A Few Good Men, Malice, Sports Night, The West Wing, Charlie Wilson’s War, The Social Network, Moneyball, The Newsroom… Bunların hepsinin ortak noktası nedir? Siz yorumlara davranmadan ben söyleyeyim: Bu birbirinden alakasız 8 eserin iki ortak noktası vardır. Ustaca yazılmış diyalogları ve o diyalogları yazan kişinin aynı olduğu gerçeği. Amerikalı yazar Aaron Sorkin’in kaleminden çıkan tüm bu eserlerde karakterlerin hepsi IQ’ları 180’miş gibi konuşurlar. Sorkin karakterlerinin ne hissettiğini incelikli diyaloglar ve tiradlarla aktarma konusunda tam manasıyla mükemmeldir. Bize inanmıyor musunuz? Bu ihtimali düşünüp, sizin için şu aşağıdaki 7 sahneyli listeledik. Tiradların Türkçe çevirilerini de özenle ekledik.

Buyurun!

 

7. Benim Tanrı kompleksim var mı? – Malice

“Soru, ‘Benim Tanrı kompleksim var mı?’… Bu soru beni düşündürtüyor, acaba bu avukatın en üst seviye bir tıp okuluna girmek için alınması gereken notlar konusunda bir fikri var mı? Ya da cerrahi bir ekibin liderliğini yapmak için birinin ne kadar yetenekli olması gerektiği konusunda en ufak bir ipucun mevcut mu? Benim Harvard’dan bir Tıp derecem var. Kardiyotorasik tıp ve travma cerrahisi alanlarında kurul onaylıyım. New England bölgesinde yedi farklı tıp kurulundan takdirnamelerle ödüllendirildim ve beni asla, asla deniz tutmaz. O yüzden sana soruyorum, birisi şapele gittiğinde, dizlerinin üzerine çöktüğünde ve Tanrı’ya karısı düşük yapmasın, kızı kanamadan ölmesin veya annesi ameliyat sonrası şokuyla aküt nöral travma geçirmesin diye dua ettiklerinde, aslında gerçekte kime dua ettiklerini düşünüyorsun? Şimdi git ve İncil’ini oku Dennis, kilisene git ve şans gelsin ki yıllık çekilişini kazan. Ama eğer aradığın Tanrı’ysa, kendisi 17 Kasım’da iki numaralı ameliyat odasındaydı ve kendisinden şüphe edilmesinden hiç hoşlanmıyor. Bana bir Tanrı kompleksim olup olmadığını mı soruyorsun? Sana bir şey söyleyeyim: Tanrı bizzat benim.”

 

6. Problem nedir? – Moneyball

“Çözmeye çalıştığımız problem şu: Bu ligde zengin takımlar var, bir de fakir takımlar var. Ondan sonra 20 metrelik bir bok yığını var, onun altında da biz varız. Bu adaletsiz bir oyun. Ve şimdi de deşildik. Zenginler için organ bağışlayıcısı gibiyiz. Boston böbreklerimizi aldı. Yankees kalbimizi. Ve şimdi siz burada oturmuş, sanki kot pantolon satıyormuşuz gibi o eski “iyi vücut” teranesini konuşuyorsunuz. Sanki Fabio’yu arıyormuşuz gibi. Artık farklı düşünmemizin zamanı geldi. Kaseye en son yetişen köpek biziz. Kardeşlerin en zayıfına ne olduğunu bilirsiniz değil mi? O ölür.”

 

5. Dikkatimin bir kısmına sahipsiniz. – The Social Network

“Eğer müvekkilleriniz benim omuzlarıma oturup kendilerine uzun demek istiyorlarsa, bunu bir denemeye hakları var; ama benim burada konuşulan yalanları keyifle dinlememi gerektiren hiçbir zorunluluk yok. Dikkatimin bir kısmına sahipsiniz, minimumuna. Dikkatimin geri kalanı Facebook’un ofisinde. Orada meslektaşlarım ve ben bu odadaki hiç kimsenin, özellikle de müvekillerinizin entellektüel ve kreatif kapasitesinin yetmeyeceği şeyler yapıyorlar. Küçük gören sorunuzu tatmin edici bir şekilde cevapladım mı?”

1 2
Author

Geekyapar'ın yazı işleri şövalyesi. Uluslararası İlişkiler okudu, okula girmeden önce yaptığı işi yapıyor. Küçükken "Büyüyünce ne olmak istiyorsun?" diyenlere yazar diyordu. Tüm internette bulmak için: @acyberexile.

Bir Yorum Yazmak İster Misin?

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.