Aralık ayının sonuna vardık, bir yılı daha geride bırakıyoruz. Sizi bilmiyoruz ama sevgili geek’ler, biz bu yılı atlattığımız için biraz mutluyuz. İnanır mısınız, şöyle bir oh bile çekmek istiyoruz. Bu rahatlama ânının şerefine, bu yıl da izlediğimiz, sevdiğimiz, orada burada üzerine konuştuğumuz eserlerden küçük bir seçkiyi sizinle paylaşmak istedik.

Bir yıl boyunca diledikçe seyrettik, seyrettiklerimizi överken de elimizi korkak alıştırmadık ama fırsat bulamadığımız ya da demlenmeye bıraktığımız yapımlar hakkında da konuşmadık. Yani karşınızda hepsi günü gününe izlenmiş üretimler değil, içimize sinerek keyfini çıkarttığımız işler yer alıyor olacak. Hem öyle olmasa bile keyfin de zorlaması olacak değil ya! Olsun, siz yine bu ilk listeyle seçtiğimiz filmlere bir bakın, kaçırdıklarımızı bize yazın; beraber listeleri genişletelim. Bir geek’in diğerine en büyük yardımı budur!

Not: Listede yer alan filmler, alfabetik olarak sıralanmıştır.

images

AVENGERS: ENDGAME

Koskoca yirmi iki filmlik bir serinin son filmi, zincirin son halkası. Marvel için bir devrin kapanışı, hayranlar için ise bir veda. Iron Man ile başlayan ve Iron Man ile biten bir macera. Belki yapısı itibariyle kusurları bulunan, belki kafamızdaki bütün soru işaretlerini tam manasıyla cevaplandırmayan bir film. Ancak hayatımızda on yıldan fazladır bulunan Marvel sinematik evreninin son kıvılcımı olduğu için, birçok hayranda duygusal bir yer etmiş olsa gerek. Bir sürü fan servisi ile de sos niyetine damaklarımızda hatırlanacak bir tat bıraktığını düşünüyorum. İlk izlediğim gün sinemadan çıkınca kafamın “Bitti mi şimdi?” sorusuyla dolmasını ve hissettiklerimi hatırlıyorum da… Ah ah, hoşça kal MCU! – Furkan.

BOOKSMART

Gençlik filmlerini savunacağız! Kaitlyn Dever ve Beanie Feldstein’ın başrollerini paylaştığı Booksmart filminde; iki lise son sınıf öğrencisinin tüm hayatın okuldan ve yüksek not almaktan ibaret olmadığını öğrenmelerini izliyoruz. Böyle anlatınca çok basit geldiğinin farkındayım fakat izlerken o kadar eğleniyorsunuz ve içinde kayboluyorsunuz ki filmin konusunu unutup gidiyorsunuz.  – Yağmur.

CİNAYET SÜSÜ

Muhtemelen bu listedeki tek yerli film, Ali Atay’ın Cinayet Süsü olacak. Absürt komediyi suçla harmanlayıp gayet güzel işler çıkarabildiğini Ölümlü Dünya ile göstermişti zaten, yine tatlı karakterleriyle ve ucundan da olsa mesaj veren hikâyesiyle yerli sinema için kaliteli bir yapımdı Cinayet Süsü. Eğer Ali Atay’la Feyyaz Yiğit üçüncü bir suç komedisi çekerlerse benim için yerli Three Flavours Cornetto Trilogy’yi gerçekleştirmiş olurlar. – Ruken.

images (1)

DOLOMITE IS MY NAME

Rudy Ray Moore’un Dolomite olma hikâyesinin anlatıldığı bu film, uzun zamandır çektiğim komedi filmi açlığımı dindirdi. Filmdeki her karakterin inanılmaz bir aşırılıkla rol yaptığı ama bu “aşırılıkları” inanılmaz sade tuttukları için filmi çok beğendim. Yıllar sonra Eddie Murphy’i böyle bir rolde görmek de ayrıca bir güzellikti. Öte yandan aksiyon filmlerinin sert adamı Wesley Snipes’ı, D’urville Martin rolünde izlemek inanılmaz keyifliydi. Yani daha ne denir bilmiyorum açıkçası, son zamanlarda en çok eğlendiğim filmi 2019 yılının en iyiler listesine almazsam aklım kalırdı. – Halit.

JOKER

Martin Scorsese’nin de belirttiği gibi, süper kahraman filmleri, tıpkı western gibi bir endüstriydi ve insanlar bu endüstrinin tekdüze anlatımından ve birbirine benzeyen karakterlerinden yavaş yavaş sıkılmaya başlamıştı. Açıkça söylemek gerekirse Joker, bu sıkıntımıza her açıdan ilaç gibi geldi. Todd Philips’in kurduğu muhteşem bir fakr u zaruret içerisindeki yetmişler Gotham’ında geçen bu Joker hikâyesi, kolay anlaşılır bir hikâye iskeletine sahip olsa da izlerken gerçekliği sorgulamanıza neden oluyor ve belki de yaşadığımız toplumla fazlasıyla eşleşen bir ortamın içinde, birazcık dikkat çekmek isteyen Arthur Fleck ile empati kurmamızı sağlıyor. Keza bu empatide Joaquin Phoenix’in muhteşem metot oyunculuğunun ve kurduğu özgün Joker karakterinin de payı yok değil. – Berdan.

Joker tam manasıyla “beklenmedik” kelimesinin karşılığı bir film. Bu kadar güzel olacağını belki beklemiyorduk, filmde olan olayların o noktaya gelmesini beklemiyorduk, filmden sonra dünya çapında farklı farklı tepkilere yol açacağını beklemiyorduk. Öncelikle Joaquin Phoenix’in müthiş performansı, sonra da filmin senaryosunun beklenmedik bir yol izlemesi Jokeri’i sevmemizin sebebi olabilir. Tabii “Bu bir Joker filmi mi?” ya da “Joker böyle bir karakter mi?” soruları da birçok kez soruldu. Ama ortada izlemesi oldukça keyifli ve başarılı bir psikolojik film olduğu kesin. Joker güzel filmdir efenim. – Furkan.

MIDSOMMAR

Tamamen umursamazlıktan, başlıkta “Ritüel“i gördüm ve onu her yıl en az birkaç tane çıkan, şeytan çıkartmalı korku filmlerinden biri zannettim. Sonra imdadıma zevkine güvenip takip ettiğim insanlar yetişti, Midsommar ile tanıştım. Daha isminden itibaren, beni çekmesi gereken bir film olduğunu, o zaman anladım. Bir gün, aşırı korkaklıktan gündüz gözüyle ve hakkını hiç veremeyerek seyrettim; on saniyede bir kalp krizi riskinden endişelenip izlemeye son vermek fikri aklımdan geçse de yoğun folklorik referansları yakalayabilmek telaşı daha baskın geldiği için, karşısından ayrılamadım. Ari Aster korku ve gerilimden ölesiye kaçan bana, başından sonuna kadar beni geren bir filmi, son saniyesine kadar seyrettirebildi. Evet, hâlâ evde titriyorum ve evet, muhtemelen bir on yıl daha korku/gerilim izlemeyeceğim ama övmelere de doyamayacağım bir filmi kaçırmamış oldum. – Deniz.

Aydınlık gerilim filmi de olur muymuş diyerek içeri adım attığım; evet evet, oluyormuş diyerek salonu terk ettiğim bir filmdi Midsommar. İlk defa bir Ari Aster filmi izlemiş oldum ve izlerken de izledikten sonra da yönetmeni bol bol takdir ettim. Uzun lafın kısası: 2020’de gerilim filmleri nasıl mı olsun,  işte aynen böyle olsun! – Yağmur.

images (2)

PARASITE

2019’da beni en çok şaşırtan film oldu diyebilirim Parasite için. Öyle bir filmdi ki oyuncuları ayrı, senaryoyu ayrı, sinematografiyi ayrı övebilirim. Her noktada izleyicinin gözlerini üzerinde tutmayı başarıyor, sürekli bir sonraki hamleyi takip ediyorsunuz. Gerilim, dram ve ara ara komediyi aynı anda veren, yaptığı şeyi mükemmel bir şekilde yapan bu filmi, ben tek başıma ‘üç evet’ ile uğurluyorum! – Yağmur.

Parasite tuhaf bir film, tuhaflıktan kastım şu; deve mi yoksa kuş mu olduğu çok da belli olmayan bir film ve hatta filmi seyrettikten sonra ne hissedeceğimi de çözemediğim bir film. Ancak tam da bu sebeplerle aldığı övgüler, hiç tuhaf değil. 2019 yılında izlenmesi gereken filmler diye bir liste olacaksa, Parasite o listede mutlaka yer almalı.  – Deniz.

THE IRISHMAN

Martin Scorsese yine yaptı yapacağını. Yanına Al Pacino, Joe Pesci, Robert De Niro gibi ustaları alıp, bugünün sinemasını kabul etmediği; bugüne ait olmayan, yavaş tempolu ancak muhteşem karakterlere ve muhteşem bir hikâyeye sahip bu filmi, uzun yıllar sonunda önümüze çıkararak gösterdi. – Berdan.

Biliyorum çoğunuz bu filmin çok fazla abartıldığını falan düşünüyorsunuz ama emin olun ki öyle değil. Bu sene izlediğim bütün filmler arasında beni en çok tatmin eden The Irishman’di. Çıktığı ilk gün bitiren %18’lik insan dilimine girdiğim için gönlüm rahat bir şekilde söylüyorum bunu. – Halit.

Bir Yorum Yazmak İster Misin?

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.