Yazdığınız bir hikâyenin takdir edilmesi güzeldir. Mesela sosyal medyada beğeni, başka platformlarda okunma almak insanı mutlu eder tabii. Aynı şekilde yine bir gün karalamalarınızı internetle paylaştığınızı düşünün. Sonra bir de aynı hikâyenin haklarını Netflix’e satabildiğinizi hayal edin! İşte tam da ona benzer bir olay oldu, nasıl bir şey çıkacak ortaya çok merak ediyoruz.

Bu şubatta Matt Query Reddit’e girdi, r/nosleep subreddit’ini açtı, yazdığı korku hikâyesinin ilk bölümünü paylaştı. Bakın hikâye de şurada ulaşılabilir durumda. Üç bine yakın da upvote aldı ha, internette oturup kendisini okuyacak üç bin kişi buldu bu hikâye. Bugün Netflix o hikâyenin haklarını satın aldı. Kardeşi Harrison Query de senaryolaştıracak, bu da Netflix’e sattığı ikinci iş olacak. Hikâye çok matah bir şey değil, ortada o kadar yeni bir fikir yok sonuçta. İnsanların bu yüzden Netflix’e bir miktar öfkelendiğini bile görebilirsiniz hatta. Belki de olayı biraz bakın biz internetten hikâye bulduk minvalinde sattıkları için kızmışlardır. Eh, Harrison Bey akıllı adammış, satabilmiş kardeşinin hikâyesini, hem de forumda diğer hikâyelere kıyasla o kadar popülerleşmemesine rağmen. Zaten daha bu şubat yayınlanmış ilk bölüm, peşinden başka bölümler de gelmiş. Sonuç olarak hikâye bir karı-kocanın bir çiftlik satın almasıyla başlıyor ve çok çabuk karanlıklaşıyor. r/nosleep bunun için var zaten. Bu subreddit herkesin az çok olaylar gerçekmiş gibi davrandığı bir platform. O yüzden “uyku tutmuyor” kimseyi. Hikâyeler birinci kişi ağzından yazılıyor ve yorumlar da oldukça ciddiye alınıyor yani.

Ben burada oturup hikâyenin sinema formunda ne kadar işlenebileceğini düşünüyorum . Elbette öyle ya da böyle bir korku filmi çıkar bundan ama yalnızca internetin sağlayabileceği elementleri kaldırınca aynı etkiyi yaratır mı? Yorumlara “Başına gelenleri yazmadan önce umarım ateşi yakmışsındır kardeş.” yazılmayınca ürkütücü tarafı biraz kayboluyor gibi ha, ne dersiniz? Biz hikâyenin kurgu olduğunu bilsek de sinema demek kurgu olduğunu sualsiz kabul etmek demek, o yüzden insan düşünmüyor değil. Yeteri kadar korkutur mu bu film bizi? Harry ve Sasha’nın hortlaklarla imtihanı ne kadar yeni gelir bize, Netflix yine iş olsun iş mi yapıyor? Yoksa sadece ev karanlık ve sessizken internetten bir gece yarısı okunan hikâyeler mi bizi korkutuyor?

Bir yandan da bu işin akıllıca olduğunu söylemeden geçemeyeceğim. Film zaten kendi reklamı ile birlikte geliyor internetten çıkmış bir hikâye olarak. Bir de her zamanki gibi sinema salonlarına nasıl da veda ettiğimizi hatırlatıyor insana. Tamam, bir gün sinema kalmayacak, streaming servisleri yiyecek beyaz perdeyi diyorlardı da 2020’de olacağını düşünmüyorduk bunun sanırım. Ayağımız salonlardan bir güzel kesildi, Netflix de film üzerine film savuruyor, her gün yeni bir cast haberi çıkarıyor kendine! O yüzden merak ediyorum, Netflix bize klasik aksiyon filmleri vermeye mi devam edecek, yoksa bize The Irishman’ler, Da 5 Bloods’lar vererek salonları unutturacak mı?

Söz sizde. Bu vakitten sonra sinemaya gidenlerden mi olacaksınız, “Sinema artık demode oldu canım!”  diyenlerden mi? Tabii ortada bir soru daha var: sizce Reddit’ten çıkma korku filmi nasıl olur, internetin dehlizlerinin yerini tutar mı?

Author

İstanbul'da yaşıyor, buraya yazacak havalı bir şey de bulamadı. @charles_bourbaki

Bir Yorum Yazmak İster Misin?

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.