai karar: Colombia Pictures’a para kaybettirmek gibi olmasın ama kitaplarla aranız iyi ise siz de benim gibi kitabı elden geçirdikten sonra filmi izleyin. Ha, zaten okumam diyorsanız ben size filmi vizyonda izlemenizi tavsiye ederim.

HAND OF STONE/Demir Yumruk

Rocky döneminde büyümediğim ve benim çocukluğumda çıkan çoğu boks filminin Rocky’nin başarısız çakmaları oluşu nedeniyle boks filmlerine hiç ilgi duymuyordum. Ancak geçen yılın oyun değiştiricilerinden Creed sağ olsun boks filmleri ilgi skalamda epey bir yukarı tırmandı. Biyografi filmlerini ise oldum olası sevmişimdir. Şimdi karşımızda biyografik bir boks filmi olduğuna göre benim filme yükselmemem ilginç olurdu.

Taştan El olarak bilinen boksör Roberto Duran’in spor hayatını anlatan film boksörün yaşadığı dönüm noktası olan Sugar Ray karşılaşması üzerine yoğunlaşacak. Aynı Creed gibi bir boksör-antrenör paslaşmasına tutunacak olan Hand of Stone ile ilgili tek sorunum oyunculuğunu beğenmediğim başrolü Edgar Ramirez.

Nihai karar: Creed sizi de etkilediyse bu filme gitmek isteyebilirsiniz. Ama boks veya biyografi fikri sizi şimdiye kadar çok çekmediyse bu film sizin filminiz değil. Ayrıca ailesiyle filme gitmeyi sevenler için filmde bol keseden seks sahnesi olduğunu belirtmeliyim.

YOLSUZLAR ÇETESİ

Gerçekten fragmanına küfür doldurulan komedi filmleri ilgimizi çekiyor mu ya? Millet olarak küfre bu kadar gülüyor muyuz? Komedi filmi fragmanları inatla bu yol üzerinden gittiğine göre gülüyoruz demek ki. Ne diyelim, bu eğilimi de böyle kabullenmek lazım.

Tefeciden borç alan iki arkadaşın başı tefeciyle belaya girer. Onu başlarından savmak için hızlı konuşan bir  çocuktan yardım isterler. Sonra gülmeli, şakalı, küfürlü şeyler yaşanır. Osman Sonant da böyle filmlerde harcanır. Üstelik bir sinemasever Soysuzlar Çetesi, Yolsuzlar Çetesi göndermesinin çirkinliği altında ezilip ölür.

Nihai karar: Komedi sinemamızın temelinin küfür olmasıyla televizyonlarda küfrün sansürlenmesi çok ironik değil mi ya? Ben metroda küfür kotamı dolduruyorum. Tahminen sizlerin de durumu çok farklı değildir. Kota aşımına hiç gerek yok, izlemeyelim.

SENİ SEVEN ÖLSÜN

Bir Karadeniz köyü, birbirini seven insanlar evlendiğinde onların ölümüne sebep olan bir lanet altındadır. Bu nedenle bu köyde sevenler kavuşamaz. Bunu kabullenemeyen iki genç öleceklerini bile bile evlenerek laneti bozmaya çalışacaklardır.

Bana ilgi çekici geldi desem ne dersiniz? En azında birbirinin kopyası romantik komedilerin üzerine bir şey katmayı deniyor film.

Nihai karar: Vizyondayken izlemem ama bir gün Karadeniz şivesine aşırı maruz kalma tehlikesini göze alırsam filmi izleyebilirim.

BERZAH: CİN ALEMİ

Arama motoru, cinden korunma duası, enter!

Nihai karar: Töbe.

OĞLAN BİZİM KIZ BİZİM

Romantik komedi janrı tüm dünyada benzer biçimde seyrettiğinden bu sefer suçu yerli sinemaya yüklemeyeceğim. Ama film hiç ilgi çekici değil benden söylemesi.

Sevgilisinden beklediği evlilik teklifini bir türlü alamamış Zeynep yaşadığı büyük hayal kırıklığının ardından bir radyonun düzenlediği yarışmayı kazanarak Antalya’da tatil kazanır. Kültürlü ve karizmatik otomobil tamircisi arış da aynı tatilli kazanmıştır. Karşılaştıkları ilk andan itibaren kavga etmeye başlayan Zeynep ve Barış, yanlarında gelen en yakın arkadaşlarının da yardımıyla tatili birbirlerine zehir ederler. Daha sonra kavga aşka dönüşecektir.

Nihai karar: Filmin galası çok eğlenceli geçmiş diyorlar. Ama çağırılmadık o yüzden gitmem. Şaka şaka, normalde de gitmem.

ANSIZIN / AUF EINMAL

İnsanın kendini ve çevresini sorgulamasını öneren bir film Ansızın. Etkisi önceden tahmin edilemeyen korku ve zayıflıkların şartlar en kötü şekilde geliştiğinde insan üzerinde nasıl etkiler bıraktığına değiniyor. Evet, lafı biraz uzatıyorum çünkü Ansızın kendi hakkında pek tüyo vermeyen bir tanıtım yolu izliyor çoğu vizyona giren sanat filmi gibi. Bu durumda net bir tavsiye için en azından sizin ya da benim filmi izlememiz gerekiyor sanırım.

Filmin yönetmeni bir göçmen: Aslı Özge. Diğer filmleri Hayatboyu ve Köprüdekiler belli prestijdeki yerlerden ödül almış filmler. Oyuncular ise isimlerini duyurmuş değiller. Kamera arkası Türk kamera önü Alman bir film.

Nihai karar: Gerçekten çok bir yorum yapmak elde değil. Zaten pek bir salonun filmi almış olduğunu da zannetmiyorum. Başka Sinema ile anlaşması olan salonlar hariç rastgelmesi zor olacaktır.

Author

Lord olmak için yola çıkan gariban geek kendini bir anda yazar olarak buldu. Geek kültürüyle küçük şakalaşmalarını, sinemayla flörtlerini yazıya dökmek için burada. Muhitte Geek_Lord olarak bulabilirsiniz.

Bir Yorum Yazmak İster Misin?

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.