Hatırlayacaksınız, Batman v. Superman dönemi korkunç popüler bir retorikti “Rotten Tomatoes’a para yedirmiş Disney” beyanı. Filmin eleştirmenlerce korkunç bir muamele görmesini yediremeyen ve anlamlandıramayan hayranlar, bir hareketi yediremeyen ve anlamlandıramayan her insan gibi bunu bir komploya yormuş ve Disney’nin rüşvetle kısmen BvS’yi çıkartmış firmaya ait Rotten Tomatoes’u telkin ettiğini iddia etmişti.

Sorun şu ki, Rotten Tomatoes kendisi bir not vermeyen, film eleştirmenlerinin incelemelerini derleyip ortalama alan bir firma. Metacritic ile benzer bir prensipte çalışıyor. Tek farkı, Metacritic net bir not ortalaması alırken, yani verilen puanları 100’e vurup sonra da eleştirmen sayısına bölerken, Rotten Tomatoes “gidin mi dedi, gitmeyin mi dedi” verisine bakıp, bu ikiliğin ortalamasını alıyor.

Bu metodolojinin doğruluğunu, yanlışlığını tartışmak ayrı bir mesele. Neticede internette iki şekil de çalışan inceleme ortalamalarının bulunduğunu unutmamak gerekiyor. Rotten Tomatoes’un derlediği tüm eleştirmenlere link, isim ve resim olarak sitesinde yer verdiğini de unutmamak gerekiyor. Hakeza, Rotten Tomatoes’un bir Top Critic sisteminin olduğunu ve deneyimli eleştirmenlerin puanlamasını ayrı yaptığını, farklı bir ağırlık koyduğunu da unutmamak gerekiyor.

İşte ama stüdyolar bunların hepsini unutmuş.

Malumunuz, geçtiğimiz haftalarda Baywatch ve Pirates of the Caribbean 5 vizyona girdi. Bunlardan Baywatch, 17+ etiketli, ergen şakalı bir 90’lar TV yeniden diriltmesiydi. Gişede fena çakıldı. İlk haftasonu performansı için iyimser tahminler 40 milyon, kötümser tahminler 25 milyon dolar ciarındaydı. Film 18 milyon dolar hasılat elde edebildi. Pirates of the Caribbean 5 ise, bir önceki filminin arasına küçük bir çocuğun ömrü kadar sene koymanın bedelini hayal kırıklığı yaratan bir açılış yaparak ödedi. Onunkisi çok kötü kötü değildi, ama bir zamanların gişe rekortmeni aşağı yukarı Ant-Man seviyesine düştü. Disney’nin beklentisi daha büyüktü.

11 Pirates of the Caribbean - 3.7 B$, 4 Film

Hollywood sektörünün nabzını tutan Deadline‘ın içeriden elde ettiği bilgi ve bulgulara göre, bu iki filmin de stüdyoları bu düşüş için Rotten Tomatoes‘u suçluyor. Genel kanı, bu filmlerin eleştirmenler için değil, izleyiciler için üretildiği yönünde. Fakat iddialarına göre, eleştirmenler düşük puan verdiği için, Rotten Tomatoes notları da artık izleyici kararında büyük bir yer kapladığı için, pek çok izleyici filme gitmemeyi tercih ediyor.

E al buyur. Gerçekten al buyur geek, sevdiğin filmleri üreten stüdyolar sana ne kadar net mongol muamelesi yapıyor gör. Resmen yakındıkları şey, “Eskiden bunların ensesine vurup ağızlarına kötü film dayıyorduk, ruhları duymuyordu, şimdi kötü filmin kötü olduğunu önceden duyup gitmiyorlar” şeklinde özetlenebilecek, saçmalıklar daniskalarında gezen bir durum. Yani millet bu kadar işi gücü arasında 2 saatini ve bir miktar parasını senin çöpüne harcamamak için ön eleme yöntemi olarak sinema izlemeyi profesyonel bir eylem olarak yapan insanların görüşlerini değerlendiriyor, ve sen de diyorsun ki “Keşke bu eleştirmenlerin puanlarını ortalayan site olmasa“. Yani bravo. Gerçekten bravo.

Buradaki tabii ki en büyük skandal, muhabbetin bu iki film üzerinden dönmesi. Sadece koşarken yavaş çekim sallanan memeler gösterdiği için popüler olmuş bir diziyi film yapıp başarısız olmaya şaşırmak çok Hollywood bir hareket. Hakeza bir önceki filmi çıktığında Johnny Depp’in hakikaten büyük yıldız kabul edildiği bir seriyi asırlar sonra devam ettirip medet ummak, medet bulunmayınca da şaşırmak da çok Hollywood bir hareket.

En azından bize öyle geliyor. Sizin hissiyatınız ne şekilde geekler? Rotten Tomatoes tatsız bir olgu mu hakikaten? Sizin film seçiminizdeki yeri ne? Yorumları alalım!

Author

Geekyapar'ın yazı işleri şövalyesi. Uluslararası İlişkiler okudu, okula girmeden önce yaptığı işi yapıyor. Küçükken "Büyüyünce ne olmak istiyorsun?" diyenlere yazar diyordu. Tüm internette bulmak için: @acyberexile.

Bir Yorum Yazmak İster Misin?

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.