Bir-iki kalburüstü aksiyon, bir-iki de korku filmiyle bildiğimiz Jaume Collet-Serra‘nın yönettiği ve Dwayne Johnson‘ın başrolde olduğu Black Adam filmi vizyona girdi. Geekyapar ekibi olarak filmi izledik. Beğendiğimiz yerler de olmakla birlikte genel olarak film, ağzımızda kötü bir tat bıraktı. Hazırsanız, iyi yanlarını anlatmaya bile mecal bırakmayan filmdeki beş problemi spoiler‘lı konuşalım.

Tam bu noktada spoiler almak istemiyorsanız görselden sonrasını okumayın uyarısını geçiyoruz!

Öncelikle, kötü çıkacak bir Black Adam filminin neden önem teşkil edeceğinden bahsedelim. Yıllar içinde bir potansiyelin harcanmasına şâhit olduk. Nolan’ın Batman serisinden sonra önünü alamayız dediğimiz DC filmleri, bu seriden sonra ilk hamle olarak Superman’i getirmekle işe başladı. Ardından yeni bir Batman geldi ve bu ikisi dövüşmeye başladılar. Justice League kuruldu, dağıldı; Snyder Cut’ı geldi, tekrar mı toplanacak derken DC, ne yapacağını şaşırdı. Solo Joker ve Batman filmleriyle farklı bir ivmelenmiş gibi gözüktü. Hiçbir şey yapmamış olsa bile firmaya taze kan oldu. Gelgelelim, kamera arkasında yaşanan dramalar bir kenara bırakılsa bile ortak evrende geçecek filmlerde beli hâlâ doğrultamadıklarını Black Adam’la anladık. Filmin tonundan, senaryo yazımına kadar atılan her adım, filmin seyir zevkini düşürdükçe endişelendiğimiz Adam’ın değil, DC’nin geleceği oldu.

Toplama Kasa Gibi Film

Filmi izlerken 90’ların başından 2000’lerin başlarına kadarki birçok filmi hatırlamanız mümkün. Hazır formül bu kadar özensiz kullanılınca film, toplama kasa gibi duruyor ama parçalar artık eski. Sistem çalışmıyor. Black Adam’ın uçaklarla it dalaşına girdiği sahne, kamera açısına kadar Iron Man‘le aynı. Malikânenin bahçesinden yükselen savaş uçağı, X-Men filmlerinden doğrudan alınmış bir sahne gibi. Black Adam ve kahramanlar en başta birbiriyle dövüşüp sonradan ortak düşmanla savaştı; bunun da en yakın örneği Batman v Superman’di ki onun da istediği etkiyi bırakmaktan ne kadar uzak olduğu ortada. Adrienne’in filmin başında tapınağın duvarından duvarına zıplaması Tomb Raider filmlerini hatırlattı. Black Adam’ın katliam yaptığı sahneler Mortal Kombat gameplay videosu gibiydi. Cyclone‘a yapılan slow-motion‘lar, Winx Club live-action‘ı tadındaydı. Avengers, Mumya, Ocean’s ve sürüyle aksiyon filmi, bu filmi izlerken aklımıza gelip durdu. İlk sahneden son sahneye kadar dinmeyen patlamalar ve dumanlar hariç filmin gözümüze çarpan, aklımıza kazınan sahnesi olmadı.

Müzik Seçimi

Marvel filmlerinden akılda kalıcı, ikonik müzikler beklemeyiz. Onların tarzı; film önümüzde akarken, filmin önüne geçmeyecek bir müziği arka plana koyarak filmin akıp gitmesini sağlamaktır. DC filmleriyse karakter ve aksiyon müzikleriyle seyirciyi sarmalar. Film bittikten yıllar sonra da seyirci müzikleri dinlenmeye devam eder. Eğer filmin müzikleri çok büyük bir bestecinin elinde değilse; genellikle keyifli bir seçim yapan yönetmen, sahneye cuk oturan, bildiğimiz, sevdiğimiz, eski şarkıları filmin çalma listesine ekler. Zack Snyder, bunun ikisini de yapıyordu. İki Suicide Squad filminde ve Shazam’da da bahsettiğimiz ikinci seçimi gördük.

Gelin görün ki Black Adam’da filmin müzik seçimleri, üzerinde konuşulacak kadar tat kaçırıcıydı. Bakın burada silik, anında unutulup giden bir melodiden bahsetmiyoruz. Muhtemelen bütün gün boyunca, salondaki herkesin kulağından gitmeyen yorucu müzik seçiminden bahsediyoruz. Bizi buna ikna eden de aynı müziğin bütün film boyunca dönüp dolaşıp, her aksiyon ve hatta her diyalog sahnesinde başa sarmasıydı.

Haydi, tema müziğini kenara bırakalım. Filmde, hangi eserde duysak kullanıldığı sahnenin değerini katlayacak bir şarkı çaldı. Rolling Stones’tan Paint it Black. Bu şarkı çalmaya başlayınca her türlü coşmamız gerekiyordu ama muhtemelen şarkının şimdiye kadarki en az etki bırakacak şekilde kullanıldığı sahneyi izlemiş olduk. Karakterin adı da Black, şarkının adı da Black; o zaman haydi koyalım bir Rolling Stones sahnesiydi.

Kahraman mı Zalim mi?

Başından sonuna kadar bütün filmin üzerine kurulduğu yegâne konu; Black Adam bir kahraman mı olacak yoksa önüne çıkanı ezen bir zalim mi olacak çatışması üzerineydi. Gerçekten de Black Adam karakteri, bu konu için muhteşem bir seçim. Gelin görün ki ne zaman bunun üzerinden seyirciye kanca atabilecek olsalar tam o araya bir şaka sokarak bu meselenin derinleşmesine bir türlü izin vermediler. O anlarda ya Atom Smasher bir sakarlık yaptı ya da Dr Fate, sarkastik laflarla işi şakaya vurdu.

Black Adam özgürlük için baş kaldıran bir asi miydi, tahtı kendisi için isteyen bir güç sevdalısı mıydı yoksa iyi niyetli ama sinirlenince de tersi kötü olan bir abimiz miydi, anlamadık. Film bitince kimsenin aklında kalan sorular bunlar olmadı. Karakter derinliği neredeyse kimse için kurulmadı.

Justice Society

Dünyanın en bilindik süper kahramanlarından oluşan Justice League, yerin altından ordusuyla birlikte yükselen şeytanla savaşmak için bile olay yerine gelmeye tenezzül etmedi. Onların yerine Justice Society, film boyunca Black Adam’ın peşinden koştu durdu. Justice League nerede, ne yapıyor hiç açıklanmadı. Genelde ortak evrende geçen filmlerde bunu sormamaya alıştık ama bu sefer iş başka. Zira filmin sonunda, Amanda Waller’ın bir telefonuyla Superman’in kalkıp bir başına Kandak’a, Black Adam’la konuşmaya gittiğini gördük. O da bütün savaş bittikten sonra oldu. Henry Cavill’in gül cemalini görmemizle beraber “Şimdiye kadar neredeydin, sözleşmen mi yetişmedi güzel abim“, demekten kendimizi alamadık.

Amanda Waller’ın neden bir Suicide Squad yollamadığını karşımızda duran Black Adam’ın heybetinden anlayabiliriz ama diğer ekibi ne zaman topladığı ve onların neden Justice League’den ayrı bir ekip olduğu gibi sorular cevapsız kaldı.

Ayrıca, çizgi romanlardan çoklukla bildiğimiz ama live-action‘da ilk defa gördüğümüz ve film evreninde neden umurumuzda olması gerektiğine dair bir fikrimizin olmadığı karakterlerin kendini feda etme yarışını izledik. Biliyoruz ki Dr. Fate, DC içinde çok önemli bir karakter. Pierce Brosnan’ın karizmasıyla da filmde ilgi çekici bir kahraman olabilecekken, tanımaz etmez olduğumuz bir adamın tam solo filmi nasıl olurdu derken, kendine bir intihar görevi seçtiğini gördük. Keza ekibin lideri Hawkman de filmde sürekli maçoluk taslarken seyirci olarak; filmde yapacakları icraatları değil solo hikâyesini görmeyi daha çok istedik. Atom Smasher’la Cyclone’a gelince, aralarındaki romantizmden başka filme ne kattılar anlamadık.

Halkın Kaderi

Black Adam, köken hikâyesi gereği Mısır’da uyanıyor ve bütün film Mısır’da geçiyor. Burada şöyle bir sorunumuz var; film bize sözde, Amerika’nın her yere adalet götürme çabasını sorgulatıyor. Black Adam’la Justice Society arasındaki çatışmada yöre halkı her zaman Black Adam’ın tarafını tutuyor ve “bizimkiler” de onun sandıkları gibi biri olmadığını halka göstermeye çalışıyor. Kahramanlarımız Black Adam’ın kötü biri olduğuna da “süper kahraman kütüphanesinde” okudukları yazmalardan karar vermiş durumdalar. Sözde onun ne kadar güçlü olabileceğini biliyorlar ama karşısına çıktıkları ilk anda tüm özgüvenleriyle ondan boyun eğmesini istiyorlar.

Halkın çilesi, derdi şimdiye kadar kahramanların umurunda olmamış ama şimdi onlara bir kurtarıcı gerektiğini düşüyorlar. Tabii bu da kendileri. Adrianna bunu doğrudan yüzlerine söylediğinde, bir şekilde “var herhalde bildiğimiz” tavrıyla muamele edip, kendilerine hak gördükleri şekilde duruma müdahale ediyorlar. Filmin sonunda da Black Adam’a “Biz seni yanlış anlamışız kardeş“, deyip işin içinden çıkıyorlar. Filmin mesajı da “Sizin kaderiniz sizin elinizde değil, bizim kahramanlarımızın elinde, belki sizin de kahramanınız olabilir ama o da bizim izin verdiğimiz ölçüde” demeye geliyor.

Hele bu son madde baz alarak yapılabilecek tartışmaların haddi hesabı yok. Watchmen’den tutun, Dark Knight’a, oradan Civil War’a kadar birçok seride süper kahramanların yetki alanlarının ve eylemlerinin sonuçlarının değerlendirildiği birçok eser tükettik. Birçoğunda da kahramanlar haklı bulunup hikâye nihayete erdirildi. Black Adam’ın bu konudaki sorunu; neo-emparyalizm, hükmetmek ve özgürleştirmek kavramların içini boşaltıp, sadece karakterlerin ağzında sakız etmesiydi.

Siz Black Adam filmi hakkında ne düşünüyorsunuz? Keyifle mi izlediniz yoksa siz de sıkıntıdan oturduğunuz koltuktan aşağı kaydınız mı?

Author

Sabah kuşağı çizgi filmleri müdavimi.

2 Comments

  1. Kesinlikle bire bir duygularımı yansıtan bir yorum öncelikle teşekkür ederim
    Normal koşullarda dc universe seven biri değilim fakat Batman joker Süperman kahramanları çocukluğumuzdan beri tanıdığımız karakterler olunca izliyoruz bir the rock hayranı olarak filmi yakıştırmadım normal bir insan olarak oynadığı filmler daha çarpıcı bize gösterilen trailers kötü bir karakter izlenimi bıraktı ve hoşuma gidende oydu film boyunca daha sert bir karakter olmalı dedim film biterken hadi bi tacı alda kullan adam dedim yapmadı hüsrana uğrattı

Emre için bir cevap yazın Cevabı iptal et

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.