Eminim herkesin bir film izleyeceği zaman içinde oluşan beklentiler farklıdır. Bu beklentiler zaman içerisinde izlediğimiz diğer işler yüzünden değişseler dahi bir su katılmamış gerçek vardır ki; bazı filmler sadece belli beklentileri karşılarlar. Kong:Skull Island kesinlikle o kategoriye ait. Benim beğeni önceliğimde ilk sırayı konu kaplar. Konu ve öykü. Ardından oyuncular, karakterler, kurgu, müzik ve sanırım en son da görsellik. Eğer sizin de bir filmden beklentiniz aşağı yukarı benim öncelik sırama benzer bir düzen içeriyorsa Kong size göre değil. Bunda baştan anlaşalım. 

Filmin görseli, çekimi, müziği, sesi falan çok güzel. Diyecek hiç bir şeyim yok. Benim param olsa ben de aynısını yapar mıydım bilemem ama ellerindeki dev bütçenin hakkını vermişler. Eğer dev canavarların birbiriyle kıyasıya güreştiği, arada böcek gibi ezilmemek için çırpınan insanların zaman zaman karizma hareketlerle günü kurtardığı ve bunu yaparken bilumum doğal tuzaklar ve zehirli börtü böcekle uğraşılan bir film; aksiyon dozunun hiç düşmediği, arada bir gülmeseniz bile gülümseten şakaların yapıldığı bir film size göreyse, hiç mutsuz olmayacaksınız. Yalnız şöyle bir sorun mevcut: Filmde bundan başka bir şey yok.

Kong 1

Filmde karakter yok. Yani var ama o kadar sıradan, transparan ve tekdüze ki hepsi. Her karakter başka benzer filmlerden bildiğimiz tipler. Tom Hiddleston’ın karakterinin tanıtıldığı sahne diyeyim, izleyenler anlasın ne demek istediğimi, izlemeyenler de boşuna merak etsin. Samuel neden maymunu (pardon, spoiler, filmde maymun var) yakalayacağım diye herkesi ve her şeyi feda etmeye kafaya takık anlamak mümkün değil. Daha doğrusu anlamak fazla kolayca mümkün. Tek bir sahneyle ve başka bir sahnede de tek bir replikle durumu özetleyip azıcık olsun özgünleştirmeye, derinleştirmeye gerek duymamışlar.

John Goodman çok duygusal konuşmalar yaparak insanları işleriyle ilgili ve bir sürü paraya ve hatta cana mâl olabilecek kararlar vermeye ikna edebiliyor. Brie Larson daha dün sıradan bir fotoğrafçıyken bugün bir tepenin ipincecik zirvesinde zıplayan dev ejderlerin gözünü fotoğraf makinesi flaşıyla alıp, bunu yaparken artist artist poz verebilecek bir cesarette. Ve aman allahım Kong’un kıza olan romantik yaklaşımlarını birisini bana açıklayabilir mi?

Kong 2

Abi maymun gökdelen kadar ve kız ona ancak böcek gibi gözükmesi gerekirken nasıl oluyor da Kong abimiz kıza ilgi duyabiliyor? Siz hiç hayatınızda avucunuzun içine sığabilecek bir şeye karşı cinsel istek duydunuz mu? Yani vardır, ok, yargılamamak lazım. Ama Kong’un bu azınlığa dahil olduğunu gerçekten bu kadar kolay kabullenebilecek miyiz? Resmen o aşk(?) ilişkisi önceki senaryolarda vardı, o yüzden koymak zorundayız deyip koymuşlar. John Reilly’nin karakteri komik ama o da o kadar başka filmlerden tanıdık ki… En basiti: Armageddon’daki bizim ekibe yardım eden rus MESELA!

Filmin öyküsü için de herhangi bir özgünlük aranılmaya çalışılınmamış. Orayı keşfetmek zorundayız; iyi hadi tamam. İçinde bilimin haberdar olmadığı canlı türlerinin olduğu bir adanın keşfedilmesi tabi ki bilimsel açıdan önemli. Fakat bu sadece filmin açılışı. Öykünün devamı Samuel’in dünyanın en kötü askeri kararlarını alması ve bu durum yüzünden oluşan karmaşada Tom Hiddleston’ın muhteşem yarasa kesme sahnesine kavuşmasından ibaret. Daha önce hiç gelinmemiş bir adaya gerçekleştirilen ilk keşif gezisi bu. Adanın içinde canavarlar olduğundan şüphelenilirken bu seyahatin –şaka değil, hakikaten– üç gün açıkta bekleyen gemiyle haberleşilmemesi koşuluyla planlanmış olması, gerçekten senaristlerin tembelliği mi yoksa bilimsel geziler harbiden hödükler tarafından planlanır, böyle bir şey mi var, bilmiyorum.

Gelelim filmin ortak evren olayına. Evet bilmiyorsanız, şok olmaya hazır olun ama bu film Monsterverse isimli Godzilla ile başlamış yeni bir ortak evrenin ikinci filmi. Ve film bu konuda yeni bir evrene bizi hoş getirmeye o kadar uğraşıyor ki, BvS’de affedemediğim ana öyküyle alakası olmayan konulara ait sahnelerin filmde yer kaplıyor olması durumu var. Monarch şirketi, konuşmayan halk filan anladık sonraki filmlere kapı açıyorsunuz; ama bu filmde de bir iki şeye yarasalardı da daha sonra yine para ödemek zorunda kalacağımızı hatırlatan birer DLC öğesi olmasalardı keşke.

Kong 3

Son olarak filmin yakın zamanlarda başka filmlerde de tanık olduğum duble-tema olayına bakalım. Allied: ajanlık-romantik; Hidden Figures: Apollo 13 – Azınlık Hakları filmi; Live by Night: sosyal mesajlı gangster filmi şekillerinde vizyona girmişlerken, yeni King Kong filmi de tabi ki tek bir konseptte karşımıza çıkmayacaktı. O da kendini canavar filmi – tropik savaş sentezinde harmanlamak istemiş. Ne diyeyim bilemiyorum. Afiyet olsun.

Aksiyon filmi sevmem değil. Ama aksiyonu neden yaşadığımıza dair motive edilmek isterim. Karakterlerle biraz olsun özdeşleşebilmek izlediğim harıltı gürültüden çok daha fazla zevk almamı sağlar. Heyecanlı bir serüven yaşabilmem için; sadece duygularımın değil, kafamın da stimüle edilmesine ihtiyaç duyarım. Bu filmden keyif alabilmek için zekanızı bir süre askıya almanız lazım. Eğer ihtiyacınız olan şey bu ise, bu film tam size göre!

Author

Astrolojiye inanmayıp ikizler burcu olmakla gurur duyan, hem akıllı hem salak; hem iyi kalpli hem soğukkanlı, dengesiz bir tip. Azıcık totosunu kaldırsa dünyayı ele geçirme ihtimalinden ürküyor. En büyük düşmanları üç beyazlar: Şeker, Tuz ve Börek.

Bir Yorum Yazmak İster Misin?

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.