Malumunuz, geçtiğimiz Cuma Christopher Nolan’ın yeni başyapıtı olarak nitelendirilen Interstellar girdi vizyona. Biz henüz izleyip, yorumlarımızı yapamadık, fakat hemen hemen herkes Stanley Kubrick üstadın 2001: A Space Odyssey’sine benzetiyor filmi. Bu benzetme sadece iki eserin de uzayda geçiyor olmalarıyla ilintili değil tabii ki. Interstellar, aynı 2001 gibi çok derin varoluşsal sorular sorup, felsefi çıkarımlar yapmayı seven bir film anladığımız kadarıyla. Ve aynı 2001 gibi, salonu terk ettikten sonra “N’oldu lan şimdi?” dememek elde değil.

Eğer siz de filmi izleyip, aynı soruyu sorduysanız cevabını buradan verebiliriz. İstanbul’lu Frametale ajansının kurucusu Doğan Can Gündoğdu’nun yaptığı bir inforgrafik, tam da bu soruyu cevaplandırmaya çalışıyor. Interstellar’ın çok karışan zaman çizelgesini anlatan iş, Gündoğdu tarafından internete yüklendi, yüklenir yüklenmez de Slashfilm’den Gizmodo’ya kadar tonla site tarafından alındı, paylaşıldı.

Tabii ki onların paylaştığı şey İngilizce’ydi. Biz Doğan’dan infografiği Türkçe’leştirmesini istedik, o da Geekyapar okurlarına özel Türkçe sürümünü yapıp sizlere yolladı. Eğer Interstellar’dan çıktıktan sonra kafanızda -makul olarak- soru işaretleri kaldıysa, buradan yanıtlarını bulabilmeniz olası. İşi severseniz de Frametale’in sitesini ziyaret edebilirsiniz. Onun linki de şu şekilde. Bu arada son uyarımızı da yapalım, söylememize gerek yoktur muhtemelen ama vebali bizden çıksın: İnfografik bol bol spoiler içeriyor! Filmi izlemediyseniz, muhtemelen infografikten bir şey anlamayacaksınız ama, bizce yine de riske girmeyin efendim.

Buyurun! Daha büyük versiyonunu resme sağ tıklayıp, yeni sekmede açarak görebilirsiniz.

Interstellar İnfografik

Author

Yalnız olduğunu düşünen, ama bunun uzun sürmeyeceğini bilen bir adam. Bir gün Kaliforniya'nın yeşillikleri uğruna Arizona'daki evini terk edip gitti, geri dön çağrılarına da kulak vermiyor.

10 Comments

  1. eğer popüler astronomi teorilerine azıcık aşinaysanız bu filmin size başyapıt bir film hissi vermesi imkansız ki batman üçlemesi çekmiş bir arkadaşı (geekliğin şanındandır severiz elbet filmleri) kubrick’le (a.k.a tanrının gözü) herhangi bir alanda benzetmek aynı hissi verdiklerini söylemek olsa olsa ergenliktir, bir kaç yıl bekleyin, geçer.

    • “yok arkadaş beğenmicem ben ya taktım beğenmicem vu filmi..” böyle bi önyargıyla sinema salonuna girersen istersen gelmiiş geçmiş en iyi film olsun yine kendini kandırabilirsin.. azıcık zevk almaya bakmak lazım. ben güzel vakit geçirdim.. şablonda yararlı oldu..

  2. Alessandra Navetta Reply

    Why the wall (qthe sferic one, from the begin of the trip that allows to blend the space and time) in the english translation appear as ” black hole”? Gargantua is the black hole…and the correct translation must be Worm hole!

  3. Erdem Zengin Reply

    solucan deliğini kurt deliği olarak çevirmek de iyiymiş

  4. Birilerini ezeyim zevklerine saygı duymayayım tarzı sana çok yakışmış hasan kardeşim. Konumuza gelince bu şablon sayesinde inatla 10 anlatışıma rağmen filmi anlamayan arkadaşım çenesini kapadı 😀 ki ben daha karışık “mindfuck” bir film bekliyordum ama buna sahip olmadan gönlümü fethetti interstellar. Bazı paradoksları es geçsede orjinal uzay-zaman filmi boşluğunu uzun süre kapadı benim için

  5. alp demirkabız Reply

    bu kolay, Doğan arkadaşımızı Primer a da bekleriz 😀

  6. Filmin bilimsel yönü çok ağır bassa dramatik kısımlardaki saçmalıkları çok rahat göz ardı ederdim, ya da öyle bir baba-kız ilişkisi izlerdim ki onlar kavuşsun diye bilimin eğilip bükülmesine gıkımı çıkarmazdım. Ama C. Nolan maalesef hikayeyi kafasındaki başarılı şablona uydurmak için küs olan baba-kız arasında mesaj iletsin diye bir oğlan çocuk karakteri yazıyor, tek başına kalan adamın ihanetini anlatmak için bir gemiyle gezegenleri tek tek dolaştırıyor ve de en kötüsü senaryoyu kafasındaki görece zaman kavramına oturtmak için güneşe benzer bir yıldızın etrafında dönmesi gereken gezegenleri kara deliğin etrafında döndürüp buna karşın yine de gezegene indiğinizde günlük güneşlik bir hava bulabildiğiniz komedi sahneleriyle dolduruyor filmini. 7-8 ayrı filmlik konuyu tek filmde hızlıca anlatabileceğini düşünüyor…

    Dramdaki saçmalıkları örtbas etmek için zaten en iyi aktör/aktristlerle çalışıyor ve filmdeki herkes ağlamaktan bitap düşüyor drama ikna etmek için, tabi hans zimmer de veriyor müziği veriyor yaylıyı kulağa… Bilimdeki komediyi yanına ünlü fizikçi Kip Throne’u alarak kapatacağını düşünüyor, “ilk defa bir filmde karadelik görüyorsunuz daha ne” şeklinde argümanlara maruz kalıyoruz mecburen, velhasıl Nolan’ın hasılatı kendisine hayırlı olsun, önce bilinçaltı sonra kara delik diye serveti götürdü bir dahaki göreceli zaman filmi için dünyanın merkezine seyahati kullanmasını öneririm…

Bir Yorum Yazmak İster Misin?

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.