Bu sitede Space Jam 2 çıkabilir dediğimizin üzerinden geçen yedi senenin ardından, nihayet elle tutulur bir Space Jam 2 fragmanı geldi. Michael Jordan yerine Lebron James’i göreceğimiz dışında elimizde çok da bir bilgi yoktu açıkçası, bu sebeple de bu fragmanı sıfır beklentiyle izledim. Bakın burası önemli, çünkü bu fragmanı sıfır beklentiyle izlemenizi şiddetle tavsiye ederim. Lafı çok uzatmadan fragmanı paylaşıyorum:

İlk başta bunun Space Jam’in devam filmi olduğunu bir kenara bırakarak, olabildiğince objektif bir şekilde fragmana baktığımda gözüme çarpan ilk şey kalabalık olması oldu. Çok ama çok fazla şey var ve ben nereye bakacağımı bilemiyorum. Looney Tunes evreni dışındaki evrenlerden gelen easter egg diyebileceğimiz sürprizlere mi bakayım, LeBron James dahil herkeste sürekli değişen animasyon stiline mi yoksa maç sırasında yanlarda çıkan efektlere mi, inanın karar veremedim.

Özellikle üç boyutlu animasyona geçildiği an gözlerimi devirdiğimi itiraf etmem gerekir; 2021 yılındayız diye neden illa her animasyon üç boyutlu olmak zorunda? İki boyutlu animasyon candır can! En azından animasyon kaliteli de o kadar göze batmıyor, benim gibi bir itirazınız yoksa fena gözükmediğini düşünebilirsiniz. Olup biten her şeyin yarattığı bu yoğun kabalıktan dolayı ne olup bittiğini anlamak için fragmanı birkaç kez başa alıp izlemek durumunda kaldım. Bakın, “durumunda kaldım” diyorum, gerisini siz düşünün.

Fragmanı tekrar izlediğimde easter egg’leri bağrıma basıp neşelenmedim değil. King Kong, Gandalf ve Iron Giant’ın yer aldığı bir takımın basket maçını izlemek ister miyim? Kesinlikle. Flinstone’ları gördüğüme sevinmedim mi? Belki de, keza onlar da çocukluğumuzun bir parçası. Ama çocukluğumuzun her parçası bu filmde olmak zorunda mı? En azından bu fragmanda olmak zorunda mı? Buna henüz karar veremedim. Sanırım filmi izleyip bu kaosu sevip sevmediğime o zaman karar vereceğim. Şimdilik arada kaldığımı kabul etmem gerekir.

Geri kalan yorumlarımı asıl Space Jam ile karşılaştırmadan yapamayacağım için gelelim asıl meselemize: Space Jam’i aratır mı?

Aratır. Ama siz aramayın. Bu film belki kendi başına idare edebilir fakat Space Jam ile karşılaştırılırsa hayatta kalma şansı bile yok. Bunun sebebi hem yukarıda bahsettiğim bu kalabalık, hem de iki filmin konusu itibariyle birbirlerinden çok uzakta olmaları. Temelde baktığınızda iki film de Bugs Bunny ve arkadaşlarının profesyonel bir basketbolcu ile basket maçı yapmalarını anlatsa da konuları bakımından birbirlerinden epey ayrılıyorlar. Biraz açıklayayım.

Siz de 90’lı yılların sonu 2000’li yılların başında çocuk olduysanız, Space Jam’in çocukluğunuzun favori filmi olması muhtemeldir. Space Jam çizgi film ile uzun metrajlı film arasındaki dengeyi kurması sayesinde yetişkinken izlediğinizde bile zevk alabileceğiniz bir film. Tabi nostaljinin etkisini yok sayamasam da en azından ben 20’li yaşlarımın ortasındayken bile Space Jam’i gayet keyifle izledim.

Space Jam’i bu kadar iyi yapan en önemli unsur ise bence filmin tonu, görselliği ve hikayesinin birbiriyle uyumlu olmasıydı. Looney Tunes evrenini kumarhane gezegeni olmaktan kurtarabilecek tek şey basket maçı kazanmaları, bu sebeple de Bugs Bunny ve arkadaşları Michael Jordan’ı kaçırıyorlar. Bu tam da bir çizgi film konusu değil mi? Bu yüzden de filmde anlamsızlık aramıyoruz, her şey güllük gülistanlık devam ediyor. Uzun bir çizgi film izliyormuş gibi hissederken bir yandan da gerçek bir filmin imkanlarından yararlanılıyor. Filmin konusu bu kadar absürt olduğu ve omuzlarımızda duygusal bir yük konmadığı için de hiçbir şeyi sorgulamadan veya hiçbir endişe duymadan filmi izleyebiliyoruz. Filmdeki en duygusal unsur Michael Jordan’ın basketi ne kadar çok sevdiği. Aynı şekilde bu yüzden de yetişkinken izlediğinizde bile bir yandan çizgi film izlerken öteki yandan Michael Jordan nostaljisi yaşayabiliyorsunuz.

Gelelim Space Jam 2 fragmanına. LeBron James’in oğlu kaçırılıyor. Baya baya adam oğlunu kurtarmak için orada. Oğlunu kaçıran ise Don Cheadle’ın karakteri, yani insan ya da en azından insan kılığına girmiş biri. Eşi yanına LeBron James’i kenara çekip “Bu oyunu oğlumuz için kazanman gerek.” diye dramatik bir konuşma gerçekleştiriyor. İş ciddi arkadaşlar. Bir sürü çizgi film kahramanının dahil olduğu bu macerada bu ciddiyet neden var? Hem de bir insan başka bir insana karşı. İşin içine katılan bu ciddiyet, filmin görseli, kahramanları ve hikayesi arasında uyumsuzluk yaratmış, ki Space Jam’i bu kadar güzel ve zamansız kılan özelliği de buydu.

Sadece fragmandan bu kadar kesin yorum yapmamak gerek, belki de Space Jam 2 beni haksız çıkarır. Fakat bana öyle geliyor ki Space Jam 2’yi izledikten sonra Space Jam’I açıp “Ne güzel film ya!” deme ihtimalim yüksek. Bu sebeple bu iki filmi elimden geldiğince karşılaştırmadan, her filmi kendi yapım yılıyla karşılaştırmayı deneyeceğim. Size de aynısını en azından denemenizi tavsiye ederim.

Author

Dizi bağımlısı bir beyaz yakalı. Kedisine çekmiş, en büyük zevki miskin miskin yatmak. Kendisi ve kedisini sosyal medyada bulabilirsiniz. @asliozkeles

Bir Yorum Yazmak İster Misin?

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.