Eğer kafasında şüphesi olan varsa, yanılgılardan kurtaralım ve doğruları aydınlığa çıkartalım: The Sopranos izlemek için bir eşik aşmak gerekmiyor. Sopranos, namının aksine; izlemesi ciddi bir mental efor gerektiren ve izleyenlerden en az bir edebiyat doktorası isteyen bir dizi değil. The Sopranos taş gibi, sağlam bir dizi. Taş gibi sağlam bir insan hikayesi anlatıyor. Gerçekten izlemediyseniz ve şu an ciddi düşündüğünüz bir dizi ilişkiniz yoksa; lütfen, gidip izleyin.
İzleyenler? Sizle ayrı bir şey konuşacağız. Malumunuz, Mart ayında Deadline tarafından bir adet Sopranos prequel filmi projesi duyurulmuştu. Deadline’ın bizzat dizinin yaratıcısı David Chase’den edindiği malumata göre Chase, yine Sopranos’ta yazarlık yapmış Lawrence Konner ile The Many Saints of Newark isminde bir film için New Line’dan onayı kapmıştı. Projenin yazarları, metni, konusu hazırdı. Bir eksik yönetmendi. Onu da içeriden buldular.
The Sopranos’un haricinde aynı zamanda Boardwalk Empire, Bored to Death, Big Love, Deadwood, Oz, Sex and the City, Mad Men, Nurse Jackie, West Wing gibi pek çok dizide yönetmenlik yapmış olan, uzun metraj deneyimleri arasında ise Thor: The Dark World ve Terminator Genisys talihsizlikleri bulunan Alan Taylor, filmin yönetmenliğini üstlenecek. Taylor toplamda Sopranos için dokuz bölüm yönetmişti. Şimdi bir de film kısmet olacak.
Filmin konusu ise ağız sulandırıyor, asıl ondan bahsetmedik. The Many Saints of Newark, 60’lı ve 70’li yıllarda geçecek. Bu yıllarda Newark şehri ağır bir ayaklanma tecrübe ediyor. Ayaklanmanın sebebi ve altında yatan sebep ise şehirdeki İtalyan göçmenleri ile siyahiler arasındaki gerilimler. Bu gerilimin dibinde de elbette iki tarafın da çeteleri var. Tam David Chase’in dişine göre, muhteşem bir konu seçimi. Yönetmen ve yan yazar da içeriden. E bir Sopranos hayranı daha ne ister? Şimdi kenara çekilip bekleme vakti!
