Bölüm VIII / II

Çocuk kayıp balık gibi okyanusun dibinde geziniyordu. Yeni birileri ile tanışma heyecanı yüzünden okunuyordu. Ancak çocuğun yüzünde yazı yazmıyordu. Bunu okuyanlar da sadece mecaz anlamda okuyabiliyorlardı. Bir balık değildi çocuk. Okyanusta gezmiyordu. Bu benzetmeyi yazar uydurmuştu. Çocuk ise uydurulduğunun asla farkında olmayacaktı.

Adam Socrates gibi dolaşıyordu sokaklarda. Socratres gibi çirkin değildi. Ama yakışıklı olduğu da söylenemezdi. Çocuk da yoktu yanında, adam kime ahkam kesecekti ki? Ahkam; kesildikçe tatsız bir meyve hâlini alıyor ve yiyenlerin ağzında nahoş bir tat bırakıyordu. Ama kesen için aynı şey söylenemezdi. Kesen, kestikçe coşuyordu. Bu hikayede sadece bir figüran olan ve olaya neden müdahale ettiği bilinmeyen polis, durumun farkına varıp ilk kez konuştu ve “Lüzumsuz konuşmayın” dedi. Başka bir şey söylemeden olay yerinden uzaklaştı. Adamsa çarşı pazar çocuğu aramaya koyuldu.

Çocuk yeni yüzlerle tanışmaya can atıyordu. Ancak atacak sadece tek canı kaldığından vazgeçti. Bu paralel kurguda ne zaman adamla karşılaşacağını merak ediyordu. Özlemiş bile sayılabilirdi adamı. Her gördüğü sakallıyı adam sanmasına ramak kalmıştı. “Ramak” bu hikâyede üç metreye tekabül ediyordu.

Adama özel, yeni bir paragraf açılmıştı yazar tarafından. Hayatında bir çok defa kendine ait paragrafı olan adam ilk kez yalnız kalıyordu. “Çocuğu” dedi, “Bulmalıyım. Yoksa bu yazı hiçbir yere varmayacak”. Gerçekten de okuyucuda bir “adam ile çocuk” özlemi sezinleniyordu. Nede olsa bu hikâyeler, onların akılsız hikâyeleriydi.

Çocuk bağırmak istedi. “Adam” diye bağıramazdı ya. Adamın ismi ile bağırmak en akıllıcasıydı. Sahi neydi adamın ismi? Bunu daha önce hiç düşünmemişti. Kendi ismini de daha önce düşünmemişti. Acaba neydi ismi? Neden bir isimleri olmadığını düşünmeye başladı çocuk. Evrensellik gelmemişti çocuğun aklına. Adamsa bir sonraki paragraftaydı.

Adam cebini yokladı. Cebinden bir adet sigara paketi ve bir adet çakmak çıktı. Madem sigara taşıyordu adam neden bugüne kadar hiç içmemişti ki? Üstelik o kadar rakı da içmişti. Yanında da ne iyi giderdi. Adam bir sigara yakıp, bunu düşünmeye başladı. Yazıldığı gelmemişti adamın aklına.

Yazar onları ilk defa ayırmıştı. Kendi ayakları üzerinde mi durduracak yoksa birleştirecek miydi yeniden? Birleştirmezse iki ayrı hikâye mi yazacaktı? “Adam” mı olacaktı hikâyenin adı? Yoksa ilk önce “Çocuk” ile mi başlayacaktı yazmaya?

Çocuk ismini düşünüyordu, adamsa sigara paketini. Ama yazar, her şeyi düşünmek zorundaydı.

Author

Amaç; yazmaktır. Amaç; dünyayı değiştireceğine dair bir iki kadeh tokuşturmaktır. Amaç; amacını eninde sonunda aşacaktır. Sırf yazabildiğim için; yazarım. Böyle bir becerim olduğundan değil…

Bir Yorum Yazmak İster Misin?

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.