Arkadaşlar bir gün var. Bunun ne kadar önemli bir gün olduğunu kavramamız lazım. 4 Haziran. Bu günü yazın bir kenara. Sinema tarihinin açık ara başına en çok saçma sapan şey gelmiş filmi olan ve bu konuda halihazırda epey absürt bir süreç geçirmiş Star Wars’ı bile utandıracak kadar şey geçirmiş olan The Man Who Killed Don Quixote çekimlerini tamamladı. Post-prodüksiyona geçti.

İlk ışığın yanmasından tam 17 yıl sonra.

Don Quixote Vive

Çekimin başına neler geldiğini şurada uzun uzun anlatmıştık zaten. Genel hatlarıyla, filmin yaşadığı aksiliklerin satır başlıkları şu şekilde:

  • Jet uçakları tarafından tahrip edilen ses kayıtları
  • Sel tarafından tahrip edilen ekipman
  • Sel dolayısıyla kullanılamaz hâle gelen çekim alanı
  • Yönetmenin bu rol için yedi ay İngilizce öğrettiği aktörde çıkan çift fıtık
  • Sigorta şirketiyle dava
  • Aktörlerin projeyi terk etmesi
  • Projeye gelen yeni aktörlerden birinde çıkan pankreas kanseri
  • Yerine gelen aktörlerin de projeyi terk etmesi

Bütün bunları yaşayan, en sonunda da Amazon’un desteği ile tekrar “çekim” diyebilmiş olan proje bitti arkadaşlar. Çekimleri bitti. Terry Gilliam, çok haklı bir kıvanç ve gurur ile, şöyle duyurdu biten çekimleri:

Don Kişot bir hayalci, bir idealist, bir romantiktir. Gerçekliğin kısıtlamalarını kabul etmemekte ısrarcıdır, engellere rağmen yoluna devam eder; aynı bizim gibi. O kadar uzun süredir bu işin başında duruyoruz ki bu gizli filmin çekimlerini bitiriyor olma fikri bana epey sürreal geliyor. Herhangi bir mantıklı insan yıllar önnce vazgeçerdi, ama bazen dik kafalı hayalciler yolun sonunda kazanırlar. O yüzden, bu uzun rüyayı gerçeğe dönüştürme yolculuğuna katılan tüm hakkını alamayan fantasistler ve rüyakarlara büyük teşekkürler! 

Yani ne diyelim ki? Ne desek resmen boğazımızda düğümlenecek. Şu saatten sonra iki şey kaldı yapılması gereken:

  1. Filmin montajının bir nükleer bomba sığınağında yapılmasını sağlamak
  2. Film çıkınca iki elimiz kanda olsa da dahi gitmek

İkincisi iyice önemli. Çünkü The Man Who Killed Don Quixote bir film değil artık. Bir sinema olayı. Bunu sinemada görmek bizim boynumuzun borcu. Umalım da nasip olsun!

Author

Geekyapar'ın yazı işleri şövalyesi. Uluslararası İlişkiler okudu, okula girmeden önce yaptığı işi yapıyor. Küçükken "Büyüyünce ne olmak istiyorsun?" diyenlere yazar diyordu. Tüm internette bulmak için: @acyberexile.

Bir Yorum Yazmak İster Misin?

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.