Doctor Who izlemek, bir kabulleniştir. Bu evrende geçen her şeyi takip etmenin imkânsızlığını kabulleniriz sadece. Doctor Who evreni o kadar geniş ki aynı anda bir sürü farklı yazar bir sürü farklı eser üzerinde çalışır, sadece Doktor’un hayatından değil bütün evrenin köşelerinden olay ve karakterleri bizlerle buluştururlar. Biz de mahzun mahzun izler ve “Tek bildiğim hiçbir şey bilmediğimdir.” deriz.

Bütün çizgi romanları, kitapları ve klasik seri gibi bir devi tamamen tüketmek sadece efsanelerde değinilen imkânsız bir konudur. Bir kere bu iş için acayip miktarda zamana ihtiyaç vardır. Sonra, bu ürünlere yatıracağınız ciddi bir miktarda paraya ihtiyaç duyarsınız. Ama son zamanlarda Whovianların kanayan yarası bellidir: Sesli hikâyeler.

Big Finish Stüdyoları uzun zamandır hem de orijinal sesleri kullanarak harika işler çıkarıyor. Mesela sadece yayınlanan televizyon filminde ve birkaç minisode adlı kısa bölümde gördüğümüz Sekizinci Doktor’u tanıma fırsatına eriştik. Sadece kısa bölümlerde ve The Day of The Doctor özel bölümünde gördüğümüz Savaş Doktoru’nun da maceralarını “dinledik”. Basbayağı iki rejenerasyonu ana ürün olan dizide göremiyoruz bile. İnsanı en çok heyecanlandıran hikâyeler, çoğu zaman diziden değil; tüm o çizgi romanlardan, kitaplardan ve sesli hikâyelerden çıkıyor. Bu sefer neyi kaçırdığımızı hissediyoruz dersiniz? Martha Jones’u.

Kendisi yeni bir sesli hikâye ile geri dönüyor, hem de Freema Agyman‘ın sesiyle! Bu hikâye özellikle Martha‘nın içine bir yolculuk yapıyor ve arkadaşı Gwen ile olan dostluğunu derinleştiriyormuş. Martha‘nın UNIT‘te çalışmaktan vazgeçip nasıl basbayağı eline silah alıp sahaya çıktığı ya da Mickey ile olan ilişkisi nasıl gelişmişti bilmiyorduk. Sonunda ayrılışıyla bizi üzen yol arkadaşımızın hayatına daha sağlam bir bakış atabiliyoruz. Ya da atamıyoruz. Her ne kadar kendisinin dönmesine sevinsek de sesli hikâye olarak dönmesi biraz üzdü bizi, arkadaşları oyun oynarken camdan dışarıyı seyreden çocuk hissiyatı yaşattı. Tabii bu, verilen tüm detay ve bilgileri Wiki sayfalarından okumamıza bir engel değil, değil mi?

66 dakikalık ve fiyatı 7.99 $‘lık hikâyeye buradan ulaşabilirsiniz. Ancak bu noktada insan bu fiyatı sadece ses kaydına verip veremeyeceğini sorgulayabilir, haklıdır.

Peki siz hiç sesli hikâyeleri dinleme fırsatına eriştiniz mi, özellikle böyle eski bir yol arkadaşını tekrar
görebilmek insanı mutlu ediyor mu? Sizler ne diyorsunuz?

Author

İstanbul'da yaşıyor, buraya yazacak havalı bir şey de bulamadı. @charles_bourbaki

Bir Yorum Yazmak İster Misin?

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.