Bu bayram tatili için aklımdaki plan sizleri yeni ve özgün bir korku çizgi romanı tanıştırmaktı ancak bu amacımı gerçekleştiremedim. Kulağa biraz iddialı gelebilir, ancak iki senelik Geekyapar tarihinde ilgi çekici ne var ne yok ise sunmuşuz sanırım. Biz mi çok yoğun çalıştık yoksa koca çizgi roman sektörü mü tembelleşti bilmiyorum ama kesin olan şey, sitenin arşivinde biraz dolaşırsanız önümüzdeki beş yıla yetecek kadar özgün çizgi romanla tanışma fırsatı bulabileceğiniz. Bu sebeple bu yazıda çizgi romana değinmiyorum. Önce tabağınızdakileri bitirin.

Killer-Legends

Bu bayramda korku meraklılarını sinemanın az konuşulan bir alt türü ile  tanıştıracağım: Korku-belgeselleri. Sakın bunu el-kamerası ile çekilen “buluntu” filmler (mesela tüm dünyada gişe rekorları kırmış Paranormal Activity) ya da kurgu olayların belgesel formatında sunuluşu olan “mockumentary” (mesela hayali bir seri katili anlatan 2007 tarihli Poughkeepsie Tapes) ile karıştırmayın. Korku-belgesellerinin yıllardır aşina olduğumuz diğer belgesel filmlerden tek ciddi farkı içeriği. Eğer bir belgesel Roma tarihini değil de Arizona’daki bir seri katili ve toplumda yarattığı endişeyi anlatıyorsa bunu korku-belgeseli kategorisinde değerlendirebiliyoruz, işlem bu kadar basit.

Tabii basit deyip geçmek sadece seyirci koltuğundan yapılabilir bir eylem. Bir korku belgeselinde seyircinin ilgisini her daim yüksek tutmak, herhangi bir slasher filmindeki kadar kolay değil. Filmin her tarafına jumpscare’ler ya da katilinin tacizinden kaçmaya çalışan seksi kadınlar serpiştirerek bir senaryoyu burada toparlayamazsınız. Anlatınızı bir çerçeve içine sokmak, ucu açıklığı ve muğlaklığı en aza indirmek zorundasınız. Kolay bir iş olmadığı aşikar, ama imkansız da değil. Joshua Zeman’ın 2014 yılında tamamladığı 84 dakikalık belgesel Killer Legends, türün herkese önerebileceğim örneklerinden en yenisi.

983151_011

Killer Legends, yirminci yüzyılda Amerika’da meşhur olmuş pek çok şehir efsanesini araştırmayı mesele etmiş bir yapım. Arabanın arkasındaki eli kancalı seri katil ya da  küçük çocukları minibüsüyle kaçıran korkunç palyaço gibi çeşitli modern “öcü” hikayeleri Zeman ve meslektaşı Rachel Mills tarafından film boyunca yakın merceğe alınıyor. Araştırılan şehir efsanelerine karşı Zeman ve Mills’in çok temel bir önkabulü var: Modern bir efsane bu kadar kısa zamanda tüm coğrafyaya yayılabiliyorsa arkasında kesinlikle onu yaratan bir gerçeklik, yani dayandığı gerçek bir olay olmalıdır. Film bu yaklaşımı izlediği sürece bahsettiği efsaneleri çözümlemede büyük sıkıntılar yaşamıyor, ancak bazı noktalarda roller ters yüz olabiliyor ve efsane kendi gerçekliğini yaratabiliyor; zehirli şeker dağıtan şekeradam efsanesinden etkilenip kendi oğlunu Cadılar Bayramı’nda siyanürle öldürdüğü düşünülen ve suçu gizemli bir şekeradama atmaya çalışan Ronald Clark O’Byran’ın hikayesinde olduğu gibi…

Chiller_720x440_59

Killer Legends, Joshua Zeman’ın ilk efsane avcılığı değil. Yönetmenin 2009 yılında çekmiş olduğu Cropsey isimli belgesel, New York’taki aynı adlı bir öcü efsanesinin ortaya çıkışını inceliyor ve bu efsaneye kaynak olan çocuk cinayetlerini masaya yatırıyordu. Killer Legends, yönetmenin bu uzun metraj çalışması ile aynı metodu izleyen, Amerikan kablolu kanalı Chiller için hazırlanmış bir belgesel, muhtemelen televizyon seyircisine hitap edebilmesi için de tek bir efsaneye tüm enerjiyi yoğunlaştırmaktansa dört farklı efsane üzerine gidiliyor. Her bir vaka ortalama yirmi dakika ayrılmış durumda.

pogo-the-clown

Tüm bunların yanında Amerikan belgeselciliğinin kendini reality show’a devşirme refleksinin Killer Legends’ta çok yoğun olmamasının filmi daha da seyredilir kıldığını söylemek gerek. Zeman ve Mills bazen itici birer “gizem avcısı” rolüne bürünseler de önceden hazırlanmış ağlama sahneleri ya da benzeri kurgu olaylara Killer Legends’ta çok denk gelmiyoruz ( Bu reality show havasından tamamen arınılabildiğini söylemek ne yazık ki mümkün değil. En basit örneği verirsek, bazı yerlerde Zeman’ın “bir gürültü duydum galiba” diyerek çalılara ışık tutması gibi sahneler bu projede de mevcut. Filmi ucuzlaştıran bu tarz komikliklere keşke hiç girilmeseymiş demekten insan kendini alamıyor. Neyse ki çokça başvurulmamış). Killer Legends türün en mükemmel filmi olmayabilir, ancak kötü ve ucuz işleri kendine örnek almadığı kesin.
maxresdefault

Uzun lafın kısası bu uzun tatil boşluğunda bir seksen dakikanızı Killer Legends’a ayırmamanız için hiçbir sebep yok. Son otuz yılın sayısız korku filmine kaynaklık etmiş bir kısım meşhur hikayenin ardındaki temelleri bu film ile öğrenmiş olacaksınız, bir belgesel deneyimi için hiç de fena bir kazanım sayılmaz.

Author

Eskilerin dediği gibi: "You must gather your party before venturing forth"

Bir Yorum Yazmak İster Misin?

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.