Önce şuraya bir fragmanı koyuyorum. Açın. İzleyin. Bir iki saniye gözleriniz alışmaya çalışıyor önce, anlamlandıramıyorsunuz. Sonra Rey el vuruyor yere. Bir yerinizden zıplıyorsunuz. Sonra o müzik giriyor. Usta başlıyor konuşmaya. “Nefes al” diyor. “Sadece nefes al” diyor. Şimdi elini uzat. Ne görüyorsun? 

Bunu Rey’e değil, sana bana diyor aslında. O müziği duydun ya? Kamera yavaş yavaş pan etti ya o İskoçumsu adaya? Bir yandan Leia çıktı, önünde ışıklar? Beri yandan kül olmuş kafatası? Ne görüyorsun? Rey adını koyuyor. Işık var. Ve karanlık. Bir de denge. Bunların hepsi evren içindeki diyaloglar ama, aslında Rian Johnson sana bana sesleniyor. “Bu çok daha büyük” derken kast ettiği şey film aslında. Filmin çapı.

Ve bu minnacık fragman, hemen Force Awakens’ın kaybettiği ve defalarca sözünü ettiğimiz o şeyi ispatlamaya girişiyor. Müzik zaten damarlardan şah gibi, şahbaz gibi bir destansılık hissi pompalamaya başlıyor ya? Onun üzerine hemen bembeyaz çorak topraklı bir arazide, yere yakın seyir eden gemiler gözüküyor. Onlar ne? Orası neresi? Ne kadar enteresan bir gezegen, mazisi ne? O ağaç kökleri gibi olan sahne ne kadar enteresandı bu arada?

Ve oradan vites artıyor. Yanan binalar, uzayda çarpışan koskoca armadalar. Rey, Poe, Finn, Ren. Millenium Falcon. Ateşler içinden gelen bir Captain Phasma. Hemen hepsinin de yüze yakın çekimleri. Anlıyorsunuz o an yani. Birkaç kahramanın hikayelerinin anlatıldığı bir büyük destan yani bu. Bir masal. Kocaman bir masal. Bir uzay masalı.

Ve sonra Luke son cümleyi sarf ediyor. “Sadece bir şeyi doğru biliyorum. Jedi’ların bitme vakti geldi“. Son on iki yıldır duyduğumuz en muhteşem yeni Star Wars müziği giriyor arkadan. Tüyleriniz diken diken oluyor.

Film nasıl olur bilemem. Ama bu fragman mükemmel. Bu fragman nefes kesici derecede doğru, iyi, ve zeka dolu. Çünkü bu fragman Star Wars’ı çözmeniz gereken bir Rubik kübü olarak değil, saygı göstermeniz gereken bir eski toprak olarak değil, bir oyuncak fabrikası olarak da değil; senin de hayal gücünü tetikleyerek, çapını istemsizce genişleten bir destan olarak el almış.

Force Awakens’ın ya da Rogue One’ın hiçbir yerine bakıp, aynı Lucas filmlerinde olduğu gibi “Bura nere? Şura nere? Nasıl ki? Neler vardır ki arkasında?” diye tetiklenmiyordunuz, Last Jedi’ın sadece fragmanında üç kez oluyorsunuz; bu bir. Force Awakens ve Rogue One’da o kadar koca koca savaşlar oldu, lakin hiçbirinde mega bir destanın sayfalarını okuyormuş gibi hissetmiyordunuz, burada ilk dakikadan o tadı alıyorsunuz, bu iki.

Ve müzik gerçekten muhteşem. Bu da üç.

Kim bu fragmanı kestiyse, Allah ondan razı olsun. Yıllardır unuttuğum bir geek damarımı hatırlattı. Star Wars aşkı kırbaçladı. Resmen döndür babam döndür suyunu çıkarttım fragmanın. Film de bir an önce gelsin, bundan sonra da fragman falan yayınlamayın. Yeter artık biliyoruz zaten böyle bir filmin olduğunu. Hadi hemen Aralık’a ışınlanalım, hadiii!

Author

Geekyapar'ın yazı işleri şövalyesi. Uluslararası İlişkiler okudu, okula girmeden önce yaptığı işi yapıyor. Küçükken "Büyüyünce ne olmak istiyorsun?" diyenlere yazar diyordu. Tüm internette bulmak için: @acyberexile.

Bir Yorum Yazmak İster Misin?

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.