Ekim ayı geldi çattı ve son sürat Cadılar Bayramı’na yol alıyoruz. Ürkünç bir ay önümüzde. Yapraklar sararıp soluyor, kızarıp bozarıyor, ayaklarımızın altında çatırdıyorlar. Mezarlıklardan anlamlandıramadığımız sesler geliyor. İnleme mi ninni mi çözülemez sesler, çocukların tekerlemelerine karışıyor. Masanın üstüne bıraktığımız mum, nereden geldiği anlaşılmaz bir rüzgârla sönüveriyor.

Ancak bunların hepsi, gece yarısı daha da korkutucu oluyor. Gecenin kör örtüsü altında cadıların kahkahaları ile yırtıcı hayvan çığlıkları ayırt edilemiyor. Saatler tekinsiz. Yollar güvensiz. Ekim yeterince ürkütücü değilmiş gibi bir de kötü saatler çöküyor başına. Ruhlarla aramızdaki perde inceliyor, güçleniyorlar bir yerlerde. Tekinsiz kişiler ürüyor etrafta. Koca demir makas kesiveriyor ipliği. Belki de senin kaderini.

Bizim ise bu vakitler için size birkaç önerimiz var. Bilge bir adamın aysız bir geceden korktuğunu biliyoruz, siz dolunaylı bir geceden de korkun. Bal kabağı oyun, kötü ruhlar korkup kaçacaktır. Önünüzden ne zaman bir kara kedi geçse, başını okşayın. Ha, bir de aşağıdaki çalma listemizi dinleyin!

Pelerininizi sırtınıza alıp uzun patikalar teptiğiniz o karanlık gece yarısında dinleyecek bir şey arıyorsanız, alın elinize fenerinizi, göz ucuyla karanlıkta gördüğünüz şeylere aldırmayın, çıkın yola. Tehlikeli saatler de elbet geçer, yerini şafağa bırakır.

Sert bir giriş yapalım dedik, Slayer koyduk, Slipknot yapıştırdık listemize. Bu saatlerde ormandan geçmek adrenalin demek, koşmaya hazır olmak demek. Bir de antagonisti sorgulamak demek tabii, sen mi kaçıyorsun, yoksa senden mi kaçıyorlar, gerçek şeytan kimin içinde?

Sonra She Past Away geliyor -ki daha çok gelecek- Türkçe sözlü karanlık şarkı nasıl yazılır anlatıyor şöylece. Sessizce belirdi gece, kimse duymuyor, kimse görmüyor ormanın içinde bu saatte ne sakladığını. Tek gördüğün şey ormandan gelen ateş, cadı mı yakmış ateşi, cadıyı mı yakıyorlar? Olsun diyorsun, yoluna devam ediyorsun, adımların bir ritme kavuşuyor. Kül kokusunu boş veriyor ve başını çevirip uzaklaşıyorsun.

Kemiriyor böcekler, direniyor kemikler, yanmıyor ateşte biri öylece belki, dans ediyorlar ateşin etrafında. Fısıltıları umursamamaya çalışıyorsun, geçecek bu saatler, biliyorsun. Dişini sıkıyorsun, gecenin on ikisiymiş diyorsun. Olmaz, ateş çıtırtılarına yem olmamalıyım, kaderin yolu belli, ilerlemeliyim. Witching hour da kum saatinin kumlarına gömülür elbet. Değil mi?

Belki. Sesler susuyor, ateşler sönüyor, renkler sönüyor. Devam ediyorsun. Her şey kaplara bir çukura mı gömüldü? Kasvet çöküyor içine, olsun, kutlamalısın bu anı, ruhlar sonunda çürüyüp gitti işte.

Belki yanıldın. Belki de fısıltılar daha iyiydi. Olsun. Benliğinin boğulmasına izin verme, arkadaşlarını çıkar gömülü oldukları yerden. Şeytanın bulmasına izin verme onları. Tabii, bir düşününce, onları bulan şeytansa, bu seni ne yapıyor? Çalma listemiz de başak bir yöne savruluyor. Senin gibi.

Kötünün kim olduğu sorusunu savuşturuyorsun, kimin kimi yok ettiğini umursamıyorsun. Ne zaman bitecek bu saat? Ne zaman doğacak güneş?

Yarı melek, yarı canavar, iyi de hangisi hangisi? Kim kimin koynuna sızılacak, kim gölgelerden sıvışacak? Arkandaki ayak sesleri hayal mi, rüyet mi? Yoksa yürüyor mu gölgende biri?

Ateşler yine alevlendi, kazıklar dikildi. Yakılan sen misin, kim öldü? Hatalarını geri alabilecek misin, ağlamaya vakit bulabilecek misin? Bu tekinsiz saatin artık bitmesi lazımdı, neden kurtulamadık?

Biri öldü. Şeytanla pazarlık yapıldı. Yollar boş artık, kaçan sen değilmişsin, sen kaçılanmışsın baştan beri. İnsanların enselerindeki nefes, arkalarındaki fısıltı senmişsin meğer.

Müzik yavaşlıyor. Çalma listesinin başında duyduğumuz sert tamtamlar yerini incecik gitar tınılarına bıraktı. Enstrümantal parçalar girdi araya. Salem’in sırrı çözüldü. Şafak söküyor. Sonunda bitti karanlık tekinsiz saatler. Omzunun üstünden şöyle bir bakınca görüyorsun zaten. Ama daha cadılar zamanı bitmedi. Büyülenen kim, efsunu yapan kim?

Orası çok belli değil ama Nina Simone’un ses rengi hepimizi büyüledi muhtemelen. Bırakınız karanlık patikalarda yürümeyi, tekinsiz saatlerin kötülerini sorgulamayı. Açınız çalma listemizi!

Author

İstanbul'da yaşıyor, buraya yazacak havalı bir şey de bulamadı. @charles_bourbaki

Bir Yorum Yazmak İster Misin?

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.