Tenten başka bir şey. Benim için öyle en azından. Hayatımda pek fazla şeyin fanboyu olduğumu iddia etmiyorum; hatta bilakis, hiçbir şey benim için laf edilemez ya da dokunulamaz değil. Ama Tenten öyle. O yüzden, dışarıdan bakıldığında, 2011 tarihli film uyarlamasını en sevmemeye hazır adamdım ben aslında. Kağıt üzerinde öyle gözüküyordum yani. Film yanlış bir hareket yapsa, belgelerle çıkacaktım, “Hergé buna böyle niyetlenmedi kafirler!” diye. Yapmadı.

O an yapmadı yani. Sonrasında 2 saatlik film boyunca işlemediği günahı, beş sene devam filmi için hiçbir şey yapmayarak acısını çıkarta çıkarta işledi. Daha da bir iki sene ufukta gözükmeyecek gibi duruyor ikinci film. Peki biz n’apıyoruz bu esnada? Dönüp ilk filmi bir daha övüyoruz, değil mi? Ben burada öyle yapacağım en azından. Katılırsanız, sevinirim! Buyurun, yedi adımda Tenten’in 2011 filmini müthiş yapan şeyler.

 

Muhteşem Introsu

1

Fark ettiniz mi bilmiyorum, ama Tenten’in introsu kendi içinde başlayıp biten bir maceraydı. Küçük bir animasyon film gibiydi. Ama fontlarından çizimlerine kadar, her köşesinin Hergé’ye ayrı bir güzelleme olduğu bir film gibi düşünün. Tenten’in tüm hikayelerine irili ufaklı göndermeleri bünyesinde bulunduran, su gibi akan, süt gibi temiz bir açılış sekansıydı. Açıp tek başına bile tekrar tekrar izlenir!

 

Birinci Dakikadan Hergé Hürmeti

2

Daha ilk sahne. Tenten bitpazarında. Belçikalı gazetecimizle yüz yüze tanışmıyoruz henüz. Bir tabure üstünde, bir ressama poz veriyor. “Sizi daha önce çizdim mi?” diyor güleç yüzlü ressam. Taburedeki gazeteci “Arada sırada” diyor. “Tabii” diyor ressam, “siz gazeteci Tenten’siniz”. Dönüyor, tabloyu gösteriyor. Tenten’in çizgi roman hâliyle, CGI hâli yan yana geliyor. İşte o ressam var ya? Hergé’nin ta kendisi. Spielberg’in usta çizere bir saygı duruşu o sahne. Bununla açılması da, ileride gelecek hürmetin göstergesi!

 

Döktüren Mo-Cap Oyunculukları

3

Tenten mo-cap animasyonda bir çığırdı, bunu kabul ediyoruz değil mi? Peter Jackson’ın WETA Digital ekibi, muhteşem bir iş çıkarmıştı. Hem Hergé’nin ölümsüz tarzına yakın, hem de insancıl bir görüntüydü ve geçen beş yılda zırnık yaşlanmadı. Oyuncuların her birinin mimiklerini seçmek mümkündü mo-cap’in altından. Ama her biri gerçekten de çizgi roman karakteri gibilerdi. Özellikle Sakharine, yani, bravo! Daniel Craig olduğu da belliydi adamın, bir Hergé karakteri olduğu da!

1 2
Author

Geekyapar'ın yazı işleri şövalyesi. Uluslararası İlişkiler okudu, okula girmeden önce yaptığı işi yapıyor. Küçükken "Büyüyünce ne olmak istiyorsun?" diyenlere yazar diyordu. Tüm internette bulmak için: @acyberexile.

Bir Yorum Yazmak İster Misin?

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.