Yorumlarda herkes DC şöyle, Marvel böyle diye tartışırken, bazen içimden “Bu MCU bizi çok bozdu. Bir tek DC – Marvel biliyor bu yeni nesil, halbuki ben gençken ne filmler ne filmler, peheey…” diyesim geliyor. Hazır yazarlık mertebesine gelmişken (Şu an güvenlerini kazanıyorum, çok yakında içeride dönen bütün gizli kapakları işleri açıklayacağım.)(e.n.: hah!) böylesi ukalalıklarımı içime atmak yerine, paylaşıyım, herkes bilsin öğrensin istedim.

Listeyi hazırlarken ne kadar çok film olduğunu farkettikten sonra kendi kendime birkaç kural koydum:

  • MCU’nun başlangıcını Iron Man ve Incredible Hulk’un yayın yılı olan 2008 olarak kabul ettim ve filmleri seçerken bu yıldan önce yayınlanmış olanları dikkate aldım. Bugünün hayal gücü ve imkanlarıyla yarışma olasılıkları olmadığı için de 90’lardan önce çekilmiş filmleri de listeye almadım.
  • Sadece canlı filmleri aldım. Animasyonlar yok yani. Televizyona özel yapılmış filmleri de listeye almadım.
  • Image ya da bağımsız yayıncıların yayınladığı politik veya korku türündeki çizgi romanların adaptasyonlarını almadım. Mümkünse süper kahraman temalı, değilse de kahraman temalı filmleri seçtim.
  • Marvel ve DC tabanlı filmleri listeye almadım. Onları sonra belki ayrıca yazarım diye ayırdım, nereden nereye geldiler diye.
  • Doğal olarak izlemediğim filmleri listeye almadım, sadece duyduklarımla ve okuduklarımla filmlere gereksiz kredi vermek veya haksızlık yapmak istemedim. (Dolayısıyla yorumlar tümüyle bana aittir ve elbette ki tartışmaya açıktır ve tartışılmalıdır.)

Teenage Mutant Ninja Turtles üçlemesi (1990-1993)

tmnt_625

Ülkemizde çizgi filmleriyle meşhur olmuş Ninja Kaplumbağalar’ın listede işi ne var diyenler. TMNT’nin temeli aslında çizgi romana dayanır, hem de çok sağlam, sert çizgi romanlardır. 90’ların başındaki kaplumbağa çılgınlığından faydalanmak için yapılmış film de temelini çizgi romanlardan alır. Filmlerin en önemli özelliği CGI falan olmayan dönemlerde, kaplumbağaları bildiğin makyaj ve kostümle hayata geçirmiş olmasıdır. Ki aslında döneme baktığınızda baya başarılı da olmuştur bu. İlk film hakikaten mükemmel olmakla beraber, ikinci ve üçüncü filmde senaryo biraz uçmaya başlıyor ve dolayısıyla büyüsünü biraz yitiriyor. Ama yine de geçen yıl yayınlanan reboot’a kıyasla her türlü çok daha iyi filmler. Evet sırf bu lafı sokmak için aldım listeye, ne var?

 

The Crow (1994)

crow_625

Listeyi hazırlarken aklımdaki en önemli iki filmden biri buydu. Brandon Lee’nin setteki ölümüyle sükse yapmış olsa da bugün bile izlendiğinde çok sağlam kalan bir film kendisi. Kahramanımız müzisyen Eric Draven ve nişanlısı Shelly, düğünlerinden önce bir çete tarafından hunharca katledilirler. Tam bir yıl sonra Eric, mezarına gelen karga tarafından tekrar hayata döndürülür ve intikamını almaya girişir. Filmin en güçlü yanı şüphesiz Nine Inch Nails şarkılarıyla bütünleşen karanlık, gotik atmosferi.

Eric karakteri zaten acayip karizmatik. Filmin kötü karakterleri de oldukça çılgın ve filmin temasına son derece uygunlar. Hayalet Avcıları ekibinde hep biraz dışarıda kalıyormuş gibi dursa da gönlümüzdeki yeri ayrı olan Ernie Hudson da filmde Eric’e yardımcı olan polisi canlandırıyor. Araştırmacı okuyucuların gözünden kaçmamıştır, bu film solo değil hatta dörtleme. İkinci film fena değil ama diğerlerine hiç bulaşmayın, kadrolarına falan aldanmayın. Ama 2015 baharında çekimleri başlayacak yeni reboot filminden önce, ilk filmi bir şekilde edinip izleyin bence.

 

Judge Dredd (1995)

judge-dredd-625

Stallone’un “Cezalandırıcı” filmini izlediniz mi? Hah, bu onun çizgi roman temalı versiyonu. Judge Dredd “2000 AD” çizgi romanlarında kendine has yeri olan bir karakterdir. Film 2080’lerde neredeyse yaşanamaz hale gelen bir dünyada geçiyor. İnsanlar 500 milyonluk nüfuslu Mega-Şehirlerde yaşıyorlar ve bu şehirlerde hem polis, hem savcı, hem yargıç hem de cellat rolünü Yargıç’lar üstleniyor. Dredd ise bunların en karizmatiği, en soru sormayanı.

Tabi şehir büyük olunca entrika da bol oluyor, Dredd’e tuzak kuruluyor ve gelişen olaylar. Tam 90’lar aksiyon-bilimkurgu filmleri tadında. Ne bir eksik ne bir fazla. Bu filmde mizah unsurunu kötü, sulu filmlerinden tanıdığımız Rob Schneider üstleniyor. Kötü adamı oynayan Armand Assante’den, Diane Lane’e, Star Wars filminde görmek için sabırsızlandığımız Max von Sydow’a kadar fena olmayan bir kadrosu var. Eskinin testosteron dolu zamanlarını hatırlamak isteyenler için birebir. Ben daha modern bir şey arıyorum diyorsanız 2012’de yayınlanan ve kesinlikle ortalama üstü olan rebootuna da yönelebilirsiniz.

1 2
Author

A Man Who Walks Alone... @tutkutuzlu

9 Comments

  1. duralireha Reply

    Güzel liste olmuş gerçekten. Spawn’ı ve Crow’u görmek biraz duygulandırmadı değil. 😀

    Ayrıca Hellboy’un ikinci filmi bence daha bile güzeldir ya. Pan’ın Labirenti iyi filmdi, ondan etkilenmesi kötü bişiy olmamalı. Hellboy evrenini (ilk filme nazaran) çok daha detaylıca ve etraflıca görmemizi sağladı ikinci film. Hem de süper karizmatik bir baş kötü karakter vardı (biri Drizzt mi dedi?). Yazıyı okuyup da “Amaan.” demesinler.

    • Tutku Tuzlu Reply

      Zevk meselesi tabi. İkinci filme ve elbetteki Pan’ın Labirenti’ne (haşa 🙂 ) kötü demiyorum, diyemem. Ben ilk filmin karanlık atmosferini daha çok beğenmiştim, tek olay o. Yoksa ikisi de süper filmler elbette.

    • Tutku Tuzlu Reply

      Ah be, hiç aklıma gelmedi. Çizgi romandan çeviri olanlara odaklandığım için gözden kaçırmışım. Süper filmdi hakikaten.

LuckyThirteen için bir cevap yazın Cevabı iptal et

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.