Dünya, diğer pek çok şeyin yanında eğlence ve hizmet sektörü açısından ne kadar ilginç bir hâl aldı, farkında mısınız? Birebir şimdiki gibi devam ederse, yeni nesiller muhtemelen içerisine doğdukları için pek düşünmeyecekler ancak ilk hatıraları, henüz cep telefonları bile yaygınlaşmadan yaşanan bizler için, her şey çok çabuk ve çok ilginç bir şekilde ilerliyor. İlk uzun metrajlı filmin 1906’da çekilmiş olmasını göz önünde bulundurursak, son verilerle on iki bin yıla kadar uzayan geçmişimizin son iki yüzyılında, 2021 yılında, küresel bir pandeminin ortasında bile her ay film bolluğu içerisinde seçim yapmakta zorlanıyoruz. Bu son iki yüzyılın en az yüzde doksanında da bazı isimler, kurumsal isimlerden bahsettiğimiz için markalar diyelim, bu filmlerin hepsine sahiplerdi; kurumsallıkları bunların üzerineydi. Biliyorsunuz, izlediğiniz yüksek kalibreli her filmin başında, hepsinin kendisine ait ufak bir animasyonu ve bu animasyona eşlik eden tanıdık bir müziği olan markalardan bahsediyorum. Duyduğunuz zaman, tanıdık ve muhtemelen hoşunuza gidecek bir şey izleyeceğinizi anlatıyorlardı size ve sanki her zaman, sadece çağa ayak uydurmak için dönüşerek orada kalacaklardı. Fakat dedim ya, dünya çok ilginç bir hâl aldı. Yarışa, iki yüz yıldan sonra katılan aktörler, birdenbire her şeyiniz olmaya başladı.

Bugünkü haberimiz, sevdiğiniz en az onlarca filmde aslanlı logosuyla gözlerinize kazınan Metro Goldwyn Mayer‘in, Amazon tarafından satın alınmasıyla ilgili. Geçtiğimiz gün, dört binden fazla filmde ismi bulunan MGM’in, 8.45 milyar dolar karşılığında Amazon’a satıldığı, resmi olarak açıklandı.

Bu haber, Amazon’un 13.7 milyar dolarlık çok uluslu süpermarket zinciri Whole Foods’tan sonra gerçekleştirdiği ikinci en büyük yatırımı açıklamakla birlikte, eğlence sektörünü yakından takip eden bizler için de bazı şeyler söylüyor. İlk olarak Amazon’un büyüklüğü ve yayılım alanının genişliğinin yanı sıra bu ikisini nasıl kullanacağı ile ilgili pek çok fikrimiz oluyor elbette. İkinci olarak ise ülkemizde -kısmen dünyada da- Amazon Prime Video, mesela Netflix’e görece yeni olduğu için, ileriki dönemlerde belki hepsini bir kenara bırakıp Amazon yapımlarıyla çevreleneceğimize yönelik tahminlerde bulunmanın yolunu açıyor.

American Gods olsun, Good Omens olsun, Carnival Row olsun, bu yılın gözdesi Invincible olsun zaten birkaç yıldır yüksek bütçeli ve kaliteli yapımlarıyla dizi sektöründe gözümüzü ve de gönlümüzü dolduran Amazon Prime, özellikle de yoldaki Lord of the Rings dizisinin tek sezon bütçesiyle üç-beş tane gişe başı bekleten filmini sıraya dizmişti. Hâliyle ceplerindeki sermayenin büyüklüğünü hesaplamak olmasa dahi şöyle bir tahmin etmek mümkündü ama bu, içerisinde beyaz perdeden James Bond, Rocky, Tomb Raider, Robocop, yetmezmiş gibi küçük ekrandan Vikings, Handmaid’s Tale gibi yapıların da bulunduğu satın almayı da hesaba katın; sonra üzerine, yine eğlenceden ve mobilden Twitch Prime‘ı falan da ekleyin, derken… Ben Fight Club‘a bağlamadan bu bahsi kapatayım en iyisi.

CEO Jeff Bezos, yerini temmuzda Andy Jassy’e bırakmasından önceki son yıllık hissedar toplantısında, Amazon’un MGM’i satın almasıyla ilgili konuşmuş. Satın alma için verdikleri teklifin, MGM’in fikri mülkiyetine dayalı yeni dallar, şubeler oluşturma arzusundan kaynaklandığını söylemiş. Metro Goldwyn Mayer, daha önce de ifade ettiğim gibi, aralarında dünyanın belki de en meşhur ve sevilen yapımları da bulunan dört bin küsur yapıma sahip; Amazon da Bezos’a göre bu kataloğu alıp, bünyesindeki yetenekli insanların vizyonuyla birlikte yirmi birinci yüzyıl için yeniden tasarlayıp geliştirecek.

Yani, tek bir dizinin henüz yayınlanmayan ilk sezonu için 465 milyon doları gözden çıkartan, iki yüz milyonu aşan aboneli Prime Video‘ya 7.8 milyar dolar harcayan Amazon için bu satın alma, böyle devede kulak falan kalıyor. Hatta genel bakalım, hemen tüm devler birer dijital platform açıp bunları diğer dev markalarla yürütme, seçenekleri genelleyerek alternatiflerinin üstüne çıkma derdinde doğal olarak, biliyorsunuz. Ama ben gene de hayal etmekte zorlanıyor ve ileride daha gerçek şekilde konuşacağımız çepeçevre sarmalanma hissinden pek kurtulamıyorum sanki. Siz ne dersiniz?

Author

Editör-in-çiif. Hayvan dostu, çokça yalnız; ismiyle müsemma ama çoğunlukla zararsız. İyi tavsiye verir, geç olana dek ciddiye alınmaz. Her geçen gün bitkinliğine şaşırarak ‘takı taluy takı müren‘ arıyor.

Bir Yorum Yazmak İster Misin?

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.