Gerard Butler… Yani gerçekten, Gerard Butler ile ilgili bir cümleye nasıl başlayacağımdan emin değilim. Bir yandan, “Adam neydi, ne oldu?” demek istiyorum, ama o cümleyi kurabilmem için Butler’ın kariyerinde bir “neydi” döneminin olması gerekiyor önce. Orada da zorlanıyorum. 300 ve Rocknrolla haricinde hemen aklınıza gelecek bir “Gerard Butler filmi” var mı? Birkaç romantik komedi, birkaç kötü filmde yan rol… Ama bir yandan da, hakikaten bir ara bir Gerard Butler durumu da vardı. Neydi, nasıldı bilmiyorum. Ama şu anki hâli, oradan çok uzakta, orası kesin.

İskoç aktör, geçtiğimiz hafta yönetmeninin inanılmaz agresif bir şekilde “Siz daha iyisini mi çekeceksiniz, önceden önyargılı geldiniz zaten, akbabalar, yıllar sonra anlaşılacak değeri filmin” cümleleriyle savunduğu Gods of Egypt’ten sonra, yine eleştirmenlerin tokat üstüne tokat vurduğu bir filmle çıkıp geldi bu hafta. London Has Fallen. İsmi tanıdık geldiyse, kendisi Butler’ın son “hitimsi” filminin devamı. O film, yani Olympus Has Fallen’da Butler Beyaz Saray’ı koruyordu; burada ise Amerikan başkanıyla birlikte Londra’ya gidiyor.

Filmin eleştirmenler nezdindeki yeri inanılmaz kötü, ve bir anlamda da baya ilgi çekici. Çünkü filmin en çok eleştiri toplayan yanı, sergilediği ağır zenofobi. Yabancı düşmanlığı yani. Pek çok eleştirmen, yazısının başlığına “Trump’ın Amerika’sı için bir film” ibaresini koydu yazarken. Rotten Tomatoes’un (puanı da %25 bu arada) ortalama yorumu da şöyle: “London Has Fallen yetenekli bir kadroyu, ve izlemeye cesaret eden herkesi, 1990’lar ortası kablolu televizyon filmine benzer, zenofobi ve düzayak aksiyon klişeleriyle dolu bir film kabusunda rehine tutuyor”.

Filmin konusu, İngiltere başbakanının ölümüyle toplanan dünya liderlerine uygulanan koordineli bir suikast. İlginç duruyor, ama bir yandan da bütün eleştirmenler; meselenin dönüp dolaşıp “İşte bak, gördün mü, elaleme kucak açtık içimize sızdılar, Amerikalı’nın Amerikalı’dan başka dostu yok, yeri geldi mi de müdahale falan etmemiz de lazım bunlara” tipi bi mesaja vardığını söylüyorlar. Dürüst olmak gerekirse, bu iddiaları destekleyebilecek ya da karşı çıkacak bir konumda değilim. O yüzden, eldeki bilgileri toplayıp izleyenlere bırakıyorum. Film dün memlekette vizyona girdi, gidip gören varsa söyleyin, hakikaten de eleştiriler doğru mu? Bir Gerard Butler nasıl kurtulur? Ya da yani bırakalım azalarak bitsin mi adam, daha mı hayırlı olur? Yorumlara kaptırın!

Author

Geekyapar'ın yazı işleri şövalyesi. Uluslararası İlişkiler okudu, okula girmeden önce yaptığı işi yapıyor. Küçükken "Büyüyünce ne olmak istiyorsun?" diyenlere yazar diyordu. Tüm internette bulmak için: @acyberexile.

Bir Yorum Yazmak İster Misin?

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.