Geçen yıl Blue is The Warmest Color, Only Lovers Left Alive, The Past, The Broken Circle Breakdown, Charlie Countryman, Fruitvile Station, The Dance of Reality, Gloria ve James Gandolfini’yi son kez gördüğümüz Enough Said ile oldukça güçlü bir seçki çerçevesinde karşımıza çıkan Filmekimi, bu yıl da aynı çizgiyi koruyor.

Bu sebeple size bu listeyi yapmasam kalbim kırılırdı, üzülürdüm, yerlerde yuvarlanır fakat daha sonra kendimi ayna karşısında tokatlayıp tekrar ciddi bir duruş takınırdım.

Aşağıda Filmekimi 2014’ün en dikkat çeken filmleri, bizim radarımıza en yüksek perdeden takılan işleri var, sözü çok uzatmadan, listeye geçelim.

10. The Hard Day (“Kkeut-kka-ji-gan-da”)

Screenshot_1

Kendisini takip eden çok insan olduğunu sanmıyorum ve etmiyorsanız zaten bilmediğinizden etmiyorsunuzdur, bu da çok normal.

Seong Hoon Kim’in filmografisi 2006 yılında çektiği bir filmden oluşuyor. O günden bugüne sadece bir film çekti ki, bu da bu yıl ki Filmekimi’nde karşı karşıya olduğumuz The Hard Day.

Orijinal adının telaffuzu oldukça zor olan A Hard Day, dedektif Go Geon-Soo’nun başından bir gün içinde geçen kötü olayları anlatıyor. Oldboy tadının eksik olmadığı ve Kore sinemasının içinde yer etmiş kara mizah anlayışının biraz daha batı ile şekillendirilmiş hali gibi duran A Hard Day, 24’un Jack Bauer ile kabarttığı damarımıza hitap eden bir iş.

http://www.youtube.com/watch?v=H5ZEZ-U-asc

 

9. Mommy

Screenshot_8

Xavier Dolan, bence Josh Trank ile birlikte son yılların yükselen genç yeteneklerinden. Trank her ne kadar Chronicle’dan sonra Hollywood semalarının yüksek bütçeli işlerine kaydıysa Dolan’da o kadar çizgisine sadık bir şekilde ilerliyor. Hatta ben işlerinin çoğunu yeni jenerasyon Harmony Korine sinemasına benzetiyorum. Sanki bayrağı Larry Clark’tan alan Harmony Korine gelecekte Xavier Dolan’a verecekmiş gibi hissettiriyor işleri.

Anne Dorvel, Suzanne Clement ve Antoine Olivier Pilon üçlüsünün yer aldığı Mommy ise sıkıntılı çocuğunu en doğru şekilde yetiştirmeye çalışan bekar bir annenin hikayesini konu alıyor. Tabii bunu Xavier Dolan yapınca izliyorsunuz, Sinan Çetin yapsa hayatta izlenmez.

 

8. Two Days, One Night (Deux jours, une nuit)

Screenshot_7

Her ne kadar adı adeta bir porno filmini andırsa da Dardanel kardeşlerin yeni filmi Two Days, One Night her zaman olduğu gibi çok Fransız. Tamam Dardenne kardeşler olduğunu biliyorum, Belçika menşeili olduğunu da biliyorum ama öyle yani.

Bu filmde Marion Cotillard oynuyor, Marion Cotillard oynadığı için izlemelisiniz zaten, Dardanel kardeşlerin ne kadar iyi filmciler olduğu önemli değil burada, Marion Cotillard var ve Fransızca konuşuyor, bitti.

Bu arada film Dardanel kardeşlerin yaptıkları en iyi iş olarak geçiyor, onu da belirteyim.

 

7. Whiplash

Screenshot_6

Damien Chazelle, yeni jenerasyonun yükselen filmcilerinden. Daha önce Guy and Madeline on a Park Bench’i yaptı bu genç adam. Fakat asıl büyük çıkışını Whiplash ile gerçekleştiriyor.  Whiplash, gerçekten de bu yıl Filmekimi dahilinde en çok beklentiye girdiğim filmlerden biri. Genç bir davulcu ve konservatuardaki hocasının çocuğun potansiyelini tepelere çıkartmak için “elinden geleni” yapmasını konu alıyor. Tabii beni burada beklentiye sokan şey filmde J.K Simmons’ın oynuyor olması. J.K Simmons yine dengesiz, yine korkutucu, yine rahatsız edici bir karakteri oynuyor ve bunu çok seviyorum.

Bu adamın Vernon Schillinger’ı oynadıktan sonra kesinlikle müşfik rollere girmemesi gerekiyor, yine de söyleyeyiim Legend of Korra’da Tenzin olarak yumuşak kalpli bir hava bükücüyü seslendiriyor olması bana hâlâ garip geliyor.

 

6. Maps to the Stars

Screenshot_5

Cronenberg ve Robert Pattinson birlikteliğinin son meyvesi olan Maps to the Stars, Cosmopolis’ten sonra yine benzer çizgide bir iş. Yine yüksek bütçeler, milyon dolarlar havada uçuşuyor fakat bu sefer daha güçlü bir hikaye ile karşı karşıyayız. Dört bir yana dağılmış patolojik aile hikayelerinden hoşlananların gerçekten mest olacağına inandığım Maps to The Stars, Hollywood dinamiklerinin içinde bulunanların, bu dinamiklerden ne kadar kökten etkilenebileceklerinin belgesi gibi.

Robert Pattinson’ı hala sevmiyorum fakat Cronenberg’i çok seviyorum, ne diyebilirim ki.

1 2
Author

14 Yaşından beri oyunlarla ilgili yazıyor, Trgamer, Oyungezer, Merlin'in Kazanı ve daha pek çok platformda yazdı. Arada dizi yazar, şu anda bir kitap yazıyor, insanlık onurunun depresif müziği yeneceği günü bekliyor.

Bir Yorum Yazmak İster Misin?

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.