Mutlaka hatırlıyorsunuzdur. The Dark Knight Rises vizyona girdiği aylarda, Amerika’da sayısı bir türlü tükenmeyen silahlı saldırganlardan bir tanesi Aurora, Colorado’daki bir sinema salonuna girmiş, etraftaki insanları taramış ve korkunç bir katliama yol açmıştı. Bu da yer etmişti elbette Amerikan halkının bilinçaltında. Bir süre boyunca sinema salonlarına gitmemişti insanlar. Nasıl gidebilirler ki?

İşte Tim Sutton’ın filmi de, o olayı konu alıyor. Birebir bir tarihi uyarlama değil; zaten ilk etapta aldığı eleştiriler de bundan çok daha fazlasını ima ediyor. Geçtiğimiz sene Sundance Film Festival’inde gösterilen film, daha ziyade işin terörize olmak tarafını ele alıyor gibi gözüküyor. Biraz daha analiz yapma derdi var filmin. Fragmanı şöyle:

Stüdyo filmi Amerikan silah kültürüne bir eleştiri olarak izah ediyor. Bunu yaparken Sutton da özellikle belgesel vari bir anlatım tarzı belirlemiş. Profesyonel aktörler yerine, sıradan insanlar kullanılmış. Bu insanlar, altı ana karakteri oynuyorlar. Bir tanesi katil. Hepsi sinemaya gidiyor. Gün doğumundan, gün batımına kadar hikayelerini izliyoruz.

Elbette bizim Türkiye’den silah kültürü üzerine söyledikleri ile bağ kurmamız zor. Sonuçta Amerika kadar ayyuka çıkmış bir probleme sahip değil Türkiye silah konusunda. Ancak, sembolik saldırılarla normal yaşamın zaptırapt altına alınması, Türkiyeli olarak da bağ kurabileceğimiz bir mesele. Üstelik Sutton da iyi ele almışa benziyor bu hassas konuyu. Filmin vizyon tarihi 3 Şubat. Türkiye’de salon görmeyecek gibi gözüküyor; ama ilerisi için, biz radara ekledik. Siz ne diyorsunuz?

Author

Yalnız olduğunu düşünen, ama bunun uzun sürmeyeceğini bilen bir adam. Bir gün Kaliforniya'nın yeşillikleri uğruna Arizona'daki evini terk edip gitti, geri dön çağrılarına da kulak vermiyor.

Bir Yorum Yazmak İster Misin?

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.