Genelde filmlerin, özellikle de küresel gişe hedefleyen işlerin aynı anda bir fragmanın yerel ve uluslararası versiyonlarını çıkartmaları pek de şaşırtıcı bir şey değildir. Uluslararası versiyonlar biraz daha dublaj / altyazı düşünülerek hazırlanır, belki küresel çekimi daha yüksek aktörler ön plana çıkartılır… Ama ben bugüne kadar birbirinden bu kadar farklı Amerikan ve uluslararası fragmanlar çıkartan bir film görmemiştim. Ghostbusters’ın uluslararası fragmanı, ne yalan söyleyeyim, pek çok filmin ikinci fragmanlarından çok yeni görüntü içeriyor.

Fragmanı beğenmeyince otomatikman seksist olacaklarından “endişelenen” arkadaşlar, fragmanı beğenenleri ultramanidar bir şekilde otomatikman “sjw’likten beğenmekle” suçlayacaklardır elbette; ama yani söylemek gerek, fragman öncekinden baya baya iyi. İlk fragman düz üstüne düz fragmandı, zaten altını çizmiştik. Bütün olayların ötesnde, sırf o fragmanı görsem “önümüzdeki fragmanlara bakalım” hissiyatında olurdum. Muhtemelen o durumda da beni tavlayacak önümüzdeki fragman da bu olurdu.

Evveliyatla fragmanda bir Chris Hemsworth enflasyonu var. Önceki fragmanda bir sahne gözüken, repliği olmayan Avustralyalı aktörü burada baya ön plana çıkartmışlar. Bunun videonun Sony Avustralya kanalına yüklenmesiyle de bir ilgisi vardır, “bu ne lan bunların hepsi kadın” diyen tepkiyle de ilgisi vardır. Her ne sebepten kaynaklanıyorsa, baya keyifli olmuş bize sorarsanız. Hemsworth Thor haşmetinin aksine, gerçek hayattaki alaycılığına yakın oynuyor gibi gözüküyor ki; onu hiç böyle bir karakterde gördük mü hatırlamıyorum, genelde mağrur roller veriyorlar adama.

Onun haricinde ben bir yerde baya klavyeyi savurarak güldüm ki; o da zaten Patty’nin stage-dive yapmaya çalışıp, milletin kaçışmasıyla yere çakılmasından sonra “Bu bir ırk meselesi mi, kadın şeysi mi bilmiyorum, ama inanılmaz sinirlendim” deyişi oldu. Yani evet. Gerçekten fiziksel komediye çok kopan bir insan evladı olarak, Paul Feig‘in de en iyi yaptığı şeyin bu olduğunu da göz önünde bulundurarak filmi beğenme ve beğenmeme sınırının buradan çizileceğini düşünüyorum. Dedebeyler kadın diye rahatsız olur, olsunlar, sıkıntı yok. Samimiyetle filmi izleyip, yorum yapacaklar muhtemelen bu göbekten ayrışacak. Birilerinin kafasına bir şeyler düşünce, tokat aşk edilince, ayaklar kayınca gülüyor musunuz, gülmüyor musunuz? İlk grupta olanlar filme çok kopacak, ikinci gruptakiler ise muamma.

PS: Bu arada, söylemeden geçemeyeceğim, her fragmanda bir tutam daha Kate McKinnon‘a aşık oluyorum. Wiig, McCarthy, Hemsworth gibi yıldızların arasında spot ışığını o çalacakmış gibi bir hissiyatım var. At fava bekle.

PPS: Aynı şekilde her dinleyişimde bu yeni tema aranjmanı da daha da hoşuma gidiyor, siz ne diyorsunuz?

Author

Geekyapar'ın yazı işleri şövalyesi. Uluslararası İlişkiler okudu, okula girmeden önce yaptığı işi yapıyor. Küçükken "Büyüyünce ne olmak istiyorsun?" diyenlere yazar diyordu. Tüm internette bulmak için: @acyberexile.

Bir Yorum Yazmak İster Misin?

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.