Uzun süredir kafamı kurcalayan bir soru var: Neden kimse Buz Devri hakkında konuşmuyor? Eski bir animasyon filmi olduğu için mi? Yoksa artık komik gelmiyor mu bizlere? Bu soruların cevabını kendi kafamda yanıtlayabilmek adına, oturdum ve bir kere daha bütün seriyi baştan sona izledim.

Şunu söylemeliyim ki seriyi çok özlemişim ve filmleri izlerken hâlâ fazlasıyla gülüp eğleniyorum. Küçükken en sevdiğim animasyon serisi olan Buz Devri beni, 19 yaşımda da güldürmeyi başardı. Filmi yine dublajlı izledim çünkü animasyon filmleri dublajlı izlenir… Değil mi? Ali Poyrazoğlu, Haluk Bilginer ve Yekta Kopan‘ın sesleri, karakterler ile o kadar çok bağdaşmış ki beynimde, alt yazılı bir şekilde izlersem sanırım o kadar da keyif alamam. Seri ile ilgili unuttuğumuz bir çok şey varmış, bunu da yeniden izledikten sonra fark ettim.

Seri bizlere Scrat ve uğruna meşe palamudunu bile feda ettiği Scratte, tembel Sid ve hayatının aşkı Brooke, asi kaplanımız Diego ve gönlünü kaptırdığı Shria, -Shira karakterini Jennifer Lopez seslendiriyormuş bunu bilmiyordum, bir kere de altyazılı izlemek lazım sanırım-, kocaman pofuduk mamutumuz Manny, kendini bir keseli sıçan zanneden Ellie gibi birçok unutulmaz karakter hediye etmiş.

Ayrıca bir kez daha izlerken şunu fark ettim ki Buz Devri serisinde çok fazla yan karakter var ve hepsinin de kendine özgü bir hikâyesi, onları herkesten farklı kılan bir yeteneği var. Mesela Crash ve Eddie, o kadar eğlenceli, koruyucu ve saflar ki eğlenmek uğruna yapmayacakları şey yok. Ufacık olmalarına rağmen de Ellie’yi canları pahasına koruyorlar. Bir de Şeftali var! Manny ve Ellie’nin küçük kızı. Daha yavruyken gördük onu, elimizde büyüdü resmen film boyunca. Meraklı, saf ve çekingen bir tavrı var. Buck karakterini hepiniz hatırlıyorsunuzdur diye düşünüyorum. Hani şu, ‘bilmem kaç dinozor öldürdüm, gözümü kavgada kaybettim‘ diye ortalıkta dolanan, küçük ve samimi yol arkadaşımız. Küçük olmasına bakmayın yalnız, bir o kadar da cesurdur kendisi. Tekrar filmleri izleyip bunları hatırlamak iyi geldi.

Çeşitli sosyal medya platformlarından arada bir görüyoruz zaten serinin ünlenmiş diyaloglarını. Sid’in ”Hanım hanım, onlar benim yavrularım!” repliği, yıllardır aklımızdan çıkmadı. Scrat’ın meşe palamuduna olan aşkını, hepimiz biliyoruz. Onun için kıtaları bile birbirinden ayırmıştı. Film serisi genel olarak küçük yaştaki kitlelere hitap etse de her yaştan insanın zevk alacağı türden bir yapım ve aslında eski de bir seri. Günümüz çocuklarının bu filmi, bu deneyimi kaçırmasını istemem. Belki bir yerlerde bir ebeveyn veya bir çocuk yazım ile karşılaşır da benim sayemde izlemiş veya izlettirmiş olur. Böyle bir şey olursa cidden çok sevinirim.

Yazımı burada sonlandırırken son kez Buz Devri’ni izlemeyenlere şiddetle tavsiye ediyorum, uzun süredir izlememiş olanlara ise hazır evdeyken ve yapacak bir şeyler bulamazken seriye tekrardan bir göz atmalarını öneriyorum. Sağlıcakla kalın.

Yazan: Melih Çulha

Author

Dünyanın en ihtiyacı olduğu anda ortaya çıkarak çeşitli konularda fikirlerini belirten yazarlar. Bir konuk yazar asla geç yazmaz, erken de yazmaz. Onlar, tam yazmaları gereken zamanda yazarlar.

6 Comments

  1. O kadar iyi olmuş kiiii yeniden izleyesim geldi tüm o sınav telaşesinin içerisinde <3 kalemine sağlıkk

  2. wonderbayan Reply

    yazınızı okudum, şimdi seriyi tekrar izlemeye gidiyoruum

  3. Ben zaten bu seriyi 4-5 yaşında iken izliyordum yeni başlayıp bitirdim ve insanların fikirlerini merak ettim. Sizin yazınız ile, karşılaştım. Gerçekten güzel bir iş yazı ortaya çıkmış. Daha uzun yapsanız çok iyi olurmuş ama olsun. Ellerinize sağlık.

Kıvanç Yusuf Durukan için bir cevap yazın Cevabı iptal et

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.