Son elli yılda binlerce hikaye, film, oyun ve çizgiromanın esin kaynağı ve sessiz kötü adamı olan güç nedir? İnsan eliyle üretilmiş en büyük korku kaynağı, elimizle yarattığımız en büyük yok edici hangi güç?

Müziğimizi açalım ve kısa bir tarih okuması yapalım…

İkinci Dünya Savaşı‘nın bitmeye yaklaştığı dönem… Çoğumuzun film ve oyunlardan aşina olduğu Avrupa cephesine değil, Amerika ve Japonya arasında sürmekte olan mücadelenin Pasifik cephesine bakalım. Japonların savaş için kullandığı gerilla taktikleri, tuzakları, ölümüne mücadeleleri, Amerikan askerlerini psikolojik ve fiziksel olarak tüketmekte, Amerika her aldığı zafer ile birlikte psikolojik olarak çökmektedir.

ww2_pacific_theatre

Öte yandan 1939 yılından beri devam etmekte olan, savaşı bitirmek için planlanan büyük bir proje, son aşamalarını geçmiş, kullanıma hazır duruma gelmiştir. ABD Başkanı Truman, bugün hala insani, ahlaki, taktiksel, yönetimsel ve askeri olarak tartışılan bir karar verir. Manhattan Projesi‘nin meyveleri, dünyanın gözü önüne serilir. Hiroshima ve Nagasaki şehirlerinde sivil-asker-yaşlı-çocuk 120.000 insan bir avuç kül oluverir, külleri havaya savrulur, milyonlarcası kalıcı olarak sakatlanır, Dünya, nükleer silahlarla, atom bombası ile tanışır, bir Dünya Savaşı ve dünyanın “Savaş” denince anladığı şey biter.

nuclear-bomb-geekyapar

Atom bombasının, nükleer savaşın, o dönemin insanları üzerinde yarattığı etkiyi anlamak biraz düşünmek gerekiyor.

Güzel Geekyapar okuyucuları, ben size çok basit ve bizden bir örnek ile açıklamak isterim atom bombalarının ‘var olmasının’ anlamını. Atom bombalarının patlamasından, yüzbinlerce insanın bir an içerisinde kül oluvermesinden sonra, Amerikan çizgi roman endüstrisinin satışları durma noktasına gelir. Öyle ya, komutanları yüzbin kişiyi bir emri ile yok edebilen bir ulusun insanları, trenden hızlı koşan, binalardan atlayan pelerinli bir sümsüğü ne yapsın? Yarasa kostümüymüş, yok daha neler?

the-light-death

İnsanlığın korkuları, toplumların psikolojisi, modern dünyaya yön veren tarihsel bütün olayların değiştiği ve kırıldığı, belki en önemli noktalardan birisi olur 6 Ağustos 1945 sabahı. Artık tek ve en büyük güç atomdur, atom ölümdür, hayattır, enerjidir, ulusların atar damarıdır, güvenliğimizin tek bekçisidir, alpha ve omegadır.

Hayranlıkla karışık bir korku, sakinlik ve sükut çöker insanların üstüne. “Atom bizi kurtaracak mı, öldürecek mi?” 4 yıl sonra, 29 Ağustos 1949 günü, Sovyetlerin ilk başarılı atom bombası denemesi ile umut, yerini korkuya bırakır, gelecek 50 yılın siyasetini, politikasını ve hikayelerini etkileyecek en büyük güç, silah, sıfat, ‘ATOM’ hayatımıza girer.

Bu yazıyı okuyan Geekyapar güzel insanları, 70-80-90’ların çocuklarısınız. Küçükken “Nükleer Tehlike” sembolü bizler için ne ifade ederdi? Aksiyon! Heyecan! Macera! Robotlar, galaksiler, patlamalar, drama, ve evet, heyecan! Bizden önceki nesiller ise hayatlarını kavuran bir korku, başlarının yanında geriye sayan bir saatli bomba gibiydi…

Nuclear_symbol

Şimdi bu korkunun fabrikaları, park olacak.

Geçtiğimiz haftalarda, devam etmekte olan lobi faaliyetlerinin sonucunda Amerikan senatosu, 1940’larda 26 milyar dolara mal olmuş Manhattan Projesi‘nin en önemli üç tesisini, ulusal park yapma kararı aldı.

Manhattan Projesi, farklı eyaletlerde 30 farklı tesiste çalışmıştı. Şimdi Oak Ridge’deki plütonyum üretim tesisleri, Los Alamos’ta Oppenhaimer’in evi ve arazisi, Quonset’te bilim adamlarının Nagasaki’ye atılan ‘Fat Man’ bombasını kurdukları tesisler park olacak.

Bizim çocuklarımızın korkuları ne olacak acaba? Facebook’a erişememek mi, temiz su bulamamak mı?

Çok sevgiler.

Author

Türkiye'nin ve dünyanın en büyük bileklik şeker üreticisi, sucuk distrübütörü, prodüksüyon şeysi ve maydonoz fatihi.

4 Comments

  1. Halil Yilmaz Reply

    eline sağlık abi haklısın
    şarkı secimi konusunda gurmesin galiba baya bi uyumlu olmuş yada bunca yıl gecmişin kötü anılarının önünde sis peerdesi gibi duran sıradan bi klasik şarkıydı belki bana öyle gelmişti

  2. Ruken Karakuş Reply

    Post industrial park gördük ama post atomic park görmemiştik!

  3. Aykut Gülşahin Reply

    Fallout 3’den tanıdığımız I Don’t Want To Set The World On Fire, bu yazıyla bir hayli bütünlük sağlamış, güzel bir hava katmış. En büyük korkularından biri ufka bakınca bir mantar bulutu görmek olan biri olarak 40’larda 50’lerde o paranoyak atmosferin parçası olmayı gerçekten istemezdim.

Aykut Gülşahin için bir cevap yazın Cevabı iptal et

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.